Avrupa basınında bugün

LONDRA (İHA) - Alman muhalefet lideri Angela Markel'in Türkiye ziyareti, Alman gazetelerinde geniş yankı buldu.
Die Tages Zeitung'da yer alan haber, Başbakan Erdoğan'ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Avrupa'daki muhafazakar ve Hıristiyan Demokrat partilerin şemsiye örgütü olan Avrupa Halkları'nın Partisi'ne kabul edilmesini istediğini yazıyor. Gazeteye göre, Türk siyasi partileriyle yakın ilişkileri bulunmayan Alman Hıristiyan Demokratlar, buna sıcak bakıyor.

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ KONUSUNDA KARAR VERMEK İÇİN HENÜZ ERKEN Almanya'nın Sueddeutsche gazetesi ise Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda Alman siyasetçilerinin kendilerini buna taraf olarak tanımlamaları için vaktin henüz erken olduğunu belirterek, şunları yazıyor:
"Bugün Türkiye ile ilgili bir karar verilmesi için zorlayanlar, Avrupa'yı gerçek bir sınava itebilir ve ülke içinde bir gerilime yol açabilirler. Bu durum örneğin Almanya'da topluma fazla gelebilir ve Türkiye'nin de tehlikeli bir şekilde Avrupa'ya yönelik hevesini kırabilir"
Bazı İngiliz gazeteleri de Alman ana muhalefet partisi liderinin Ankara ziyaretine ve Türkiye'nin AB üyeliği konusuna değindi.

Reklam
Reklam

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ, ALMANYA'DA TARTIŞMALARA YOL AÇABİLİR
İngiliz gazetesi Times, Hıristiyan Demokratlar'ın lideri Angela Markel'in Ankara'ya yaptığı ziyareti değerlendirdi. Times, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Merkel'in Avrupa Birliği üyeliği yerine imtiyazlı ortaklık teklifine "Hayır" dediğini belirtiyor.
Almanya Başbakanı Gerhard Schroeder'in Türkiye'nin AB üyeliğine daha sıcak baktığı açıklanırken gazete, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine ilişkin tartışmaların Almanya'da derin görüş ayrılıklarına yol açma olasılığının yüksek olduğu belirtiliyor. Gazetenin haberi şöyle:
"Schröder, Erdoğan'ın yaptığı reformları överek, özellikle de ölüm cezasının kaldırılması ve Kürtçe eğitim sözü verilmesinin Almanya'da yaşayan Türkler'le Kürtler arasındaki gerginliğin yatışmasına yardımcı olduğundan bahsedecek. Türkiye'nin üyeliği konusunda Alman hükümetinin tavrı, Avrupa Komisyonu'nun Ekim ayında yayınlayacağı ilerleme raporuna bağlı. Eğer komisyondan olumlu bir rapor çıkarsa, o zaman Başbakan Schröder Türkiye'ye görüşme tarihi verilmesi konusunda ağırlığını koyacak. Fakat buradaki asıl soru, diğer 24 üyenin nasıl bir tavır alacağı. Türk diplomatlar, Aralık ayında dönem başkanlığını devralacak olan Hollanda ile Avusturya ve Fransa'nın Türkiye'nin üyeliğine karşı çıktığını söylüyor"

Reklam
Reklam

"AB İÇİN FEDAKARLIK YAPIYORUZ, DAHA NE İSTİYORLAR?" Times gazetesinin Avrupa sayfasında Türkiye ile ilgili bir başka haber yer alıyor. "Zaten fedakarlık yapıyoruz, daha başka ne istiyorlar" başlıklı haber, Türkler'in Merkel'in imtiyazlı ortaklık önerisini nasıl karşıladıklarını anlatıyor:
"İstanbul'da bir kafede dekoratör olarak çalışan 26 yaşındaki Erhan Tekin, 'Üyelik Türkiye'nin hakkı. İstediklerini yerine getirmek için çok çalışıyoruz' diyor. 28 yaşındaki inşaat işçisi Saadettin Coşkun da 'Bir çok fedakarlık yapıyoruz. Kıbrıs'ta bile taviz veriyoruz. Daha ne istiyorlar?' diye soruyor. Türkler'in büyük bir çoğunluğu, Avrupa Birliğine girmek istiyor ama bunun gerçekleşeceğine inanların sayısı çok az. Simit satarak hayatını kazanan 23 Yaşındaki Fatih Keleş, Brüksel'in Türkiye'nin üye olma arzusunu Ankara'ya istediğini yaptırmak için kullandığını düşünüyor"

