Ali Halit Diker / Mynet Haber
Video oyunlarında boss dediğimiz en güçlü düşmanlar bile tahmin edilebilir bir düzene göre hareket ederler. Bu mantığa 'mook chivalry' (ahmak şövalyelik/kahramanlık) adı verilir. Bu bir çeşit 'yazılmamış' Cenevre Sözleşmesi gibi oyunlardaki düşmanların oyuncuya yönelik hareketlerini kısıtlamakta kullanılır. Oyunların yazılımı, oyuncuya daha özgür bir hareket alanı sunsa da, oyuncunun boss'la mücadelesini kısıtlayan bazı sınırlara sahip. Bunun nedeni video oyunlarının gerçekliğe yaklaşmak gibi bir derdi olmaması, ve eğlenceyi ön plana koyması. Aynı mantık Cüneyt Arkın filmlerinde Karamurat veya başka bir karakterin etrafını saran düşmanların bir anda kahramana çullanmamasında da gözlemlenebilir.
Gerçek hayatta ahmaklardan farklı değiliz. Adalet, hakikat ya da doğruluk yolunda kendimize gönüllü engeller koyarız. Bu nedenle aşkta ve savaşta her şey mubah değildir. Yargı kapasitemiz ve ahlak anlayışımızın gelişmişliği doğrultusunda bazı eylemleri gerçekleştirmekten, yaptırımlar yüzünden ya da değerlerimize duyduğumuz saygı oranında, kendimizi alıkoyarız.
İşkence hangi koşullar altında, hangi sebeple yapılırsa yapılsın 'insanlık suçu'dur.
19. yüzyılın ikinci yarısına kadar savaş suçu diye bir kavram yoktu. Kızılhaç kurucusu Henry Dunant savaşta uygulanmak üzere 'ahlaki ilkeler' belirledi. Bugün de geçerliliğini koruyan Cenevre Sözleşmeleri'nde 200'e yakın ülkenin imzası bulunuyor. Savaş hukuku bununla da sınırlı değil. Günümüze gelene kadar birçok farklı çaba ile oluşturuan evrensel bir kanunlar bütünü. Bu kanunların, savaşan ülkeler arasında uygulanıp uygulanmadığı ise NATO, BM ve Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi gibi kurumlar tarafından denetleniyor.
Ne yazık ki hemen hemen her savaşta bu kanunlar çiğneniyor. Savaş tutsaklarına yapılan işkenceler, okul ve hastane gibi binaların askeri üs olarak konumlandırılması, sivil halkın katledilmesi ya da canlı kalkan olarak kullanılması veya tarihi eserlerin yıkılması geçmişte ve günümüzde en sık rastlanan savaş suçları arasında.
Hava durumunu avantaj yaratacak şekilde kontrol etmek bir savaş suçu.
"Bu durumda Storm çatışmalarda mutant yeteneğini her kullanışında savaş suçu mu işliyor?"
Bugüne kadar işlenmiş en ilginç savaş suçlarından birini ABD Vietnam'da işledi. Ne mi yaptı? Popeye Operasyonu ile Mason Yağmuru sezonunu 1-1,5 ay uzatmak için Vietnam atmosferine aşırı dozda gümüş ve kurşun iyodidleri saldı... tabiri caizse gökyüzüne bulut ekti yağmur biçti.
Öte yandan savaş sırasında kesinlikle hedefe konmaması gereken tıbbi yardım, gazeteci ve tarihi eserleri işaretleyen çeşitli semboller kullanılır. Örneğin kızıl haç ve hilal tıbbi yardımı ifade eder ve savaşta vurulamaz hedefler arasında yer alır. Ne yazık ki bazı savaşlarda bu semboller düşmanı aldatmak için de kullanılarak suistimal ediliyor.
Güvenini kazan ve ihanet et
Savaş Hukuku'nda ihanet olarak da adlandırılan bu yöntemle düşmanın güveni kazanılır ve hiç beklemediği bir anda sırtına hançer saplanır. Bu çok ciddi bir savaş suçudur. Sorumluluları ağır cezalar istemiyle yargılanabilir.
Peki benzer bir taktiği romantik ilgi duyduğumuz insanları kazanmak için kullanmıyor muyuz? Yakın bir arkadaşımızın kendisine birini ayarlamamız için bizden yardım istediğini hayal edelim. Fakat biz de aynı kişiye ilgi duyuyoruz. Arkadaşımıza ayarlamak istediğimiz kişiyle vakit geçirip onunla sevgili olmamızı engelleyen şey nedir?
