Avrupa, Irak'ı konuşuyor

Avrupa'da bugün çıkan gazeteler, bütün dünyanın merak ve endişeyle izlediği haberleri sayfalarına taşıdı.

Avrupa medyasında yine ağırlıkla ABD'nin Irak'a olası askeri müdahalesi, Afganistan'da Taliban'dan sonraki bir yılın değerlendirmesi ve Yemen açıklarında saldırıya uğradığı öne sürülen Fransız bandralı gemi haberleri yer aldı.

İngiltere gazeteleri, bugün kıyı kenti Bournemouth'da bugün başlayacak olan Muhafazakar Parti Kongresi ve İain Duncan Smith'in liderlik niteliği konularını haber yaptı. Guardian gazetesinin, "Muhafazakarların lideri 80'li yılları yeniden canlandırmakla her şeyi tehlikeye atıyor" başlıklı haberde, İain Duncan Smith'in 1980'li yıllarda, siyasi ilahesi Margaret Thatcher'ın ekonomi alanında uyguladığı reformları, hastane ve okullar gibi kamu hizmetleri alanında uygulama taahhüdünde bulunarak "tüm siyasi geleceğiyle kumar oynayacağını" yazıyor.

Reklam
Reklam

Guardian gazetesi, Yemen açıklarında yanmakta olan Fransız petrol tankerinde meydana gelen patlamanın arkasında bir terör eylemi olabileceği şeklindeki yorumlara da sayfalarında yer verdi. Guardian gazetesi, "Tankerdeki patlamanın ardında El Kaide'den olduğundan kuşkulanılıyor" derken, Daily Mirror, "Yanan tanker bombalandı" diyor. Star gazetesi de, "Tankerdeki patlamada terör bağlantısı" başlığını kullandı.

FRANSIZ BASININDA YANAN TANKER MANŞET Fransız gazetesi Le Figaro da Yemen açıklarında yanmaya başlayan tankerdeki patlamayı "kuşkulu" diye tanımlıyor. Gazete, olayın Amerikan destroyeri USS Cole'un yine Yemen açıklarında saldırıya uğramasının 2. yıldönümüne 6 gün kala meydana gelmesine dikkat çekiyor. Sözkonusu saldırının da arkasında El Kaide örgütünün olduğuna inanıldığını hatırlatan Le Figaro, Yemen yetkililerinin, bu son olayla ilgili, son derece çelişkili yorumlarda bulunduklarını yazıyor. Yemen yönetiminin, İslamcı gruplarla mücadelesini artırması konusunda Washington'un yoğun baskısı altında olduğunu yazan Fransız gazetesi, Yemen'in, yeniden, ABD'nin yakın takibi altına girmekten kaçındığını belirtıyor.

Reklam
Reklam

AFGANİSTAN'DA DEĞİŞİMİN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜ Afganistan'daki savaşın birinci yıldönümü hakkındaysa, Alman gazetesi Die Welt, savaşın bilançosunu çıkardı. Die Welt, ABD Başkanı George Bush'un, "Kalıcı bir barışın yolunu açacak" demiş olduğu Afganistan harekatıyla ilgili 3 hedeften, Usame Bin Ladin'in yakalanması, El Kaide örgütünün çökertilmesi ve Taleban rejiminin yıkılması hedeflerinden, yalnızca üçüncüsünün gerçekleştirilebildiğini yazıyor.

"Bin Ladin, yer yarılıp da içinde kaybolmuş gibi. El Kaide'nin gücüyse hiç de yok olmuş değil" diyen Die Welt, Afganistan, Pakistan, Tunus ve dün de Yemen'de meydana gelen ve El Kaide'nin sorumlu tutulduğu saldırıların, bu örgütün faaliyetlerin hiç de sona ermediğini gösterdiğini yazıyor. Afganistan'da hala pekçok derebeyinin varlıklarının devam ettiğini, Kabil yönetiminin "istikrarlı, modern ve işler bir hükümet olamadığını" yazıyor. Gazete, "Afganistan, bir askeri saldırının sonrası hakkında net bir çerçeve belirlenmemesinin olumsuz bir örneği. Daha insanca bir düzen kurulması yolundaki büyük emeller sonuç vermedi" diyor.

Reklam
Reklam

OLASI IRAK OPERASYONU Financial Times gazetesinin "Saddam'ı devirmek için savaşa gitmek yasadışı olur" şeklinde verdiği manşette, İngiltere'nin öndegelen hukuk yetkililerinin, Başbakan Tony Blair'e, BM'nin desteği olmaksızın Irak'a savaş açılmasının devletler hukukuna aykırı olduğunu anlattıklarını ve İngiltere'nin uluslararası mahkemelere götürülmesine yolaçabileceğini belirttiklerini yazdı.
Avusturya gazetesi Fer Strandart da, Amerikan yönetiminin Irak'a savaş açma konusunda ısrar etmesinin ardındaki gerçek nedenleri şöyle irdeliyor:

"11 Eylül'den bu yana ABD, Suudi Arabistan da dahil tüm İslam dünyasını tehlike yaratabilecek unsurlar olarak görüyor. Washington'a göre, bölgedeki en gelişmiş ülke olan, eğitimli ve Batı yanlısı bir seçkinler tabakasına sahip olan ve aynı zamanda dev petrol rezervleri bulunan ülke, niçin ABD'nin müttefikleri arasında yer almasın? Bağdat'ta kurulacak ılımlı bir yönetim bölgedeki köktenci akımları dizginleyebilir. Ama yine de bir savaş olasılığı yüksek. Savaş siviller arasında fazla can kaybına neden olur ve bölgede yeni bir şiddet sarmalına yol açarsa, o zaman, savaşa karşı çıkanların haklı oldukları görülecek. Bush yönetimi, bu riski göze alacaksa, hem askeri, hem de siyasi bakımdan sağlam bir zemine bastığına emin olmalı."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: