Avrupa basınında bugün

LONDRA (İHA) - Avrupa gazetelerinde bugün yeralan haber ve yorumlarda ağırlı olarak, Türkiye'deki gelişmeler, NATO zirvesinden beklentiler, BM silah denetçilerinin çalışmaları ve İspanya açıklarında batan Prestige adlı tankerin ortaya çıkardığı tehdit ele alındı.

TÜRKİYE'DEKİ GELİŞMELER
Adalet ve Kalkınma Partisi lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa gezisi, Alman gazetelerinde geniş yer alıyor. Die Tageszeitung, "Almanya, Erdoğan ve Türkiye için AB'nin anahtarı" diye yazdı. Gazete, haberini şöyle sürdürdü:

Reklam
Reklam

"Ankara'da herkes Almanya olmaksızın Brüksel ile daha fazla yakınlaşma sağlanamayacağını biliyor. AB içindeki tartışmalar ve Türkiye'nin artık nihai bir karara varılması yolundaki haklı beklentileri ışığında kartları masaya açmanın zamanı geldi. Eğer AB liderleri 1999'da Helsinki'de alınan karardan yani Türkiye'ye resmen adaylık statüsü verilmesinden dönmeyi düşünmüyorlarsa o zaman Türkiye'yi AB üyeliğine hazırlamak için ciddi bir başlangıç yapmalılar."
Bir diğer Alman gazetesi Die Welt ise "Tayyip Erdoğan'ın siyasi tercihlerini gezi programına bakarak anlayabilirsiniz: Müslüman lider, İtalya, Kuzey Kıbrıs, Yunanistan, İspanya ve son olarak Almanya'yı ziyaret etti" diyor ve bir uyarıda bulunuyor:

"Türkleri dışlamaktan; onları parlamentoda bu net koşullar sağlanmışken, yıllardır süren ızdırabın ardından gerçek bir değişim yaratma şansıyla başbaşa bırakmaktan kaçınılmalı. Türkiye'de son 2 yılda yaşananlar devrim niteliğinde. Bu eğilimin sürdürülmesi ve teşvik edilmesi gerek. Almanya istemese de kendisini kilit bir rolde buluyor: Bu rol Erdoğan'a ABD'yi memnun etmesi için fırsat vermek demek."

Reklam
Reklam

Financial Times, "Türk lider AB'den müzakere tarihi almayı garantilemek için savaşıyor" başlığını kullandı. Bir diplomatın "Erdoğan, önümüzdeki haftalarda reformlara girişebilir ve Kıbrıs konusunda anlaşma umudu verirse büyük bir başarı sağlar" dediğini aktaran gazete, Birlik üyelerinin Türkiye'ye bakışını da şöyle özetliyor:
"Dönem başkanı Danimarka, Yunanistan, İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Belçika ile birlikte Türkiye'ye tarih verilmesinden yana, aynı Bush yönetiminin de savunduğu gibi... Üye ülkelerin geri kalanı ise buna bu kadar sıcak bakmıyor. Şüpheciler grubunun başını Fransa çekiyor. Diplomatlar bir süre Osmanlı İmparatorluğu'nun parçası olan Avusturya'nın -kısmen tarihsel gerekçelerle- Türkiye'ye tarih verilmesine kesinlikle karşı olduğunu söylüyor. Hollanda kararsız. İsveç ve İrlanda ise ideolojik bir tavır sergiliyor ve Türkiye'de ordu nüfuzunun kırılması ve insan hakları ve özgürlüklerinin tam olarak benimsenmesi gerektiğini söylüyorlar. Finlandiya ve Lüksemburg ise ılımlı."

Reklam
Reklam

İngiliz Guardian gazetesinin yorum sayfasında Polly Toynbee, medeniyetler çatışması kavramını irdelerken Türkiye'de yaşananları "Bağnazlara Müslümanların da demokratik düzende yaşamaya hakkı olduğunu gösterme fırsatı" olarak niteliyor. Yazar, geçen hafta Avrupa Konvansiyonu Başkanı Valery Giscard D'Estaing'in dile getirdiği itirazları Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasına ve nüfusunun çokluğuna bağlıyor ve şöyle devam ediyor:

"Türkiye beklenen adımları atarak tam anlamıyla demokratik bir ülke olabilecek mi? Bu olursa Avrupa Türkiye'yi kucaklayacak mı; yoksa aradaki hayali köprüyü kaldırıp Müslüman radikallerin haklı olduğunu mu kanıtlayacak? Türkiye'nin Birliğe üyeliği AB'nin kimliğini bir süreliğine bulandırabilir ama bundan çok daha büyük, çok daha önemli bir ödül var ortada... Bu, İslamcı bağnazlara Müslümanların da Avrupa'nın geri kalanındaki insanlar kadar demokratik ve özgür ülkelere kavuşma hakkı olduğunu kanıtlama şansı."

