ATSO Geleneksel Ödül Töreni

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, "Avrupa standartlarına ulaşmak için reformları yapmamız lazım, reformlara devam etmemiz lazım"

Avrupa Birliği geleneksel ödül töreninde yaptığı konuşmada, dünyadaki krizlere rağmen Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü görmekten büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Antalya'nın ihracatının son 10 yılda arttığına işaret eden Çavuşoğlu, "Bunda da tarımın ve diğer bütün sektörlerin büyük katkısı var. Aslında Türkiye genelinde Antalya'nın yeri, birçok ilden daha farklıdır çünkü Mardin gibi bazı sınır illerindeki ihracata baktığınız zaman, başka illerde üretilip de oradan ihraç edildiği için rakamlar farklılık arz edebiliyor. Önümüzdeki yıllarda, illerden giden ihracat rakamlarını, o ilde üretilen ürünler olarak göstereceğiz ama Antalya'da gerçekten ihraç edilen ürünlerin çok büyük bir kısmının Antalya'da üretildiğini görüyoruz. Antalya, Türkiye'nin yüz akı. Dün, Avrupa'nın başkenti Brüksel'deydik ama bugün de turizmin can damarı olan ve Avrupa'nın turizm başkenti Antalyamızdayız. Antalya gerçekten, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan penceresidir, aydınlık yüzüdür" diye konuştu. Çavuşoğlu, son 11 yılda Antalya'ya yatırımlar için gelen miktarın 14 milyar lira olduğunu belirterek, "Antalya'ya yapılan her bir lira yatırım, Türkiye ve Antalya ekonomisine 10 lira olarak geri dönüyor. Türkiye'nin ekonomisinin büyümesine, istihdamın özellikle güçlenmesine ve işsizliğe kadar birçok konuda Türkiye ekonomisine ve ülkemize katkısı vardır. O yüzden Antalyamız daha fazlasını hak ediyor" dedi. AB Bakanlığı olarak Antalya ile olan iş birliğinden son derece memnun olduklarını dile getiren Çavuşoğlu, valilikteki koordinasyon merkezi ve ATSO'daki bilgi merkezi sayesinde, AB mali iş birliğinden Antalya'nın çok iyi şekilde faydalandığını söyledi. Sadece AB fonlarından yaklaşık 600 projeye 17 milyon avro aktarıldığını açıklayan Çavuşoğlu, "Bakanlığımıza bağlı Ulusal Ajans sayesinde, yine yaklaşık 13,3 milyon avroyu Antalya'ya aktardık" şeklinde konuştu. - "Reformlara devam etmemiz lazım" Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine değinen Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Aslında 2013 yılında, AB ile oluşturulan pozitif gündemin 2014 yılında da devam edeceğini hep birlikte görüyoruz. Başbakanımızın yılbaşında '2014 yılı, AB yılı olacaktır' açıklamasından sonra, Brüksel'e yaptığımız ziyaret, son derece yapıcı, başarılı ve daha da önemlisi bir AK Parti iktidarı olarak değil, Türkiye olarak AB'nin ve AB değerlerinin, bizim için vazgeçilmez olduğunu teyit eden bir ziyaret olmuştur. Diğer taraftan AB yöneticilerinin, konsey başkanının, komisyon başkanının, meclis başkanının ve tüm siyasi grup başkanlarının söylediği gibi, Türkiye, AB için vazgeçilmezdir, önemlidir. Daha da önemlisi, 'Türkiye, AB üyeliğine tam üye olmak için imza atmıştır ve biz de bunu teyit ediyoruz' demişlerdir. Bunu, somut adımlarla güçlendirmemiz lazım. Bir fasıl açıldı, daha fazlasının da açılması lazım. Aynı şekilde Avrupalı dostlarımızdan beklentimiz, bizimle samimi bir şekilde bu çalışmaları ve diyalogları sürdürmesidir." "Avrupa standartlarına ulaşmak için reformları yapmamız lazım, reformlara devam etmemiz lazım" diyen Çavuşoğlu, "Ülkemizin standartlarını hep beraber yükseltmemiz lazım. Tabii ki reformları da sadece hükümetin yapması yetmez. Burada sivil toplum örgütlerinin çok önemli katkısı vardır. Bu süreçte