Casusluk bir savaş suçu değil
Fakat casusluk yaparken yakalanan bireyler yargılanır ve cezalandırılır. Bununla birlikte yukarıda da belirtildiği gibi savaş tutsağı sayılan casuslardan bilgi almak ya da herhangi başka bir bahaneyle işkence uygulanması... evet, bildiniz... savaş suçudur.
Yukarıda verdiğimiz örnek aslında bir casusluk aktivitesi olarak yeniden kurgulanabilir. Arkadaşınıza ayarlamak için vakit geçirdiğiniz kişi ilginizin nedenini anlayana kadar sizin onunla arkadaşlık kurmanızda bir sakınca görmeyebilir. Fakat niyetiniz ne olursa olsun sakladığınız gerçek karşınızdaki insanın size olan güvenini sarsar.
Gönüllü engeller
Savaşta da, aşkta da haksız rekabet sağalyacak ve zafere çok daha hızlı götürecek yöntemler, hileler kullanılabiliryor. Ne kadar etkili olduğu ve yaptırımlarının uygulandığı tartışılsa da savaş suçlarını tespit edip cezalandırabilecek mekanizmalar varken aşk suçu işlemeyi engellemek için ancak kendi irademiz... ya da belki sağduyusuna, tarafsız yargılama becerisine güvendiğimiz akranlarımız dışında bir sistem yok.
ABD'de yasalar insanların nikahlı eşlerinin, birbirinin aleyhine mahkemelere veya otoritelere bilgi/ifade vermesi konusunda bir zorunluluk koymuyor. Bunun gerekçesi ise ilişkide güven, sevgi ve saygı bağının sürdürülebilirliğinin sağlanması. ABD'de buna spousal privilege (nikah önceliği) deniyor. Önce aşk, sonra doğru gelir. Eşleriniz size karşı ifade vermeye zorlanamaz. Yani ABD'de bir suç işlemek istiyorsanız ve bir suç ortağına ihtiyacınız varsa... onunla evlenin :)
"ABD'li ünlü aşık kanun kaçaklarından Bonnie&Clyde'nin Bonnie'si"
Bu tarz kısıtlamalar kolay zafer elde etmenin üstünde, yücelttiğimiz ve kutsadığımız bazı değerleri onurlandırmayı amaçlar. Buna ister haysiyet, ister insanlık, ister saygı diyelim. Kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak, bahsettiğimiz değerleri gerçekten önemsiyorsak ve bu değerlere saygı duyuyorsak, başkalarına da haysiyetli, insanca ve saygılı davranırız.
Savaş hukuku yazılı ve farklı otoritelerce denetlenebilir olmasına rağmen aşk için benzer bir durum söz konusu değil. Romantik ilişkilerin yazılı kanunlara; ve haksız ya da adaletsiz eylemleri cezalandıracak bir sisteme sahip olmaması kolay zaferlere ulaşmayı daha da kolaylaştırıyor. Yine de en yakın arkadaşımızı sevgilisiyle, sevgilimizi en yakın arkadaşıyla, ya da herhangi başka biriyle aldatmamak için kendimize gönüllü engeller koyarız.
Gönüllü engeller önem verdiğimiz değerlerin bir yansımasıdır. Bu değerlere saygı duyup duymamamız başka bir sohbetin konusu fakat hangi eylemlerin çizgiyi aştığı hangilerinin aşmadığı yargı kabiliyetimizin sonucudur.
Bilge toprak
İnsanoğlu kendini bile yargı üzerinden tanımlar: Homosapiens. Homo toprak (earth) anlamına gelen homus kelimesinden türemiş. Sapiens ise yargılama becerisi, bilgelik anlamına gelir.
İnsanoğlu olarak en büyük sıkıntımız bazı şeyleri yapmamızı engelleyecek yazılı kanunlar olsa bile hemen hemen her tercihimizi ve eylemimizi rasyonalize edebilmemiz, manipülatif retoriklerle ya da demogoji ile adaletsizlik, ikiyüzlülük ya da sahtekarlıklarımızı meşrulaştırabilmemiz. Yakın tarihin en büyük katillerinden biri sayılan Adolf Hitler, Yahudi düşmanlığını ve ırkçılığı rasyonalize edebilmesi sayesinde milyonları peşinden sürükleyebildi.
İçten içe savaşta ve aşkta zafere giden yolda her şeyin mubah olmadığını bilsek bile, kendimizi aklayacak kapasiteye sahip olmamızdan tutun da aidiyetlerimize kadar birçok etken eşitlikçi ve objektif bir adalet anlayışı inşa etmemizi zorlaştırıyor.
_Kaynak: Is All Fair In Love And War?_