Astronot olmanın zorluğu

Klavyenizin sol(<-) ve sağ(->) tuşlarını kullanarak galerimizi gezebilirsiniz

Uluslar arası uzay istasyonunda kalan Kanadalı astronot Chris Hadfield ilginç görüntüler çekmeye devam ediyor.


Son görüntülerinde uzayda ağlama deneyi yapan astronotun bakın ne hale geliyor.


Yer çekimi olmadığı için astronotun, göz yaşlarının aşağıya doğru akmaması ilginç görüntülere neden oldu.


Uzay gezintisi şefi Allison Bollinger durumu şu şekilde açıklıyor; "Uzaydaki gözyaşları yüzünüzden aşağıya akmaz. Aslında gözlerinizin içerisinde kümelenirler."

Reklam
Reklam

Binlerce kilometre yükseklikte daracacık köpsüller içinde yaşamaya çalışan Astronotlar ilginç görüntüler oluşturuyor.


Uzaya gidenler yörüngede her şeyin tam bir eğlenceye dönüştüğünü söylüyor.


Havada uçan diş fırçasını izleyen, ortalıkta dolaşan portakal suyu damlalarını içmeye çalışan astronotların neşeli görüntüleri yansıyor yeryüzüne.


Ancak uzayda yaşam tahmin edilenden daha zor.


Dünyadakinin aksine, ağırlıksız ortamda kan, astronotun başında birikiyor. Kafatasında artan basınç şişkin yüz sendromuna yol açıyor. Bacaklar ise, azalan sıvı basıncı nedeniyle inceliyor ve örümcek bacakları görüntüsüne kavuşuyor.


Pek çok astronot uzayda ilk birkaç gün uzay tutmasına yakalanır. Geçici bir süre denge sistemlerini kaybeder.


Yerçekimi kuvveti ortadan kalkınca, omurgadaki esnek diskler ve onlarla birlikte bütün bel omuru esnemeye başlıyor. Böylece ağırlıksız ortam, boyun birkaç santim uzamasına neden oluyor. Buda sırt ağrılarını beraberinde getiriyor.


Bu nedenle astronotlar yeryüzüne indikten sonra yürütülmüyor, taşınarak özel bakım çadırına götürülüyor.

Reklam
Reklam

Uzay yolculuğunun süresi uzadıkça, daha az kullanıldığı için, kaslar ve kemikler zayıflamaya başlıyor. Uzun süreli görevlere çıktıklarında, fiziksel zayıflamaya karşı her gün bisikletin üstünde saatlerce pedal çeviriyor.


Birçok astronot, ilk günün akşamında yatmaya gittiğinde, daha doğrusu uyku tulumuna girdiğinde, başka bir olayla şoke oluyor. Gözlerini kapattıkları halde yıldız kümeleri gördüklerini söylüyor.


Uzaydaki güçlü parçacık ışıması, gözün içine kadar ulaşıyor ve orada ışık patlamalarına yol açıyor. Yeryüzünde ise bu ışıma, atmosfer tarafından geriye yansıtılıyor.