'Atatürk filmi' neden hala yasak?

1970 yılında çekilen ve Atatürk'ün canlandırıldığı ilk film olan 'You Can't Win 'Em All/ Paralı Askerler' bir muhabirin yazısı nedeniyle hala yasak...

Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir film çekildiğinde, kitap yazıldığında tartışılacak konular sınırlı oluyor. Eserin önüne geçen bu tartışmalar genellikle Atatürk'ün nasıl gösterilmesi gerektiği üzerine şekilleniyor. Bu yüzden Türkiye'de Atatürk'e değinen, Atatürk'ü anlatan filmlerin sayısı çok az ve bu filmler de genellikle aynı şablonu izledikleri için sinemasal bakımdan değil tarihsel açıdan değerlendirilebiliyor.

[

](https://www.mynet.com/ataturk-filmi-neden-hala-yasak-2692259-myvideo)

Zaten, son dönemde çekilen 'Dersimiz Atatürk', 'Veda' gibi filmler kötü eleştiriler almasının yanında yeni bir şeyler söyleyemeyen, bir anlamda kendi kendimize aynı Atatürk'ü anlattığımız yapımlar oldu. Bunun yanında Atatürk gibi tarihte çok önemli yeri olan birinin neden sinemanın ilgisini çekmediğinin cevabını da bilmiyoruz.

Reklam
Reklam

Yeni Şafak gazetesi sinema yazarı Ali Murat Güven'e göre bu sorunun cevabı, 40 yıl önce çekilen Hollywood yapımı 'Paralı Askerler/ You Can’t Win 'Em All'. Güven, Atatürk'ün ilk kez gösterildiği bu filmin herhangi bir olumsuz yanı olmamasına rağmen bir muhabir yüzünden yasaklandığını ve o gün bugündür bu yasağın devam ettiğini söylüyor. Güven, bu yasak yüzünden Hollywood'un Atatürk filmi çekmekten vazgeçtiğini de savunuyor.

Önce filmi ve sizin neden gündeme getirdiğinizi anlatabilir misiniz?

1969 yılında Türkiye’nin değişik şehirlerinde 6 ayda çekilen iddialı bir film ‘Paralı Askerler/ You Can’t Win ‘Em All’. Uzun bir unutulmuşluktan sonra sinema sektörüne hatırlatan kişilerden biri oldum. Bu filmde diyalogsuz bir rol oynamış bir polis beni aramıştı ve ‘’1965 yılında cumhurbaşkanının emriyle, ben ve bir grup arkadaşım 3 ay izinli sayıldık. Atlı polistik biz. Bu filmde de usta binicilere ihtiyaç vardı. Cevdet Sunay’ın izniyle biz bu filmde oynadık. Bir Hollywood filminde oynadım ama dünya gözüyle göremedim. Bana yardımcı olur musunuz’’ dedi. Ben de filmi biliyordum ama hiç izlememiştim. Uzun aramalardan sonra VHS kopyasını buldum. Filmi kopyaladım, bu polise götürdüm. Sonra Yeni Şafak’ta ‘Starlığın kıyısından dönen Türk polisi’ diye bir haber de yayınlandı. Daha sonra filmin oyuncularından Fikret Hakan ve Salih Güney’le görüştüm. Bana filmin hikayesinden bahsettiler. Fikret Hakan o günden beri neden yasak olduğunu anlattı.

Reklam
Reklam

ATATÜRK İLK KEZ

'Paralı Askerler’ yüksek bütçeli bir serüven filmi. Dönemin ünlü aktörlerinden Tony Curtis ve Charles Bronson başrolde. Türkiye’de geçtiği için Türk cast kullanmışlar. Sinema tarihi açısından birçok ilk barındırıyor. İlk kez Batılı bir yapımda Mustafa Kemal Atatürk canlandırılıyor. Patrick Magee’nin 15-20 dakikalık Atatürk rolü var. Magee, bu filmin ardından ‘Otomatik Portakal’da, Barry Lyndon’da oynadı. Yani iki Stanley Kubrick filminde oynadı. Önemli bir oyuncu.