AVRUPA KOMİSYONU'NDAKİ GÖREVLER YARIN YENİDEN DÜZENLENECEK Financial Times gazetesi ise Avrupa Komisyonu'nun yeniden yapılandırılması konusuna değindi. İngiltere, Fransa ve Almanya'nın, yarın Avrupa Komisyonu çalışmalarının, Avrupa ekonomisinin rekabet gücünü artırmak üzere yoğunlaştırılmasını hedefleyen, yeniden yapılandırma önerilerini açıklayacağını söylüyor.
Gazetenin konuyla ilgili haberinden kısa bir alıntı:
"İngiltere Başbakanı Tony Blair, Almanya Şansölyesi Gerhard Schröder ve Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac yarın Berlin'deki zirvede, Avrupa Birliği'nin endüstri ve yeni fikirler politikasına öncelik verecek şekilde, görevlerin yeniden düzenlenmesi çağrısında bulunacak. Bu öneri daha küçük üyeler ile birliğe katılmaya hazırlanan ülkeler arasında üç büyüklerin kendilerine yeni şartları empoze etmeye çalıştıkları şeklindeki kaygıların yeniden ortaya çıkmasına yol açabilir. Üst düzey bir Alman yetkili Mayıs ayındaki genişlemeyle birlikte Avrupa Komisyonu üye sayısının 25'e çıkacağını ve o zaman önceliklerin etkin bir şekilde belirlenmesinin zorlaşacağını belirtiyor"

Reklam
Reklam

6 AVRUPA ÜLKESİ, ÜÇ BÜYÜKLERİN AB TEKELİNDEN RAHATSIZ
Yarınki zirve toplantısından önce 6 Avrupa ülkesi başbakanlarının; İngiltere, Fransa ve Almanya'ya "Avrupa Birliği'nin sağlam bütçe politikalarına ve ekonomik reforma ihtiyacı olduğu" uyarısında bulunması, Financial Times'ta yer alan bir başka haber.
Gazete; İtalya, İspanya, Hollanda, Portekiz, Polonya ve Estonya başbakanlarının uyarısının, üç büyüklerin tekelinde Avrupa politikalarının belirlenmesinden memnun olmadıklarının bir işareti olduğunu yazıyor.

IRAK'IN PETROL PARASI, MİLLETVEKİLLERİNİN KAMPANYALARINA HARCANDI Guardian gazetesinin ilk sayfasında "Irak'ın petrol parası milletvekillerinin kampanyalarına harcandı" başlıklı bir özel haber yer alıyor. Haberde, Birleşmiş Milletler'in Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'le yaptığı gıda karşılığı petrol anlaşması programından yasadışı çekilen paraların, politikacıların Irak'a uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılmasına yönelik kampanyalarına harcandığı belirtiliyor.
Guardian bu haberle ilgili olarak aralarında Birleşmiş Milletler ile Rusya, Güney Afrika, İsviçre ve Bulgaristan'dan şirket ve hükümet yetkililerinin isimlerinin bulunduğu bir listeye de yer vermiş.

Reklam
Reklam

CESARE BATTISTI, SINIR DIŞI EDİLECEK
Gazetedeki bir başka haberse, Fransa'da yaşayan ve cinayet romanları yazan eski bir Kızıl Tugaylar örgütü üyesinin tutuklanarak sınır dışı edilmesinin söz konusu olduğuyla ilgili. 14 senedir Paris'te yaşayan Cesare Battisti'nin geçen hafta tutuklanmasının protestolara yol açtığı belirtiliyor. Protestoların nedeni ise ölen sosyalist Cumhurbaşkanı Fronçois Mitterand'ın, 1985 yılında aşırı sol Kızıl Tugaylar Örgütü üyelerinin geçmişlerini reddetmeleri ve siyasetten uzak durmaları koşuluyla Fransa'da kalabilecekleri sözünü vermiş olması. Kızıl Tugaylar'ın düzenlediği suikastler ve bombalı saldırılar, 1970'li ve 80'li yıllarda İtalya'yı sarsmıştı.