Coventry Üniversitesi Barış İnşası Başkanı ve Güven, Barış ve Toplumsal İlişkiler Merkezi Başkan Yardımcısı Alpaslan Özerdem IŞİD'in İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği saldırıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.
Afganistan, Bosna Hersek, El Salvador, Kosova, Lübnan, Filipinler, Sierra Leone ve Sri Lanka gibi iç karışıklıkların yoğun görüldüğü ülkelerde alan araştırmaları yürüten Özerdem'in uzmanlık alanları; insani müdahale siyaseti, afete müdahale, güvenlik sektörü reformu, eski muhariplerin entegrasyonu ve çatışma sonrası devlet inşası.
Diplomatik normalleşmeye darbe
Alpaslan Özerdem'in “Turkish airport massacre will further imperil a nation on the verge of crisis” (Türkiye'deki havalimanı katliamı krizin eşiğindeki bir ülkeyi daha da karıştıracak) başlıklı yazısı son altı ayda IŞİD ve TAK'ın gerçekleştirdiği saldırılar arasında özellikle Atatürk Havalimanı'na gerçekleştirilen saldırının, düzenlendiği dönem açısından dikkate değer olduğunu vurguluyor.
Türkiye'nin Rusya ve İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye yönelik diplomatik çabalarının, turizm sektörünü etkileyen krizin aşılmasında bir umut olabileceğini düşünen Özerdem, Avrupa'nın en işlek üçüncü havalimanına düzenlenen saldırının Türkiye'deki ekonomik krizi daha da kötüleştirebileceğinden endişelendiğini belirtiyor.
Yazıda, barış sürecinin sekteye uğramasıyla güneydoğuda şiddetin yükselmesi, Haziran ve Kasım 2015'teki seçimler, Mayıs 2016'da eski başbakan Ahmet Davutoğlu'nun görevden alınması gibi gelişmeler Türkiye'deki siyasi istikrarsızlığın örnekleri olarak sunuluyor.
Özerdem, tüm bu istikrarsızlığa rağmen Türkiye'nin 3 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmasının birçok güvenlik sorununu beraberinde getireceğini söylüyor.
AB vize anlaşmasının ertelenme nedeni bölgesel ve siyasi istikrarsızlık
Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı sonrasından beri bu kadar kırılgan bir döneme girmediğini belirten Özerdem, Türkiye'nin şu anki durumunu, 1. Dünya Savaşı'ndan sonraki iç karışıklıkların ve gayr-ı meşru silahlı grupların eylemlerinin arttığı dönemine benzetiyor.
The Conversation'daki yazıda, istikrarsızlığın sürmesinin Temmuz'da başlaması beklenen vize serbestisine ve yıllardır sürüncemede kalan Türkiye'nin AB üyeliği girişimlerine de balta vurduğuna değiniliyor. Alpaslan Özerdem, vize serbestisinin ertelenmesinin nedenlerinden birinin ülkedeki terörle mücadele yasaları ve usulu konusundaki endişeler olduğunu iletiyor.
Mülteci trafiği güvenlik zaafiyeti mi yaratıyor?
CNN Türk'te Türkiye'nin Gündemi programına konuk olan gazeteci İsmail Saymaz 21 Eylül 2015'te Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi tarafından hazırlanan raporda Türkiye'de IŞİD ve El-Nusra gibi terör örgütlerini destekleyen tabanın 20 binlere kadar ulaştığını yazdığından bahsediyor. Raporda bu sayının 'kritik eşik'te olduğundan ve büyük güvenlik zaafiyetlerine neden olabileceğinden de bahsediliyor. Saymaz, raporun 7 Eylül 2015 tarihli MİT Müsteşarlığı tarafından verilen bilgiler doğrultusunda hazırlandığını vurguluyor.
Saymaz raporda, IŞİD'in önceleri muhafazakar milliyetçi sempatisi kazanmak üzere Türkiye operasyonlarını sürdürdüğünden, fakat İncirlik üssünün IŞİD'e karşı düzenlenen operasyonlarda kullanılmaya başlamasıyla örgütün Türkiye'ye savaş açtığından bahsedildiğini iletiyor.
