Mersin Barosu avukatlarından Hibe Gökalp, kadına yönelik şiddetin tüm dünyanın ortak sorunu ve bir insan hakları ihlali olduğunu belirterek, kadınları hukuki hakları konusunda bilgilendirdi.
Av. Hibe Gökalp, Kadına Karşı Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, şiddet gören kadınların hukuki açıdan izlemesi gereken yol haritasını ve kadına şiddetin cezai boyutunu anlattı. Gökalp, yaptığı açıklamada, kadına şiddet olaylarının her geçen gün artış gösterdiğine dikkat çekerek, “Kadınların hukuki açıdan korunması için Anayasa madde 41 uyarınca devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri almalı ve gerekli teşkilatı kurmalıdır. Bu düzenleme gereği aile içi şiddete yönelik gerekli tedbirleri almak devletin anayasal yükümlülüğüdür. Kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi ile korunmak istenen hukuki değerlerin başında yaşama hakkı, eşitlik ilkesi, ayrımcılığa uğramama hakkı ve işkence görmeme hakkı gelmektedir” dedi.
“Kadına yönelik şiddet doğumla birlikte başlayabiliyor”
Kadına yönelik şiddetin doğumla birlikte, hatta doğum öncesinde dahi başlayabildiğine işaret eden Gökalp, “Doğacak kız çocuğunun aile içinde ve yakın çevrede iyi karşılanmaması, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, aile içinde veya dışında fiziksel ve hatta cinsel saldırılara maruz kalması, zorla evlendirme, erkek çocuk doğurmadığı için aşağılama, evlilik içi tecavüz, aile içinde ve sosyal hayatta tecavüz tehdidi, namus cinayetleri, kadınların çalışma yaşamına girmelerinin engellenmesi, düşük ücretle çalıştırılma, iş hayatına erkeklere kıyasla alt pozisyonlarda başlama, ev içi emeklerinin göz ardı edilmesi, insan ticareti gibi pek çok şiddet biçimiyle karşılaşan kadınlar, özellikle de toplumsal cinsiyet ve erkek egemen politik tercihlerin baskısı altında ezilmektedirler” ifadelerini kullandı.
“Kadına yönelik şiddet, bir insan hakkı ihlalidir”
“Kadına yönelik şiddet, her şeyden önce bir insan hakkı ihlalidir. Kadına şiddet tüm dünyanın ortak sorunudur” diyen Av. Gökalp, şöyle devam etti: “Buna karşılık, uluslararası hukukun genellikle insan haklarına yönelik devlet kaynaklı müdahalelerle ilgilenmesi, devletlerin ise özel alanın dokunulmazlığı ilkesine dayanarak bu alana müdahale etmekten kaçınması sebepleriyle en sık karşılaşıldığı halde en zor önlenebilen insan hakkı ihlali olarak ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Kadınların maruz kaldıkları bu insan hakkı ihlalleri konusunda sözü edilen eksikliği gidermek ve bu şiddet eylemlerinin insan hakkı ihlali olduğunun vurgulanması amacıyla, ‘kadınların ve kız çocuklarının insan hakları ihlali’ terimi ortaya atılmıştır. Hukukumuzda da kadına yönelik şiddet 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 2. maddesinde, ‘Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı’ ifadeleriyle bir insan hakkı ihlali olarak tanımlanmıştır.”
Şiddet gören kadınların hangi mercileri başvurması gerektiğini anlatan Gökalp, “Şiddet mağduru bir kadın bu durumu yaşadığında ilk etapta polise veya bulunduğu yer jandarma bölgesinde ise jandarmaya ulaşmalıdır. Ancak tıbbi müdahaleye acil ihtiyaç duyan kadın doğrudan bir sağlık kuruluşuna gitmeli ve şiddet gördüğünü dile getirmelidir. Bu durunda vaka hastane polisine intikal ettirilir. Şiddet gören kadınlar, doğrudan Cumhuriyet Savcılığı nezdinde de şikayetçi olabileceği gibi il ve ilçe sosyal hizmetler müdürlükleri, belediyelerin veya baroların Kadın Dayanışma Merkezleri, Mor Çatı gibi çeşitli kadın örgütlenmelerinden yardım isteyebilir veya Alo 183’ü arayabilirler. ALO 183 kadın, çocuk, özürlü sosyal hizmet danışma hattı, şiddete maruz kalan veya kalma ihtimali bulunan kadınlara psikolojik, ekonomik ve hukuki destek vermekte ve gerekli duydukları hizmete ulaşmalarını sağlamaktadır” diye konuştu.
Kadına karşı şiddetin cezalarına ilişkin de bilgi veren Gökalp, "Açılan dava sonucu koruyucu tedbir alınması isteniyorsa şiddete uğrayan mağdurun herhangi bir delil veya belge sunma zorunluluğu yoktur. Alınan tedbir kararları en fazla 6 aylık olur. Yapılan başvurular neticesinde hakimin gerekli gördüğü takdirde bu süre uzatılabilir. Bunlara karşın şiddet eylemini gerçekleştiren kişi hakim kararına aykırı davranışlarda bulunursa hakim, kişiye 3-10 gün arası hapis cezası verebilir. Eğer şiddet uygulayan kişi verilen kararlara aykırı hareket etmeyi sürdürürse hakim, 15-30 güne kadar zorlama hapis cezası verebilir fakat bu süre toplamda 6 ayı geçemez. Genel itibariyle bu suçlar aile içi şiddete dahil olduğu için ceza hukukunu da ilgilendirir. Bununla birlikte şiddeti uygulayan kişi ve mağdur arasında eşlik, altsoy, üstsoy hali varsa bu durumlar cezayı arttırıcı sebepler olabilir” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz