Avrupa Bira Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Pierre-Olivier Bergeron da, sektörün ÖTV ile cezalandırıldığını savundu. Bergeron, “Avrupa’daki Türkler Türk birası içiyor” gözlemini de aktardı.Hürriyet Gazetesinin haberine göre, bira satışı ve ihracatı sayesinde geçen yıl devletin kasasına 1.6 milyar Euro girdiği belirtildi.
Ernst & Young’ın Bira ve Malt Üreticileri Derneği (BMÜD) adına hazırladığı “Türkiye Bira Sektörünün Ülke Ekonomisine Katkıları” adlı rapora göre, Türkiye’de bira sektöründen alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Avrupa standartlarının oldukça üstünde bulunuyor. Türkiye’nin sağladığı gelirler bakımından Avrupa’nın büyükler liginde yer aldığını belirten BMÜD Genel Sekreteri Nejat Eren, “2002 yılından bu yana Türkiye’de bira üzerinden alınan ÖTV 8 kez artırıldı ve kümülatif olarak bu artış yüzde 900 oldu. Bu, tüketiciye fiyat artışı olarak yansıdı. Bizdeki ÖTV, Avrupa Birliği’nin (AB) belirlediği
oranın 4 kat üstünde.
Bira, yüzde 5’ten fazla alkola sahip içeceklerle aynı kefeye konuluyor. Düşük alkollü ürünlere getirilen ek vergiler, insanları daha yüksek alkolü olan içkilere yönlendiriyor. Biranın bunlardan ayrı tutulması gerekiyor” dedi. Türkiye’de hükümetin biraya üst üste uyguladığı yüksek ÖTV’nin, beklenin aksine devletin gelirlerini uzun vadede düşürdüğünü savunan Avrupa Bira Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Pierre-Olivier Bergeron da, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu sektörü cezalandırmak anlamına geliyor. Başka ülkelerin pazarlarında da buna benzer uygulamalara şahit olduk. Ancak ÖTV’nin 5 defadan fazla artırılması sonucunda bunun toplamda hükümet gelirlerinde beklenen oranda yansımadığı ortaya çıkıyor. İlk başlarda artırılan vergi ile birlikte
gelirlerde bir miktar yükselme meydana geldiği doğru. Ancak bunda aşırıya kaçıldığında sektör cezalandırıldığıyla kalıyor. Sektör cezalandırılınca da pazardaki hareketlilik azalıyor. Bu da yine dolaylı olarak vergi gelirlerinin azalmasına neden oluyor. Burada bir kısır döngü söz konusu.”
Türkiye’de alkollü içecek şirketlerinin organizasyonlara sponsor olmasının engellenmesi noktasında uygulanan yasal düzenlemenin Avrupa’da da mevcut bir uygulama olduğunu söyleyen Bergeron, şöyle konuştu: “Fransa, İsveç ve Norveç’te de benzer uygulamalar mevcut. Ancak bu yasağın neden uygulandığını anlayabilmiş değilim. Çünkü eğer amaç halkın sağlık problemlerini azaltmak ise bunda başarılı olunduğunu söylemek zor. Çünkü söz konusu ülkelerin 20 yıldır bu tip bir engellemeyi yürürlükte tuttuğunu hesaba katarsak, alkole bağlı hastalıkların azalmasında başarıya ulaşıldığını söylememiz mümkün
değil. Fransa’da alkole bağlı hastalıklarla mücadele eden kişi sayısı 5 milyon iken bu sayı 20 yıl sonra da aynı kalmış durumda.
"Türkiye’nin içki tüketim alışkanlığı ile ilgili olarak Avrupa’dan farklılaştığı noktanın kişi başına düşen yıllık tüketim olduğunu söyleyen Bergeron , şunları dile getirdi: “Avrupa’da uzun yıllardan beri var olan alkolsüz bira pazarı yavaş da olsan artan bir grafiğe sahip. Alkolsüz bira üretiminde lider pazar İspanya. 10 yıl önce bira piyasasındaki payı yüzde 5 olan alkolsüz biranın oranı yüzde 15’e çıktı. Bana göre Avrupa’da alkolsüz bira tüketiminin artmasındaki en önemli sebep yaşlı nüfus olacak. İnsanlar bira tüketim alışkanlıklarından vazgeçmek istemezken, alkolsüz bira ile bu ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Önümüzdeki dönemde de bunun tüm Avrupaya yayılacağını ve daha düşük alkol oranına sahip biraların pazar payının artacağını öngörüyoruz.”
Avrupa’da yaşayan Türklerin ağırlıklı olarak Türk malı bira tükettiğini söyleyen Pierre-Olivier Bergeron, “Sık sık Lüksemburg’a gidiyorum. Almanya’da Türkler nasıl fazla ise bu bölgede de Portekizli çok var. Onların tüketim alışkanlıklarına baktığımızda kendi biralarını tercih ettiğini görüyoruz. Türkler için de aynı durum söz konusu. Ancak bira her yerde üretilebilen bir şey. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Türkiye’nin bira ithalatında büyük bir oyuncu olacağını zannetmiyorum” dedi.
BİRAYA en yüksek ÖTV uygulayan ülkeler arasında Türkiye’nin Finlandiya’dan sonra ikinci sırada yer aldığı belirtilen raporda şu bilgiler verildi: “Türkiye’de 2009 yılında 1.3 milyar Euro olan bira sektörü kanalıyla elde edilen toplam devlet gelirinin 2010’da 1.6 milyar Euro’ya yükseldi. 2010 yılında Türkiye’de bira üretim miktarı 10 milyon 278 bin 536 hektolitre, ihracat 1 milyon 77 bin 333 hektolitre, ithalat 13 bin 800 hektolitre oldu. Tüketim miktarı 9 milyon 215 bin hektolitrede kalırken, üretim değeri 752 milyon Euro, tüketim harcamaları ise 2.7 milyar Euro düzeyinde gerçekleşti. 2010
yılında ihracat, 2009’a kıyasla yüzde 9 artışla 1 milyon 77 bin 333 hektolitreye çıktı ve gelir 51 milyon 617 bin 521 Euro oldu.
Bira sektörünün yarattığı katma değer 818 milyon Euro olarak belirlenirken, şirketlerin doğrudan istihdama katkısı 2 bin 400 kişi oldu. Diğer sektörlerle birlikte oluşturulan istihdamın ise toplam 53 bin 570 kişi olduğu bildirildi.”
AVRUPA Bira Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Pierre-Olivier Bergeron, bir soru üzerine biradaki şekeri şöyle değerlendirdi: “Bira üretiminde kullanılan şekerin neden bir sorun olduğunu anlayamıyorum. Avrupa’da uzun zamandır bu bir gelenek olarak bira üreticilerinin reçetesinde yer alan bir madde. Hatta Belçika’da çoğu yerde müşteriler biralarında şeker olmasını özellikle istiyorlar. Üretim yasal şekilde yapılıyorsa ve sağlık konusunda her hangi bir tehlike taşımıyorsa bunun sorun edilmesi için bir sebep olmamalı.”
BİRA üretimindeki gelişimin devam edeceğine inandığını söyleyen Bira ve Malt Üreticileri Derneği (BMÜD) Genel Sekreteri Nejat Eren, “İnsanların tüketim davranışları değişiyor. Bira Almanya’da bile eskisi kadar çok içilmiyor deniyor. İnsanlar sağlıklı yaşama daha fazla ağırlık vermek istedikleri için bizim de buna paralel bir yol izlememiz gerekiyor. Bu noktada biranın insan vücuduna faydalarını öne çıkarmayı planlıyoruz” dedi.