20 Temmuz 2015 Suruç ve 10 Ekim 2015 Ankara saldırıları üzerinde duran Saymaz, emniyet raporları, iddianameler ve kamu kurumları arasındaki yazılı iletişimleri de kaynak gösteriyor. İsmail Saymaz saldırıları gerçekleştiren teröristlerin (Abdurrahman Alagöz ve Yunus Emre Alagöz) isimlerinin emniyet görevlilerince bilindiğini, buna rağmen yeterli güvenlik önlemi alınmaması sonucu eylemlerin gerçekleştirilebildiğini söylüyor.
Patlamadan 3 gün önce Şanlıurfa Valiliği, Suruç Emniyeti'ne şu yazıyı gönderdi:
“Görev alan tüm personel, meydana gelebilecek canlı bomba saldırıları ve konulara karşı görev yerinde dikkatli, duyarlı ve müteyakkız olmalıdır.”
Saymaz sözlerine şöyle devam ediyor:
Suruç Emniyeti ne yaptı? Oraya gelen bütün gençlerin üzerini aradı fakat gençlerin toplandığı merkezin kapısına güvenlik görevlisi koymadı. [Güvenlik görevlileri] karşı kaldırımda bekledi. Göz göre göre insanların parçalanmasını izledi.
Alagöz ailesinin telefonlarının dinlendiğinden hatta devlet istihbarat ve emniyet kurumlarının Abdurrahman Alagöz'ün bir eylem yapacağından şüphelendiğinden de bahseden Saymaz, Suruç Emnniyeti'ne Abdurrahman Alagöz'ün isminin gittiğini belirtiyor. Abdurrahman Alagöz'ün kimliğinin patlama sonrası deliller arasında bulunduğunu açıklamalarına ekleyen Saymaz şöyle diyor:
[Kapıya] bir görevli koysalardı, deselerdi ki 'hemşerim sen kimsin...' [Abdurrahman Alagöz'ü] bulacaklardı. Çünkü terör nitelikli arama kaydı var... Ailesi şikayet etmiş... IŞİD'e gittiği biliniyor...
İsmail Saymaz, CNN Türk'teki konuşmasında, elindeki belgelere dayanarak IŞİD'in Türkiye operasyonlarını yöneten kişilerin isimlerinin bilindiğini ve takip edildiğini de iddia ediyor. Operasyonların Gaziantep merkezli olduğu ve Suriye sınırından birçok selefi sempatizan ve militanın geçişlerinin sağlandığı da Saymaz'ın iddiaları arasında.
Terör olaylarının araştırılması için kurulması talep edilen komisyonlar TBMM'de AK Parti oylarıyla reddedildi
Suruç saldırısının ardından CHP ve HDP'nin Suruç Araştırma Komisyonu kurulması önerisi AK Parti ve MHP'nin oylarıyla reddedilmişti.
İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gerçekleşen terör saldırısı dahil son 6 ay boyunca terör olarlarının araştırılmasına yönelik tüm önergeler TBMM'de AK Parti veya AK Parti ve MHP'nin oylarıyla reddedildi.
Uluslararası Af Örgütü dahil, birçok insan hakları örgütü ve STK'nın düzenlediği raporda Türkiye'deki demokrasi, yönetim, yargı, insan hakları ve güvenlik konusunda endişe verici gelişmeler yaşandığı kaydediliyor. Alpaslan Özerdem Türkiye'nin son günlerde yaşadıklarını 'karanlık gelişmeler' olarak nitelendiriyor. Ülkede bunlar yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi konusundaki ısrarının ise zaten sosyopolitik açıdan bölünmüş bir toplumdaki kutuplaşmayı arttırdığını yazıyor.
Alpaslan Özerdem yazısını şu sözlerle bitiriyor.
“Bazı yorumcular Türkiye'de bir iç savaş çıkacağı konusunda uyarılarda bulundu. Atatürk Havalimanı'nda gerçekleşen katliam benzeri terör olayları sadece Türkiye'nin bu yolda daha hızlı ilerlemesine hizmet eder.”