Avrupa salgın öncesindeki gibi, bir inip bir kalkan uçakların mutlu turistleri sahillere taşıdığı bir yaz mı yaşayacak? Yoksa geçen yaz sezonunun, karanlık bulutlarının yeniden çökme ihtimali var mı?
Birkaç hafta içinde bunlardan hangisinin olacağını bileceğiz. Bu iki gelecekten birini şekillendirecek politik kararlar hali hazırda büyük tartışma yaratıyor.
Önemli sorulardan biri, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin, kararı Avrupa Komisyonu'na mı bırakacağı, yoksa kararı kendileri mi vereceğinde düğümleniyor. Üstelik, Brüksel, şu ana dek, aşı alım programı söz konusu olduğunda iyi bir yönetim göstermiş değilken.
Yunanistan, ipleri kendi eline alan ülkelerden biri. Ülke, İsrail ile yaptığı anlaşmayla, aşı pasaportu olan turistleri ülkeye alacak.
Kıbrıs da 1 Mayıs'tan itibaren, Avrupa İlaç Ajansı tarafından onaylanan bir aşının iki dozunu da olan İngiliz turistlerin ülkeye alınmaya başlanacağını duyurdu.
BBC'ye konuşan Kıbrıs Otelciler Birliği Başkanın Philokypros Roussonides, gelişmeyi büyük bir mutlulukla karşıladıklarını söyleyerek, "Bu havayollarının uçuşları planlaması noktasında çok etkili olacak' dedi.
Bu yalnızca, Avrupalı hali vakti yerinde turistlerin sahillerde bira veya dondurma tüketmesi ile ilgili değil.
Turizm çok büyük bir sektör ve Avrupa genelinde 27 milyon kişiye iş olacağı sağlıyor. Bağlantılı sektörleri de katarsak, Avrupa ekonomisinin yüzde 10'unu oluşturuyor.
Yunanistan, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin ekonomileri, olası bir kapalı sezondan yıkıcı şekilde etkilenebilir.
Örneğin İspanya'ya bağlı Majorca adasının gayri safi milli hasılası geçen yıl yüzde 27 azaldı. Benzer şekilde geçecek bir turizm sezonu, ada halkı için büyük yıkım demek.
Majorca'daki bir turizm yetkilisi, durumun sürdürülemez olduğunu söyleyerek, turistlerin dönüşüne izin verilmemesi durumunda bazı yerel işletmelerin yok olacağı uyarısını yapıyor.
Turizm sezonunun kurtulması Avrupa çapında iki probleme bağlı: insanların aşılanması ve turizm kaynaklı seyahatlerin insanların aşı durumuna bağlanıp bağlanmayacağı…
İspanya Bankasının baş ekonomisti Oscar Arce, El Pais gazetesine şu değerlendirmeyi yapıyor: "Eğer aşılama seviyeleri Haziran ayına gelindiğinde yüksek olursa, turizm sezonu kurtulur. Eğer yaz sonuna kalırsa, ekonomi büyük zarar görür."
Şu ana kadarki veriler çok iç açıcı değil.
Mart'ın ilk haftası sonlanırken, Belçika vatandaşlarının yalnızca yüzde 4.96'sı, Almanların ise yüzde 5.5'i aşının ilk dozunu oldu.
Politico isimli haber organizasyonun yaptığı hesaplara göre, Belçika'da mevcut aşılama oranlarının sürdürülmesi halinde, koruyucu sınır olarak görülen yüzde 70'e ulaşılması 2023 yılını bulacak.
Aynı hesaplamaya göre, Almanya ise bu sınıra 2022'nin Eylül ayında ulaşabilecek.
Bu senaryoya göre, yalnızca bu turizm sezonunu değil, gelecek yılı hatta ondan sonraki yılı bile sorgulamalıyız.
Belçika ve Almanya hükümetleri ve tabii Avrupa Komisyonu, yeni aşılar onaylandıkça, aşılama hızının da katlanacağını savunabilir. Gerçekten böyle de olabilir.
Ancak şu ana kadar elde edilen rakamlar, Avrupa Birliği'nin aşı programının bir felaket olduğunu ortaya koyuyor. Şu ana dek Avrupa Birliği nüfusunun yüzde 10'dan azı aşılanabilmiş durumda. İngiltere'de ise bu oran yüzde 31'e ulaştı, İsrail'de ise yüzde 52'ye…
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de, Şubat ayında yaptığı bir açıklama ile "istenilen yerde olunmadığını" kabul etti. Almanya. Maliye Bakanı Olaf Scholz ise çok daha ağır bir ifade kullanarak, Avrupa Birliği'nin aşı dağıtım programını, "tam bir felaket" (felaketten çok hahaha ağır bir ifade kullandı) olarak tanımladı.
Aşı dağıtım programında, politik bir utanç yaşayan Avrupa Komisyonu, aşı pasaportları noktasında benzer bir utancı taşıyamayabilir. Ancak bu noktadaki işaretler de cesaret verici değil.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, bu pasaportların hangi bilgileri taşıyacağı ve saklayacağına ilişkin teknolojik çalışmanın üç ay içinde tamamlanabileceğini öngördü.
Ancak aşı pasaportları ile ilgili sıkıntı, teknolojik olmaktan çok siyasi ve ahlaki.
Merkel, yalnızca aşı pasaportu olan kişilerin seyahatine olanak sağlamakla ilgili bir çalışma yapmadıklarını, bu noktada "kesinlikle bir siyasi kararın henüz alınmadığını" söyledi.
Örneğin, yetişkinlerin yüzde 40'ının aşı olmayabileceğini söylediği Fransa, böyle bir aşı pasaportu uygulaması karşısında ne tavır alabilir?
Ekonomisinin önemli bir ayağını turizmin oluşturduğu İspanya, eğer Avrupa Birliği pasaportla ilgili bir karar alamazsa, aşı olmuş kişilerin ülkeye seyahatini kısıtlamayacağını açıkladı.
Kuruluş prensipleri arasında seyahat özgürlüğünün olduğu Avrupa Birliği, bu noktada çok büyük siyasi kararlar almak durumunda kalabilir.
Eğer bu kararlar yaz sezonunu kurtarabilecek kararlarsa, bu kararları almak için zaman giderek daralıyor.