WASHİNGTON (İHA) - Amerikalılar ve Avrupalıların görüşlerini inceleyen ve bugün açıklanan Transatlantik Trendler 2004 Araştırması'na göre, Avrupalılar Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda kararsız bir tavır sergiliyor. Avrupalılar araştırmada, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili yüzde 40 oranında kararsız, yüzde 30'u taraftar, yüzde 20'si ise karşı görüş bildirdi. Avrupalı Türkler ise yüzde 73 ile ekonomik avantajları temel neden olarak göstererek tam üyelik konusunu destekledi.
Washington merkezli Marshall Fonu (The German Marshall Fund of the U.S.) ve İtalya'nın Torino kentinde yer alan Compagnia di San Paolo tarafından hazırlanıp Luso-American Foundation, Fundacion BBVA ve The Institute for Public Affairs (IVO) tarafından desteklenen Transatlantik Trendler 2004 Araştırması, Haziran 2004'te 11 bin Amerikalı ve Avrupalı denek üzerinde gerçekleştirildi. Bu yıl üçüncüsü yapılan araştırma, Avrupa ve ABD'de geniş çaptaki bir kamuoyunun nabzını ölçtü. ABD ve 10 Avrupa ülkesindeki deneklere uluslararası tehditler, güç kullanımı, küresel liderlik, çok taraflılık (multilateralism) ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusundaki görüşleri soruldu.
AVRUPA KARARSIZ Araştırmaya göre, Türkiye'nin AB üyeliği konusunun ilk kez sorulduğu Avrupalılar, yüzde 40 oranında kararsız ve belirsiz, yüzde 30 oranında taraftar ve yüzde 20 oranında karşı görüş bildirdi. Öte yandan, Türkler ezici bir çoğunlukla (yüzde 73) ekonomik avantajları temel neden olarak göstererek tam üyelik konusunu desteklediler. Yine aynı araştırmaya göre, Türk halkı, ne Avrupa Birliği'ne ne de Amerika Birleşik Devletlerine karşı sıcak duygular besliyor. Türk termometresi, Avrupa Birliği ve ABD konusunda 52 ve 28 dereceyi gösteriyor. Buna mukabil, Türk halkı AB'yi bir dış politika veya güvenlik alternatifi olarak da görmüyor, AB'nin küresel güvenlik rolüyle ilgili kuşkulu bir tavır sergilediğini belirtiyor. Araştırmada Avrupa'da yaşayan Türk toplumunun diğer görüşleri de şöyle aktarılıyor:
"Türk halkı 'kendi kendine yetme' tavrını destekliyor ve güç kullanımı meselesinde müttefik desteği ve uluslararası meşruiyet konularına daha az önem veriyor. Bu durum Türkler'deki güçlü bir 'kendi kendine yetme' geleneğini yansıttığı gibi ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda tek başına hareket etme iradesini de gösteriyor."
"İLİŞKİLER YENİDEN TANIMLANACAK" Araştırma, ABD ve Avrupa arasındaki ilişkilerin özellikle Irak Savaşı'ndan sonra daha da bozulduğunu, transatlantik ilişkilerde köklü değişikliklerin meydana gelebileceğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, Avrupalılar giderek kendilerine ABD'den daha bağımsız bir rol belirlemeye çalışıyor. Buna karşılık Amerikalılar, Avrupa'ya küresel sorunları birlikte çözmek için tercih edilen bir partner olarak bakıyor.
Araştırma, Avrupalıların ve Amerikalıların birçok ortak değere sahip olmalarına rağmen, Avrupalıların ABD'nin dünya liderliği konusunda oldukça kuşkulu olduklarını ve Avrupalıların yüzde 50'sinin uluslararası güvenlik ve dış politika konularında Avrupa'nın daha bağımsız bir yaklaşım içerisinde olmasını istediklerini gösteriyor. Transatlantik Trendler 2004 Araştırması, Avrupalıların yüzde 76'sının ABD'nin mevcut dış politikasını onaylamadıklarını belirledi ki bu değer geçen iki yıla göre yüzde 20 arttığı gözlendi.
Araştırmayı değerlendiren Marshall Fonu Başkanı Craig Kennedy, sözkonusu trendin devam etmesi durumunda, transatlantik ilişkilerin esaslarında bir yeniden tanımlamadan bahsetmenin mümkün olacağını belirterek, "Transatlantik ilişkilerin birinci tercih ortaklığı seviyesinden karşılıklı olarak uygun görüldüğünde 'opsiyonel' bir ittifaka doğru yöneldiğini söyleyebiliriz. Ancak, ortak değerlere, sosyal ve ekonomik bağlara dayanan güçlü bir transatlantik temel, bu ilişkinin muhafaza edilmesini sağlamaktadır" dedi.
"AVRUPA KAMUOYU ŞEKİLLENİYOR" İlişkilerde yaşanan gerginliğe rağmen hem Avrupalılar hem de Amerikalıların uluslararası problemleri işbirliği içerisinde çözümlemek için gereken ortak değerlere sahip olduklarına inandıklarını belirten Craig Kennedy, "Araştırma Amerikalı ve Avrupalıların karşı karşıya kaldığı terörizm ve kitle imha silahlarının yayılması gibi önemli tehditler konusunda hemfikir olduklarını ancak bu tehditlerle nasıl başa çıkılması gerektiği konusunda oldukça farklı görüşlere sahip olduklarını göstermiştir. Amerikalılar güvenliği tehdit eden unsurlara karşı askeri güç kullanılmasına ve uluslararası meşruiyet aramaksızın hareket edilmesine daha istekli iken; Avrupalılar askeri müdahale için uluslararası meşruiyetin gereğine inanmakta ve daha çok insani ve barışı korumaya yönelik misyonları üstlenmeyi istemektedir" yorumunu yaptı.
Compagnia di San Paolo Genel Sekreteri Piero Gastaldo da araştırmayı yorumlarken, "Avrupa, transatlantik ilişkilerin önemini idrak etmiş ve çok taraflı sistemde daha güçlü küresel bir rol oynamak istemektedir. Ancak bu yeni hedefe nasıl ulaşmak gerektiğini henüz bilemiyor. Birçok konuda, Avrupalıların görüşleri ve tutumları giderek daha da uluslar-ötesi bir doğaya bürünmüş durumda, bu da gerçek bir Avrupa kamuoyunun şekillenmekte olduğu intibaını vermektedir" ifadelerini kullandı.