LONDRA (İHA) - Ukrayna'da 3 gündür süren ve binlerce kişinin katıldığı sokak gösterileriyle devam eden siyasi kriz, Avrupa basının bugünkü gündeminde de üst sıralarda yer alıyor. Alman Sueddeutsche Zeitung gazetesi, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'i eleştiriyor ve "Daha resmi sonuçlar alınmadan Moskova yanlısı Başbakan Viktor Yanukoviç'i kutlamakta acele etti" diyor.
Gazeteye göre, iç ve dış baskıların, seçim sonuçlarında bir değişime yol açıp açmayacağını söylemek içinse henüz çok erken.
Avusturya'dan Die Presse ise, Viktor Yanukoviç'in galibiyetini "hileye dayalı" olarak tanımlıyor ve iktidardakilerin geri adım atmamaya kararlı olduğunu yazıyor. Cumhurbaşkanlığı yarışının biri Rusya, diğeri batı yanlısı iki aday arasında geçtiğini hatırlatan gazete şu yorumu yapıyor:
"Ukrayna'nın yeri tam olarak batının yanında olmadığı gibi, tekrar Moskova'nın uydusu olması da mümkün değil. Ülke, doğu ve batı arasında kendi kimliğini bulmak zorunda"
Fransız Liberation gazetesi de, "Putin, sırf seçimlere hile karıştı diye Ukrayna'dan vazgeçecek adam değildir" diyor ve ekliyor; "Kiev'de yaşananlar, sadece Ukrayna'nın demokratik geleceği ile ilgili değil. Aynı zamanda Avrupa'nın, güçlü komşusu Rusya ile ne türden bir ilişki geliştireceğiyle de ilgili. Avrupa Birliği, bu sınavla er ya da geç karşılaşacaktı. Şimdi Rusya karşısında sinmemeli. Viktor Yanukoviç'in galibiyetinin onaylanması durumunda yaptırım uygulayacağını sert bir şekilde duyurmalı. Ukrayna halkı bu yardımı hak ediyor"
Ukrayna'da yaşananlarla ilgili olarak Rus basınından Trud gazetesi ise, "Ukraynalılar'ın çoğunluğunun gönlü her zaman Rusya'dan yana olmuştur. Dolayısıyla Rusya karşıtı bir cumhurbaşkanının seçilmesi hiçbir zaman mümkün değildir" diyor ve ekliyor; "Seçim sonuçlarına bakıldığında, Ukrayna'nın farklı bölgelerinde farklı tercihlerin berraklaştığı görülüyor. Eğer muhalefet başarılı olur ve iktidarı ele geçirirse, doğu ve güney bölgelerin ülkeden kopmasına şaşırmamak gerekir"
Rus basınından Komsomolskaya Pravda da Trud gazetesi ile aynı fikirde. "İki yarısı ayrı yönlere bakan hiçbir ülke yoluna devam edemez" diyen gazete, şöyle devam etmiş:
"Ülkenin her iki yarısı da yüzünü istediği yöne çevirmekte serbest, ancak bu, Ukrayna'nın bölünmesine neden olacaktır. Artık mesele bu bölünmenin medeni ve barışçıl bir şekilde mi, ya da daha kötü bir senaryo çerçevesinde mi gerçekleşeceği"
Başka bir Rus gazetesi Novye Izvestiya ise, Rusya Küreselleşme Sorunları Enstitüsü başkanı Mikhail Delyagin'in analizine yer vermiş. Delyagin şöyle diyor:
"Seçimlerin galibi kim olursa olsun, Ukrayna yüzünü batıya, Avrupa Birliği'ne dönecektir. Kaldı ki, Moskova yanlısı olsa da, Viktor Yanukoviç Rusya için de uygun bir isim değil. Rus iş adamları ile rekabete girecek Ukraynalı oligarkları temsil ediyor zira"
İngiliz basınında ise "Turuncu Devrim" manşetiyle çıkan Independent gazetesi, başsayfasını muhalif devlet başkanı adayı Viktor Yuşçenko'nun, başkanlık sarayını çevreleyen binlerce taraftarının fotoğrafına ayırmış.