Gazetede, genişleme konusundaki bir diğer haberin yanıbaşında yeralan Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu salonundan çıkarılan Türk bayrağının fotoğrafı dikkat çekiyor. Dün aday ülkelerin katılımyla yapılan ilk parlamento oturumunda Türkiye'nin temsil edilmediğini aktaran haberde genişleme sürecinin ardından parlamento oturumlarında tercüman ihtiyacının iyice artacağı öne çıkarılıyor. Haberde, "Türkiye Birliğe girsin ya da girmesin, Kıbrıs'ın Türk nüfusu dolayısıyla oturumlarda Türkçe'nin de kullanılması gerekecek" deniyor.

Reklam
Reklam

İSPANYA AÇIKLARINDA BATAN PRESTIGE TANKERİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI TEHLİKE Avrupa gazeteleri, bugünkü baskılarında İspanya açıklarında batan Prestige adlı tankerin ortaya çıkardığı tehdidi ve benzer kazaların nasıl önlenebileceğini tartışmaya geniş yer ayırıyor.

İngiliz Guardian ve İspanyol ABC gazeteleri, İspanya açıklarında batan tanker konusunda aynı manşeti kullanmış: "Deniz altında saatli bomba". Bir diğer İspanyol gazetesi La Vanguardia, "Prestige'in batması daha çok Galiçya'yı etkiliyor ama tüm AB de bu konuda sorumluluk duymalı" diyor ve şöyle devam ediyor: "AB'nin deniz taşımacılığı talimatnameleri bir an önce ulusal yasal çerçeve içine oturtulmalı. Prestige gibi gemilerin mümkün olan en katı denetimlere tabi tutulması ancak böyle mümkün olur."

Fransız Le Monde, "Kanunsuz Denizler" başlığı altında gemiyi "Yunanlıların yönettiği bir Liberya şirketine ait, Bahama bandıralı, mürettabatı Asyalı, akaryakıt yükü ise Rusya'dan" diye tasvir ediyor. İngiliz Independent gazetesi ise bandıra sistemi konusundaki gizlilik perdesinin kaldırılmasını savunuyor ve şöyle devam ediyor: "Çoğu zaman Panama veya Liberya'daki bir şirkete kayıtlı bir geminin gerçekten kime ait olduğunu belirlemek zor; çünkü yasal olarak gemi, taşıdığı yük kiminse ona ait görünüyor. Bu sistem El Kaide gibi örgütlerin kaydadeğer büyüklükte filolar işleterek gelir sağlamasına imkan veriyor."

Reklam
Reklam

NATO ZİRVESİ Yarın Çek Cumhuriyeti'nde başlayacak NATO zirvesini ele alan Rus gazetelerinden Nezavisimaya Gazeta, ittifakın genişlemesini şöyle eleştiriyor: "Kıtadaki yegane askeri ve siyasi boyutlu ittifakın sınırları iyice şişiyor. Görünüşe göre NATO'nun genişlemesine her düzeyde karşı çıkan Rusya bir kez daha yenilgiye uğradı. Bu kez yaşanan kayıp siyasi açıdan özel bir öneme sahip çünkü ittifak eski Sovyet cumhuriyetlerini işgal ediyor."

İngiliz Times gazetesi, ittifakın 7 yeni üyenin katılmıyla silah gücünü sayıca artıracağını ancak pratikte bunun fazla önem taşımadığını yazıyor: "İttifakın bu ek gücü kullanacağı fazla bir yer yok. Çünkü bu gücün büyük bölümü eski Sovyet teçhizatı; modern bir savaşta filler ne kadar faydalıysa ancak o kadar fayda sağlayabilir. Genişleme askeri değil, siyasi amaçlarla gerçekleştiriliyor. Hedef mümkün olduğunca çok Doğu Avrupa ülkesini aralarına alarak Batı değerlerini yaymak."
Financial Times, "Washington'un gitgide tek taraflı hareket etmesi ve Avrupa'nın savunma harcamaları konusundaki isteksizliği ittifakın durumunu şüphede bırakıyor" diyor ve Bush'un Prag'da NATO konusundaki vizyonunu açıkça ortaya koyması gerektiğini savunuyor. Gazete, başyazısınıda da tavrını "NATO'nun hala korunmaya

Reklam
Reklam

değer bir rolü var" sözleriyle özetliyor.

