LONDRA (İHA) - Avrupa basınında Türkiye ve 17 Aralık Zirvesi ile ilgili tartışmalar bugün de sürüyor.
Times gazetesi yazarı Bronwen Maddox, "Kapıyı çalmak içeri girme hakkı olarak görülüyor" başlıklı yazısında, "Türkiye, belli alanlarda ilerleme kaydetmenin ödülünün üyelik olduğunu düşünüyor. Bulgaristan ve özellikle Romanya örneğinde görüldüğü gibi yoksulluklarına ve atmaları gereken bir sürü adım olmasına rağmen üyeliğin garanti olduğu görüşündeler. Türkiye'yi en fazla destekleyen ülke olan İngiltere, kazanacağını düşündüğü bir savaşa girdi. İngiltere ve Türkiye'nin diğer destekçileri için bu kolay bir zafer olmayacak" diyor.
Maddox'un yorumuna bir karikatür eşlik ediyor. Karikatürde Türkiye, Almanya ve Avusturyalı liderlerin telaşla kapamaya çalıştığı, üzerinde bir Haç'ın asılı olduğu kapıdan içeriye adımını atmış bir dev olarak resmediliyor.
Aynı sayfada yer alan başka bir haberde ise Türkiye'nin, "Ermeni soykırımını tanıyın" diyen Fransa'ya tepki gösterdiği aktarılıyor ve "Türkiye özür dilemeyecek" deniyor.
Financial Times gazetesi, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın bu akşam televizyona çıkarak, Türkiye'yle niçin üyelik müzakerelerinin başlatılması gerektiğini anlatacağını yazıyor.
Gazete, bu haberinde, Fransa'daki Türkiye tartışmalarını, "Türkiye'nin üyeliğinin Fransa'da bu kadar çok tartışma konusu olmasının birçok nedeni var. Bunlar arasında Avrupa Birliği'nin varlık nedeninin ortadan kalkacağı endişeleri ve İslam korkusu da bulunuyor. Birçok Fransız milletvekili bu konuda kendilerine söz hakkı vermediği için Chirac'a öfkeli" şeklinde özetliyor.
Financial Times'ın görüşüne başvurduğu Fransız siyaset bilimci Sylvie Goulard ise, "Üyeliğe kabul edilirse, Türkiye, Avrupa Birliği'nin en büyük ve en yoksul ülkesi olacak. Bu da Avrupa Birliği'ni kuranların daha derin ve yakın ilişkileri olan bir birlik yaratma rüyalarının sonu anlamına gelecek. Avrupa projesini değiştirmek istiyorsanız halkı da dinlemelisiniz. Şimdiye kadar hükümet buna gerek görmedi" diyor.
Haberde Fransa hükümetinin, bu karmaşanın ortasında Türkiye'ye karşı sözde Ermeni soykırımı iddialarını gündeme getirdiği belirtiliyor.
Financial Times, tüm bu tartışmalara rağmen Fransız halkının, hatta bu ülkede yaşayan Ermeniler'in bile reformlara ilişkin sözlerini tutması durumunda Türkiye'nin üyeliğine itiraz etmeyeceğini vurguluyor ve Ermeni Davasını Savunma Komitesi adlı derneğin başkanı Harut Mardirosyan'ın şu görüşleri yansıtılıyor.
"Ermeni soykırımını tanıyan, Kürtleri kabul eden, insan haklarına saygı gösteren Kıbrıs'tan askerini çeken bir Türkiye doğal olarak bambaşka bir Türkiye olacak. Böyle bir Türkiye'nin üyeliğine de itirazımız olmaz"
Guardian gazetesi de Fransa'nın Türkiye'ye bakışını konu alan bir haberinde Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın büyük bir ikilemle karşı karşıya olduğunu vurguluyor.
Gazeteye göre, Türkiye'nin üyeliği konusunda halkından farklı düşünen Chirac, Türkiye'ye duyulan tepki yüzünden önümüzdeki yıl Mayıs ayında yapılacak Avrupa Anayasası referandumundan 'Hayır' oyu çıkmasından endişe ediyor.
Guardian'a göre böyle bir sonuç Chirac'ın üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilme şansını azaltacak. Chirac, bu aşamadan sonra kamuoyunu tatmin etmek için gazetenin ifadesiyle kazık değiştirmesi halinde ise, Avrupa içindeki müttefiklerinin önünde zor duruma düşecek.
Financial Times, Londra'nın, Türkiye'yle üyelik görüşmelerine başlanması konusunda mümkün olduğu kadar az sınırlama içerecek ve Ankara'yı gücendirmeyecek bir sonuç bildirisi için çaba harcadığını öne sürüyor.