"Avrupa Birliği'nin ikilemi; bir yanda halk, bir yanda Putin" başlıklı analizde ise şu görüşlere yer veriliyor:
"Avrupa Birliği bir ikilemle karşı karşıya. Ya Ukrayna seçimlerinde halkın iradesinin çarpıtılmasına göz yumacak, ya da Rusya ile ilişkilerini kurban edecek.
Seçimler, Ukrayna'yı ortak komşusu olarak gören Avrupa Birliği ile onu arka bahçesi olarak gören Rusya arasında dolaylı bir savaşa sahne oluyor.
Avrupa, Kiev'e son on yılda, 1 milyar Euro'dan fazla yardımda bulundu. Şimdi bunu kısma yoluna gidebilir. Ancak Avrupalı liderler şimdilik tepkilerini yumuşak tutmaya çalışıyorlar.
Umutları, Ukrayna Yüksek Mahkemesi'nin sonuçları kabul etmemesi. Zira şunu da iyi biliyorlar ki, Ukrayna artık Avrupa Birliği'nin komşusu ve Kiev'de kim işbaşına gelirse gelsin, onunla ilişki kurmak zorundalar"
Sorunu başyazısında değerlendiren Guardian ise, Ukrayna'nın Avrupa için neden bu kadar önemli olduğunu şu satırlarla duyuruyor okuyucusuna:
"Ukrayna, batı Avrupalılar'ın hakkında çok az şey bildikleri, pek de umursamadıkları bir ülke olabilir. Ama böyle olmamalı.
48 milyon nüfusuyla, eski Sovyet cumhuriyetlerinin en büyüğü ve bağımsızlığının üstünden 13 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala garip bir şekilde batı ile Rusya arasına sıkışmış durumda.
Eğer Ukrayna bağımsızlığını gerçekten kanıtlayamazsa, daha küçük ülkeler olan Belarus ve Moldova için hiç ümit kalmaz.
Avrupa Birliği'nin yeni üyeleri olan komşuları Polonya ve Litvanya durumdan son derece rahatsız. İsveç ve diğer komşuları da öyle.
Ukraynalılar, kendi barışçıl çözümlerini bulmak zorunda. Ancak batılı demokrasiler de onlara yardımcı olmalı"
Avrupa gündeminde, Ukrayna'nın ardından Irak ve İran geliyor.
Amerika'nın Felluce'ye yönelik saldırısının ağır bilançosuna yer veren Independent; "Siviller Amerikalıların silahsız sivilleri öldürdüğünü anlatıyor" başlığını kullanmış ve bir Felluceli'nin anlattıklarına yer vermiş:
"Çok sayıda insan Amerikalı keskin nişancılar tarafından öldürüldü. Sadece erkekler değil. Kadınlar ve çocuklar da vardı bunların arasında. Benim gördüğüm en genci, 4 yaşında bir çocuktu. Bu insanların neredeyse tamamı, baş, göğüs ya da enselerinden vuruldular"
Tahran'ın, Avrupa ülkelerine uranyum zenginleştirmeyi durdurma sözü vermesi sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendiren İngiliz Times gazetesi; "İran iyi niyetini sergilemek için son fırsatı da tepti" diyor ve şu görüşlere yer veriyor:
"Avrupaladl bir şekilde mi, ya da daha kı üç dışişleri bakanı, İran ile tehditle ya da daha kötü bir senaryo yerine, ılımlı diplomasi ile kurdukları ilişkinin başarıya ulaştığını savunuyorlardı. Şimdi bu karara varmakta acele ettikleri için pişman olmalılar.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın, İran'ın sözünde durup durmadığına karar vereceği toplantıya 2 gün kala Tahran'dan itirazlar yükselmeye başladı.
İtirazın nedeni, karar taslağında yer alacak ve İran'ın yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda Birleşmiş Milletler'e havalesini öngören madde. Eğer Tahran sözünü yerine getirmediğinde cezalandırılmaktan korkuyor ise o sözün ne anlamı var?"