Aspendos Antik Tiyatrosu restorasyonu tepki büyüyor

Roma Dönemi'nden kalma tarihi eser Aspendos Antik Tiyatrosu restore edildi. Aspendos Antik Tiyatro basamaklarının orjinal renginden farklı restore edilmesi eleştirilere neden oldu.

Bu zamana kadar en iyi korunan Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla bilinen Aspendos Tiyatrosu da restorasyon kurbanı oldu. Geçen haftalarda eleştiri yağmuruna tutulan Şile Kalesi restorasyonundan sonra Aspendos Antik Tiyatrosu da yanlış restorasyona uğradı. Aspendos Antik Tiyatrosu’ndaki basamaklar ve oturakların orjinal koyu gri yerine beyaz mermer kullanılarak restore edilmesi tepkilere neden oldu. Yeni basamaklara 'mutfak mermeri' benzetmesi yapıldı.

Serik İlçesi’nde iki tepe üzerinde milattan sonra 2’nci yüzyılda Marcus Aurelius döneminde inşa edilen Aspendos Antik Tiyatrosu, geçen hafta sona eren Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali öncesinde restorasyon için 7- 8 ay kapalı tutuldu. Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından restorasyonu gerçekleştirilen Aspendos’un oturakları ve merdivenlerinde kullanılan beyaz mermerlerin tiyatronun koyu gri renkteki aslına uygun olmayışı, eleştiri ve tepkilere neden oldu.

Reklam
Reklam

Tepkilerin ardından biz de Aspendos kentinin tarihini ve Aspendos Antik Tiyatrosu'nun önemini Mynet kullanıcıları için derledik.

ASPENDOS KENTİNİN TARİHİ

Antalya - Alanya karayolunun 44. km.sinden kuzeye I dönen yolun 2. km.sinde yer alan Aspendos, sadece Anadolu'nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi korunan Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ünlüdür. Şehir, bölgenin en büyük nehirlerinden Köprüçay (Antik Eurymedon) yakınlarındaki tepe düzlüğünde kurulmuştur. İ.Ö. 5. y.y.da basılmış I sikkelerinde adı Estvediys olarak geçer. Anadolu kökenli 1 bu ad, şehrin çok eskilerden beri yerleşim gördüğünün I kanıtıdır. Akdeniz ile ulaşımını ve gelişmesini i yakınındaki nehre ve dolayısıyla çevresindeki bereketli i topraklara borçlu olan Aspendos'ta bugün çoğunlukla M tiyatro ve su yolları ziyaret edilir. Şehre ait diğer yapıların kalıntıları ise tiyatronun yaslandığı tepenin düzlüğünde yer alır.
İ.Ö. ö.y.y.da Pers egemenliğini yansıtan sayfalar ilginçtir. Tarihçiler şehrin yakınlarında akan nehrin kenarında İ.Ö. 467 yılında Yunanlılarla Persler arasında geçen, Eurymedon savaşı adıyla anılan savaşta Yunan tarafının kazandığından bahseder. Aspendos, Büyük İskender'e hileli yollarla direnme göstermeye çalışsa da sonuçta teslim olup, şehirde yetiştirilen ünlü atlar ve altın karşılığındaki vergi borcunu kabul etmişlerdir.

Reklam
Reklam

İskender'in ölümünden sonra Ptolemaios egemenliğine giren şehrin, en parlak dönemi şüphesiz, ünlü tiyatro ve su yollarının inşa edildiği Roma İmparatorluk dönemidir. Aspendos Tiyatrosu, gerek mimari özellikleri gerekse iyi koruna gelmişliği ile Roma Devri tiyatrolarının günümüzdeki en seçkin temsilcilerinden biridir. Tanrılara ve devrin imparatorlarına adanan yapı, Roma tiyatro mimarisinin ve yapım tekniğinin son çizgilerini sergiler. Devrinin görkemli yapılarından biri olan Aspendos tiyatrosu 15-20.bin kişi alabilmekteydi, imparator Marcus Aurelius devrinde (i.S. 161-180) Theodoros'un oğlu mimar Zeno tarafından inşa edilmiştir. Girişin iki yanında Grekçe ve Latince yazıtlardan Curtius Crispinus ve Curtius Auspicatus adlı şehrin zengini iki kardeş tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Tiyatronun yanında şehrin ziyaret edilebilir en önemli kalıntıları suyollarıdır. Aspendos suyolu sistemi antik suyollarının günümüze dek koruna gelmiş en iyi örneklerinden biridir. Genel görünümü, yaklaşık 1 km. uzunluğundaki kuzey-güney konumlu kemerli köprünün her iki ucundaki su basınç kuleleri oluşturur. Şehrin suyu tepede yer yer görülebilen ana kayaya oyulmuş armut şekilli sarnıçlarda toplanırken, i.S. 2. ve 3.y.y. larda tüm yapılarla beraber su yolu sistemi geliştirilerek suyun daha düzenli elde edilmesi başarılmıştır. Tiyatronun yaslandığı, yer yer sur duvarları ile çevrili tepenin üzerinde ise şehir merkezinin yapıları olan agora, bazilika, anıtsal çeşme, meclis binası ile anıtsal tak, cadde ve Hellenistik tapınak, görülmesi gerekli kalıntılardır.

Reklam
Reklam

Böylesine ufak bir ölçekte bir kentin Akdeniz dünyasının en geçerli parasını basması ve anıtsal yapılarla donanması ekonomisindeki rahatlıkla açıklanabilir. Şehir ekonomisini ayakta tutan en önemli ihraç ürünü bugün kurutulup pamuk tarımında kullanılan, yakınlarındaki Kapria gölünden elde edilen tuzdur. Diğer ihraç ürünleriyle beraber ulaşıma elverişli nehir aracılığıyla diğer Akdeniz pazarlarına gönderilen tuz, şehrin en önemli gelir kaynağıydı. Ayrıca bağcılık ve buna bağlı olarak şarapçılık, zeytin ve zeytinyağı ile diğer tahıl ürünleri ve yaş meyve şehrin tarıma dayalı diğer ihraç ürünleriydi. Tarihçiler Aspendos'ta yetiştirilen atların tüm Yakındoğu ve Akdeniz dünyasının en aranır atiarı olduğunu yazarlar. Ayrıca kilim ve benzeri tekstil ürünleri ile limon ağacından yapılmış mobilyaların başta Roma olmak üzere diğer Akdeniz merkezlerinin de en aranılır hediyelik eşyası olduğu kaydedilmektedir.

Aspendos Bizans ve Selçuklu dönemlerinde varlığını sürdüren şehirlerden biridir. Ünlü tiyatroda Selçuklu dönemi onarım izlerini özellikle dış cephe ortasındaki anıtsal kapı eklentisinde ve cephesindeki koyu kırmızı zigzag desenli sıva kaplamada görmek mümkündür. Selçuklu sultanlarının konakladıkları, kervansaray olarak düzenlendiği düşünülen sahne binasının günümüze dek sağlam kalabilmesinin en önemli nedeni de bu Selçuklu onarım ve korumacılığına bağlanır. Ulu Önder Atatürk 1930 yılında burayı ziyaret etmiş, "onarılıp yeniden kullanılması" için direktifler vermiştir.

Reklam
Reklam