Çek Lidove Nivony gazetesi ise daha çok Prag'ın yaşayacağı lojistik sorunları ele alarak halkın başkenti terkettiğini belirtiyor ve bu gibi zirvelerin bir çölün ortasında yapılmasının herkes için daha iyi olacağını savunuyor.

MİTZNA'NIN İSRAİL'DEKİ İŞÇİ PARTİSİ'NİN LİDERİ SEÇİLMESİ İngiliz gazeteleri, İsrail'deki İşçi Partisi'nin liderliğine barış yanlısı olarak nitelenen Amram Mitzna'nın seçilmesini genellikle haber olarak duyururken Independent, başyazısının bir bölümünü bu konuya ayırıyor. Başlık, içeriği de özetliyor: "İsrail'in barış ve müzakere çağrısı yapan bu sese ihtiyacı var. Ariel Şaron ya da Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi'ni şubat seçimlerinde yenilgiye uğratamayacak olsa da İsrail İşçi Partisi'nin yeni lideri Amram Mitzna, İsrail halkına tutarlı bir muhalefet savı sunmaya başlayacak. Kamuoyunun intihar saldırıları yüzünden sağa kaydığı bir dönemde barış güvercini Mitzna'yı seçmek en akıllıca hamle gibi görünmeyebilir ama İsrail halkı er geç Şaron'un vahşi misilleme tutumunun başarısızlığıyla yüzleşmek zorunda kalacak. Ne olursa olsun İsrail'in barış ve müzakere çağrısı yapan merkezden bir sese çok ihtiyacı var. Umalım ki Mitzna'nın İşçi Partisi, İsraililler yakında hakettikleri ve Şaron'un sağlayamadığı yönetimi sunabilsin."

Reklam
Reklam

BM SİLAH DENETÇİLERİNİN IRAK ZİYARETİ
Indepenedent'ta "Iraklılar BM denetçilerinin bitmez tükenmez listesiyle şaşkına döndü" başlıklı bir haber dikkat çekiyor. Gazete, Blix'in incelemek istediği tesisler arasında sünger yatak ve terlik üreten fabrikalar bulunduğunu, bu çapta talepler karşısında Iraklı yetkililerin 8 Aralık'ta kendilerinden talep edilen silah programı raporlarını sunmakta zorlanabileceklerini belirtiyor.

Guardian, "Annan uçuşa yasak bölge ihlalleri konusunda ABD ile çekişiyor" diye yazıyor. Gazete, BM Genel Sekreteri'nin Irak'ın Amerikan ve İngiliz uçaklarına ateş açmasını, BM kararlarının ihlali olarak yorumlayan Amerikalı yetkililere şu ana kadarki en sert çıkışını yaptığı belirtliyor ve şöyle devam ediyor: "Annan'ın Washington'u paylaması fazla olağan değil. Yine ender biçimde, İngiltere de en azından kapalı kapılar ardında Amerika'yla arasına mesafe koyup Annan'ın safını tuttu. Annan, Irak'ın açtığı uçaksavar ateşinin kararların ihlali anlamına gelmediği konusunda son derece kararlıydı. Annan'ın bu müdahalesinin ardından ABD, kendini savında yapayalnız buldu. Güvenlik Koseyi'nin İngiltere de dahil 14 üyesinden hiçbiri iddialarına destek vermedi."

Reklam
Reklam

Guardian, bir diğer haberinde de Iraklı muhaliflerin 10-12 Aralık günlerinde Londra'da toplanacağını duyuruyor. Gazeteye göre muhalifleri ortak zeminde buluşturmaya yönelik toplantıyla ilgili detaylar bugün İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nca netleştirilecek. Toplantıya, aralarında Türkmenlerin de bulunduğu 300 kadar temsilcinin katılması bekleniyor.