Bu film yurtdışından gizli gizli getirilerek izlenebilen bir filmdi. Türkiye’de ne sinemalarda gösterildi ne de televizyonda yayınlandı. VHS, VCD ya da DVD’si de yayınlanmadı. Hala geçerli mi değil mi, bilmediğim bir yasak var. Sansür kurulu tarafından topyekun gösterimi yasaklanmış. Yasaklanması için dehşet hatalar olması gerekiyor ama böyle hatalar yok.

BİR MUHABİR YÜZÜNDEN 40 YILLIK YASAK

Yasaklanmanın nedenini Fikret Hakan anlattı. O zaman Haftasonu gazetesinde gazetecilik yapan, sözü geçen bir kadın muhabir sete geliyor ve Charles Bronson ve Fikret Hakan’la görüşeceğim diyor. Bronson da ‘’Bu ne laubalilik, öylece gelip röportaj yapamazsın. Menajerimle konuş öyle randevu al’’ diyor. Bunun üzerine muhabir filmi kötülemeye başlıyor. ‘Vatanımızı kötüleyen, Yüce Önder Atatürk’ü yerden yere vuran filme kendi elimizle hizmet ediyoruz’ diye klasik, alışkın olduğumuz şeyler yazıyor.

Reklam
Reklam

O zaman sansür kurulu da ziraatçiler, diyanetçilerden oluşuyor. Öyle bir şey onları korkutuyor. Fikret Hakan demişti ki ‘’Kendimden ve filmden kuşku duymaya başladım. Hakikaten bir kumpasın içinde miyiz, kirli bir işe alet mi edildik diye’’. Halbuki bu bir macera filmi. Sette İngilizce bilen dışişleri yetkilileri var. Cumhurbaşkanlığının desteği var. Devlet demiryollarının desteği var. Zamanına göre büyük bütçeli bir film.

Peki bir yasak bunca yıl neden sürdü?

Sansür Türkiye’de şöyle işliyor: Bir karar alınırsa, bununla ilgili yeniden bir karar alınmazsa kadük de olsa o yasak öyle kalır. Yani kimsenin derdi değil ki eskileri değerlendirmek. Mesela ‘Otomatik Portakal’ İngiltere’de yasaktı ama daha sonra serbestleşti. Bizde böyle bir geriye dönüş yok.

Filmde uzun maceralardan sonra iki silah kaçakçısı Kuvay-i Milliye birlikleri tarafından yakalanır ve Atatürk’ün huzuruna getirilir. Atatürk, ‘’Sizde bize lazım olan bir emanet var’’ der. O emanet Hz. Osman’ın el yazması Kuran-ı Kerim’idir. H. Osman’ın okurken şehit edildiği Kuran. Curtis’in canlandırdığı karakter şaşırır ‘’Biz bunu mu taşıdık’’ der. Atatürk de, ‘’Bizim inancımıza göre, bu Kuran kimdeyse savaşı o kazanacaktır. Yavuz Sultan Selim’den beri kutsal emanetler Türklerin elindedir. Benim için taşıdığınız altınların hiçbir değeri yok. Sizleri serbest bırakıyorum. İlk gemiyle göndereceğim sizi. Aklınız varsa da bir daha bu topraklara ayak basmayın’’ der. Yani burada çok pahalı, değerli bir nesne üzerinden Indiana Jones-vari bir gizemin parçasına dönüştürülür Kurtuluş Savaşı.

Reklam
Reklam

PARA VERSENİZ BÖYLE REKLAM YAPTIRAMAZSINIZ

Bu film; Kurtuluş Savaşı’nı, Anadolu’yu, Anadolu’daki tarihi güzelliklerini bir macera filminin arka plan motifi olarak kullanan, hoş bir serüven filmi. Ne bir başyapıt, ne de yüzüne bakılmayacak kadar kötü film. Ününün doruğunda iki Hollywood aktörünün yer aldığı bir yapım. Ve Türkiye’yi de allayıp pullayan bir film. Kartpostal gibi İstanbul kareleri, Ürgüp, Göreme… Para verseniz böyle güzel reklam yaptıramazsınız. Filmi yasaklıyoruz. Gerekçe olarak da ‘‘Atatürk’e, Türk insanına saygısızlık var’’ diyoruz. Böyle bir saygısızlık falan yok. 70’lerin Türkiye’sinde ulusalcılık konusunda herkes aynı dili konuşuyor. Bugün sansür kuruluna bu filmi izletseniz, rahatlıkla DVD, TV hakkı serbest olur.

ATATÜRK'E YÖNELMEKTEN KORKMUŞLAR

Keşke oynasaydı bu film Türkiye’de. Batılı sinemacılar bu deneyimden korkmuşlar. Atatürk’e yönelmekten vazgeçmişler. Bu yasaklar Hollywood’a kadar gitti çünkü. Yapımcı Roger Corman, yönetmen Peter Collinson hayal kırıklığına uğramış. Collinson iki sene sonra başka bir filmini yine Türkiye’de çekmiştir. Yani Türkiye’yi çok sevdiği için.

Reklam
Reklam

Mesela ‘Kurtlar İmparatorluğu’ filmi Türkiye ile ilgli kötü bir tablo sunduğu halde bir yasaklama olmadı, olmasın da zaten. Yani Türkiye ilgili sert eleştirileri olan filmler rahatlıkla gösterildi. Bu filmin de kimseyi rahatsız edeceğini sanmıyorum. Aksine iki dev aktörün olduğu bir İstanbul izlenecek. Sinema tarihçilerinin, ilgili kişilerin bildiği ama genel olarak çoğu insanın haberinin olmadığı bir film. Yüzde 75’inin Türkiye topraklarında çekildiği, Atatürk’ün canlandırıldığı süper prodüksiyon. Fikret Hakan’dan önce de sonra da büyük bir Hollywood filminde adı üçüncü sırada olan başka bir Türk aktör olmadı. Bu bile başlı başına bir keyif.

ÇANAKKALE SAVAŞINI KAZANAN ADAMIN FİLMİ YOK

Atatürk daha sonra böyle büyük bir yapımda canlandırıldı mı? Türkiye’nin doğrudan ya da dolaysız desteği olan dizi ve filmlerde canlandırıldı. İsviçre yapımı bir filmde başarıyla canlandırıldı ama TRT tarafından yaptırılan bir film bu. Sermaye de Türk sermayesi idi. ‘Paralı Askerler’in öyle bir yıldırıcı etkisi oldu ki, Batılı sinemacılar uzak durmaya başlamışlar. ‘Türkiye’nin liderleri o kadar kutsal ki, saçının teli bozuldu diyerek kıyameti koparıyorlar’ düşüncesiyle Türkiye’den uzaklaşmışlar. Napolyon, Winston Churchil, Hitler vs… bütün tarihsel kişilikler defalarca sinemaya aktarılmasına rağmen Atatürk neden beyazperdenin ilgisini çekmiyor? Atatürk kadar büyük ve etkili bir isim, bir muhabirin başlattığı karalama kampanyası ile başlayan sansür yüzünden canlandırılamıyor. Aslında birkaç girişim oldu ama... Yul Brynner, Kirk Douglas isimleri gündeme geldi. Ama hemen ‘’Bu kişi Atatürk’ü oynamaya layık değil’’ denmeye başlandı. ‘Paralı Askerler’den sonra Atatürk değinmesine rastladığım tek film 2007 yapımı 'Syriana' oldu. Filmde olumlu bir Atatürk göndermesi vardır. Gördüğüm tek değinme buydu. Düşünün ki, Çanakkale savaşını başlatan ve yenilen adam Churchill kaç filmde canlandırıldı, Çanakkale savaşını kazanan adamın ise filmi yok.

Reklam
Reklam

Peki filmin tarihi açıdan rahatsızlık yaratacak bir yanı var mı?
Filmi tartıştığımız zaman filmin gerçekleri saptırdığını söyleyen oldu ama bu çok gülünç bir iddia. Gerçekleri anlatma iddiasında olan bir film değil ki. İki eski Amerikan askeri, elindeki silahları satacak ülke arıyorlar. Kurtuluş Savaşı’nı duyuyorlar ve oportünist oldukları için de Anadolu’ya geliyorlar. Tamamen macera filmi.

Gerçekleri çarpıtsa bile sonuçta bu bir film değil mi? Ve sizce yasaklamak çözüm mü?
Tabii ki değil. Ben ne olursa olsun filmlerin yasaklanmasına karşıyım. Bana son derece ters gelebilir. Milli ve dini duygularıma ters gelebilir ama yasağa karşıyım. Savunduğum şey yaş sınırlandırması. Doğru uygulanacak bir yaş sınırlandırması. Bu filmi izleyenlerin Türk düşmanı, Atatürk düşmanı olacakları yok. Aksine bugüne kadar Türkiye topraklarında, İngiliz-Amerikan sermayesiyle çekilmiş en önemli, en pahalı film. Türkiye’de çok film çekildi. Ucuz, ikinci sınıf yapımlar… ama hiçbiri ‘Paralı Askerler’ kadar olumlu bir imaj sunmuyor. İstanbul’da gösterilecek ne varsa filmde var. Bitiş jeneriğinde şöyle yazıyor: ‘’Bu film Türk yetkililerin, Türk halkının yardımı olmadan asla çekilemezdi Filmdeki saray Said Halim Paşa Yalısı’dır.’’

Reklam
Reklam

HALA GECEYARISI EKSPRESİ İLE UĞRAŞIYORUZ
Yıllarca yasaklı olan Geceyarısı Ekspresi gösterildi. Televizyonda tartışıldı. Ne oldu? Biz bilmiyor muyduk cezaevinde olanları? Atatürk gibi tarihe mal olmuş önemli politik bir dehanın, dünyada sinema gibi etkili bir sanat dalında hemen hemen hiç gündeme gelmemiş olmaması bu ülkenin yöneticileri ve aydınları için üzüntü verici bir durum. Çünkü dünya üzerindeki etkinlik savaşlarının bir kolu da sinema üzerinden ilerliyor. Sinema ulusal propagandaların, imaj çalışmalarının verimli bir alanı. Hala 'Geceyarısı Ekspresi' ile uğraşıyoruz. O yüzden, Türkiye’yi hoş, egzotik bir yer olarak gösteren, sevabı günahından fazla olan ‘Paralı Askerler’ ya da Ömer Şerif’in başrolünde olduğu ‘Bay İbrahim ve Kuran Çiçekleri gibi filmleri desteklemeliyiz. Daha çok gösterilmesini sağlamlıyız. Bir filmdeki bir cümle, bir bakış, bir mizansen dünyanın her tarafında ticari gösterim sona erdikten sonra bile yankılanmaya devam eder.

Reklam
Reklam

Türkiye’de çekilen Atatürk filmleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk, ‘deli bir yönetmen’ çıkmadığı sürece iyi bir şekilde anlatılamaz. Sağcı-İslamcı bakışı da önemsemeyecek, Atatürk’ü puta dönüştüren ulusalcı-jakoben bakışı da önemsemeyecek kalbindeki Atatürk’ü anlatacak bir yönetmen olmalı. Türkiye’de böyle bir yönetmen çıkar mı çok umutlu değilim. Mesela Nuri Bilge Ceylan iyi bir Atatürk filmi çekebilir. Kimseyi umursamaz, gişe beklentisi yok.

Zülfü Livaneli’nin ‘Veda’sı teknik işçiliğine rağmen Atatürk kültünü biraz daha büyütmekten başka bir işe yaramadı. 6 yaşında falaka yerken canı hiç acımayan Atatürk, 8 yaşında derviş gibi konuşan bir Atatürk. Mesela Atatürk bir gözünü Trablusgarp’ta kaybetmiştir. Tek gözü camdır ama bu ülkede birçok kimse bunu bile bilmiyor. Bunun onun değerini düşüren bir yanı yok ki. İki gözü kör de olabilir. Hiç önemli değil. Yani Atatürk’ü kendimizden bile sakınan halimiz Atatürk’ü sinemada yok sayan bir duruma getirdi.