Gazetede yazan Larry Siedentop ise, Türkiye'yle ilgili karar alınırken, Avrupa'nın Türk seçkinleri dinlemekle yetinmemesi gerektiğini söylüyor. Yazar, "Avrupa Birliği'nin bir Hristiyan kulübü olarak algılanacağı kaygısı yersiz. Ilımlı yönetimlerin iktidarda olduğu Mısır, Fas, Pakistan ve Endonezya gibi Müslüman ülkelerde laiklikle askeri gücün rolü arasında rahatsız edici bir bağlantı var. Laiklik, sadece devletin dayattığı ve askeri gücün desteklediği değil, halkın da benimsediği bir olgu olmalı. İşte Avrupa Birliği bu konuda kendini tatmin ettiğine inandıktan sonra karar vermeli" diyor.
Fransa'da yayımlanan Le Monde gazetesi, Avrupa Birliği'nin Brüksel zirvesinde büyük olasılıkla Türkiye ile müzakerelere başlanması kararı alınacağını söylüyor. Gazete, "Bazı ülkelerde halkın çekincelerine rağmen tüm Avrupa liderleri Türkiye'ye yeşil ışık yakmak istiyor. Bununla birlikte diplomatlar, tam üyelik hedefinde ısrarlı olan Türkiye ile, müzakerelerin ters gitmesi halinde üçüncü bir yola açık kapı bırakmaya çalışan Fransa ve Avusturya gibi ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldıracak bir zevahiri kurtarma formülü arıyorlar" diyor.
Le Monde, Türkiye'den Ermenilerin soykırıma uğradığını kabul etmesini isteyen Fransa'nın bu konuyu bir koşul ileri sürmediğini iddia ediyor: Hırvatistan'da yayınlanan Vejerny List gazetesi ise, "Fransa Türkiye'ye yeni koşul getirdi" diyor ve ekliyor:
"Türkiye'nin bu koşulu müzakereler sırasında yerine getirmesi gerekiyor. Aynı şekilde Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti'ni de müzakereler sırasında tanımalı"
Avusturya gazetesi Die Presse, "Bu kadar risk varken, Avrupa Birliği niçin Türkiye'ye tam üyelik vermeyi konuşuyor" diye soruyor. Gazete, "Önüne geçilemeyecek, korkutucu bir siyasi dinamik var. Avrupa liderleri, halklarının görüşlerini dikkate almadan karar verecekler. Bu durum ortak Avrupa porjesi için büyük bir tehdittir. Ankara'nın ısrarını anlamak mümkün. Ancak büyük bir risk altındaki Avrupa Birliği'nin daha işin başından Türkiye'yle siyasi evliliğe karar verecek olmasının anlayışla karşılanacak bir yönü yok" şeklinde yorumlarda bulunuyor.
Fransa'da yayınlanan Le Nouvel Observateur ise, "Tarihsel Avrupa kavramı, Türklerle birlikte değil, Türklerin mirasçısı oldukları Osmanlı İmparatorluğu'na karşı oluşturuldu" diyor. Gazete , "Türkiye'nin, Fransız bir tipi bir laiklik anlayışını İslam gelenekleriyle mükemmel bir şekilde uzlaştırdığı söyleniyor. Bu uzlaşmanın garantörü Avrupa Parlamentosu'nun sık sık ihlallerini kınadığı Türk Ordusu'dur. Avrupalılar, İsrail ve Amerika'yla dost olan bir Türkiye'yi kucaklamakla Arapları ayartacaklarına inanıyorlar. Buna Akdeniz havzasında herkes kahkahayla güler. Avrupa Birliği bu sonsuz genişleme mantığıyla kurtarılması mümkün olmayan bir bataklığa sürükleniyor" ifadelerini kullanıyor.
İsviçre'de yayımlanan Le Temps gazetesi ise aksini savunuyor. Gazete "Avrupa Birliği sadece coğrafi sınırlarla tanımlanamaz" diyor.
Gazete, "Öyle olsaydı İsviçre Avrupa Birliği üyesi olurdu. İsviçre şöven kimliğinin Avrupa ruhuna aykırı olduğunda ısrar ettiği sürece üye olmayacak. Avrupa Birliği'nin doğru tanımı eski tozlu atlas üzerinde değil ortak tarihi alan üzerinde yapılmalıdır. Geçen milenyumda Avrupa'nın gelişmesine katkıda bulunan herkese üyelik kapısı açılmalıdır. Bu anlamda Türkiye Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır" yorumlarında bulunuyor.
İspanyol La Vanguardia gazetesi, Türkiye'nin dışlanmasının medeniyetler çatışmasına inananlara koz vereceğini, "Radikal İslam"la demokrasi arasında tercih tartışmalarının yaşandığı Arap ülkelerine kötü örnek olacağını öne sürüyor.
Gazeteye göre, Türkiye'nin birliğe alınması ise bu ülkelerde teokratik rejimlerden kurtulmaya çalışan reform yanlılarını cesaretlendirecek.
Danimarka'da yayımlanan B.T. gazetesi ise, Türkiye'de yapılan bir anketin sonuçlarını yayınlıyor. Bu ankete göre, Türkler'in yarısından fazlası, Avrupa Birliği'ne girmeleri halinde, başka bir üye ülkeye yerleşmeyi düşünüyor.