sivil toplum örgütleri ve halkımızla yürümek istiyoruz. En büyük arzumuz budur" ifadesini kullandı. - "AB bölgesi, dünyanın en güvenilir ve en istikrarlı kıtasıdır" AB'de bugün mali, finans ve ekonomik krizler olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, her şeye rağmen, tüm zorluklara rağmen Avrupa'nın, dünyanın en demokratik kıtası olduğunu belirtti. Çavuşoğlu, AB ekonomisinin, dünyanın en kalkınmış, en gelişmiş ekonomisi olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: "O nedenle, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağıdır, ihracatımızın da en çok arttığı ve en çok olduğu kıtadır. Yaklaşık yüzde 41-42, Avrupa'daki krizden önce biraz daha fazlaydı. Şunu da unutmayalım; her şeye rağmen, işsizlik ve krizlere rağmen AB bölgesi, dünyanın en güvenilir ve en istikrarlı kıtasıdır. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. O nedenle böyle bir kıtanın içerisinde olmak ve böyle bir kıtanın içerisindeki uluslararası örgütlere girmek, orada eşit üye olmak, karar mekanizmasının masasının etrafında olmak Türkiye'nin hakkıdır. Bunu Avrupalı dostlarımıza da söyledik. 'Türkiye'ye eşit muamele yapın. Haksızlık yapmayın. Biz de size aynı samimiyetle yaklaşacağız.' Türkiye'nin ekonomisinin ve demokrasisinin birlikte gitmesinde, en önemli faktör AB'dir. AB sürecinden vazgeçemeyiz. Hep birlikte bu inancımızı yasamaya da yürütmeye de ve de Türkiye'deki yargıya da tüm kurumlara da güçlü bir şekilde hep beraber iletmeliyiz." Törende kendisinden önce konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'a cevap vermek istediğini dile getiren Çavuşoğlu, Akaydın'dan alınmamasını istedi. Çavuşoğlu, AB'nin Türkiye'nin en önemli dış politika projesi ve en büyük çağdaşlaşma projesi olduğunu belirtti. Bu coğrafyada yaşayan bir ülkenin dış politikasının sadece bir kurumla ya da tek yönden olamayacağını dile getiren Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Türkiye, bulunduğu coğrafya, atalardan aldığı gelenek, görenek ve miraslardan dolayı her yöne yönünü dönmelidir. Bugünkü sebeplerden dolayı veyahut da başka sebeplerden dolayı, Ortadoğu'yu, Körfez bölgesini, Türk dünyasını, Rusya'yı ihmal edemez, Ukrayna'ya gözünü kapatamaz. Japonya'ya, Malezya'ya, Singapur'a gittik. Türkiye, Singapur, Japonya ve Malezya'ya şu anda doğrudan yatırımda önceliklidir. Yani, listenin başındadır. Buraları da ihmal edemeyiz. AB'ye üye olurken, olmak isterken, Çin ve Hindistan ile Afrika Birliği'nin üç stratejik ortağından biriyiz. Latin Amerika Birliği, Körfez Birliği, Arap Birliği gibi tüm uluslararası örgütlerde ya gözlemciyiz ya da özel statüyle davet ediliyoruz. O yüzden AB'ye girmek isterken, Şanghay Beşlisi'ne gözlemci olmamız, bizim değerlerden saptığımız anlamına gelmez. Oralarda da ne kararlar alınıyor, neler oluyor, neler bitiyor. Bunları yakından gözlemlememiz lazım. Hocam dedi ki 'Burada muhalefeti temsil ettiğim için böyle söylüyorum'. Yani burada şu ortaya çıkıyor; muhalefetin tipik bir yansıması, 'iktidar ak derse, biz kara demeliyiz. İktidar ne yaparsa, yanlıştır'. Aslında, ideolojik olarak hocanın ekibi, o ülkeler Çin, Rusya. İktidar bu taraflara gitmek istediği zaman hocam diyor ki 'Burada Allah'ınızı severseniz ne işiniz var?' İktidarın beyaz dediğine, kara demenin çok da fazla zararı yok. Netice de demokraside oluyor böyle şeyler. Bu da aslında bizi de biraz güçlendiriyor." Konuşmaların ardından, ödül törenine katılan yetkililer fotoğraf çektirdi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: