Astım ve alerjik hasta olanlarla ilgili çok önemli koronavirüs uyarısı

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, astım ve alerji hastalarının tamamının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını için riskli kabul edilmemesi gerektiğini bildirdi.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel yaptığı açıklamada, tüm dünyayı etkisi altına alan ve pandemiye neden olan koronavirüsün, SARS ve MERS virüsleriyle aynı aileden geldiğini ve solunum yetmezliğine sebep olduğunu ifade etti. Şekerel, salgının öncekilerden en önemli farkının virüsün çok daha hızlı yayılması olduğunu belirtti.

Çin'de yapılan bir araştırmaya göre, koronavirüse yakalananların yüzde 80'inin hastalığı hafif, yüzde 15'inin ağır ve yüzde 5'inin de çok ağır geçirdiğini ifade eden Şekerel, "Genel olarak hastalığa yakalananlar arasında ölüm oranı yüzde 1-3 civarında iken, 80 yaş ve üzerindeki hastalarda ölüm riskinin çok yükseldiği görülüyor." dedi.

Reklam
Reklam

'VİRÜS KADIN VE ERKEKLERİ FARKLI ORANDA ETKİLİYOR'

Koronavirüsün kadın ve erkekleri farklı oranda etkilediğine işaret eden Şekerel, araştırmalara göre erkeklerde ölüm oranı yüzde 2,8 iken kadınlarda bu durumun yüzde 1,7 oranında gerçekleştiğini belirtti.

Şekerel, virüse yakalandığı sırada başka bir rahatsızlığı bulunan kişilerin ölüm oranlarının da yüksek olduğuna işaret ederek, bu konuda en riskli grubun kalp rahatsızlığı olanlar, diyabet, solunum yolları, hipertansiyon ve kanser hastaları olduğunu söyledi.

'ASTIMI AĞIR OLMAYANLAR RİSK GRUBUNDA DEĞİL'

Prof. Dr. Şekerel, tüm toplumlarda en sık görülen kronik hastalıklardan astımın görülme sıklığının çocuklarda yüzde 10, erişkinlerde ise yüzde 3 ila 5 arasında olduğunu ifade etti.

Türkiye'de 5 milyon astım hastası olduğuna işaret eden Şekerel, şu değerlendirmede bulundu:

"Yakın zamanda yapılan bir araştırma, astım ve alerjik hastaların tamamının koronavirüs için riskli kabul edilmemesini gösterdi. Bu da toplumda çoğu astımlıda hastalığın hafif seyredeceği anlamına geliyor. Ancak astım hastalığının kronik ve şiddetli olduğu durumlarda riskin yüksek olabileceğini belirtiliyor. Bu nedenle astımlıların hastalık kontrolünü iyi hale getirmeleri için koruyucu ilaçlarını hekimlerinden aldıkları öneriler doğrultusunda düzenli kullanmaları gerekiyor. Özellikle düzenli ağızdan tablet veya şurup şeklinde kortikosteroid (kortizon) kullananlarda veya solunum yolu ile yüksek doz kortikosteroidli ilaç alanların, yüksek riskli olduklarını bilerek hareket etmelerinde yarar var."

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Şekerel, alerjik astımın havadaki serbest alerjenlere bağlı olarak artış gösterebileceğini belirterek, "Alerjik astımı yol açan en çok bilinen tetikleyiciler arasında toz, polen, hayvan tüyü, nem, küf, keskin koku ve bazı gıdalar başta gelir. Bu tür alerjik astımı tetikleme potansiyeli olan maddelere karşı özellikle koronavirüs sorununun yaşandığı bugünlerde dikkatli olunmalı ve bu tür ortamlardan uzak durulmalı." ifadelerini kullandı.

Alerjik rinit belirtilerinin de koronavirüs ile karıştırıldığını anlatan Şekerel, "Alerjik rinitte çoğunlukla abartılı bir kaşıntı ve aksırık eşlik eder. Aksırık üst üste beş ve daha fazladır. Burnun içinde karınca varmış hissi ile kaşıntı olur. Alerjik rinitin yüzde 70'inde göz alerjisi vardır. Gözde kaşıntı ve kızarıklık göz alerijisinin en önemli belirtileridir. Çapaklanma batma hissi, sulanma eşlik eden diğer yakınmalardır." bilgisini paylaştı.

Kaynak: AA

Anahtar Kelimeler: