Avrupa'nın gündemi Irak

Almanya'da Pazar günü yapılacak genel seçimler bugün de hem Almanya ve hem de diğer Avrupa ülkelerindeki gazetelerde öne çıkıyor.

Bugün Almanya gazetelerinin Schröder hükümetinin adalet bakanı Herta Dueubler-Gmelin'in Başkan Bush'un izlediği taktiği Hitler'e benzeten açıklamasının doğurduğu tartışmalara odaklandıkları görülüyor.

Herta Daeubler-Gmelin, Schwaebisches Tagblatt adlı yerel bir gazetede Çarşamba günü çıkan açıklamasında, Başkan Bush'un Irak'a karşı savaş söylemi ile aslında halkın dikkatini ülke içindeki sorunlardan dışarıya çekmek istediğini belirtmiş, "Bu klasik bir taktiktir. Hitler de aynısını yapmıştı" diye konuşmuştu.

Reklam
Reklam

"ADALET BAKANI, YENİ BAKANLAR KURULUNDA OLMAYACAK" Frankfurter Allgemeine gazetesi, adalet bakanına karşı son derece kesin bir hüküm vermiş bugün. Gazete, "Almanya'nın gelecek Başbakanı kim olursa olsun, Bayan Daeubler-Gmelin yeni bakanlar kurulunun üyesi olamaz ve olmayacaktır da" diyor. Gazete, bakanın fikirlerini net biçimde ifade etmekten aciz olduğunu, sözleriyle de Başkan Bush'un izlediği politikaları Hitler'inkiyle kıyaslamakla kalmadığını, onunla eşitlediğini belirtiyor.

Frankfurter Allgemeine gazetesi, "Bakan artık ağzından çıkanları geri alamıyacağına göre belki sorumlu davranıp istifa eder ve Almanya'nın çıkarlarına daha fazla zarar vermez" diyor.

"ADALET BAKANI TARİHTEN BİHABER" Berliner Zeitung gazetesi de bir Alman bakanın kendi deyimiyle "tarihten bu kadar bihaber oluşunu gösteren" ifadeler kullanmasının inanılmaz olduğunu yazıyor.

Gazete, adalet bakanının sözleriyle Nazi rejiminin cinayetlerini hafife aldığını kaydederek, "Bir siyasi rakibinizi veya yöntemlerini insanlık tarihinin en büyük canilerinden birisi ile kıyaslamak, hakarete uğrayan kişi için değil ancak hakaret eden kişi için çok şeyler söyler" diye ekliyor.

Reklam
Reklam

"BAKAN GAF YAPTI, ABARTMAYIN" Frankfurter Rundshau gazetesi ise bayan Daeubler-Gmelin'in sözlerinin fazla abartılmaması gerektiği görüşünde. Gazete, bakanın siyasi yankılarını düşünmeden bir gaf yaptığını kaydederek, muhalefetin sanki bakan Başkan Bush'u soykırımla suçlamış gibi tepki göstermesini de eleştiriyor.

Paris'te çıkan International Herald Tribune gazetesi ise Alman bakanın yankı yaratan sözleri konusunda dün özür dilediğini belirtiyor. "Ancak", diyor gazete, "Bakanın sözleri zaten Schröder'in Birleşmiş Milletler onayıyla bile Irak'a yönelik askeri saldırıya karşı çıkmasına kızan Bush yönetimini iyice öfkelendirdi."

Fransız Le Monde gazetesinde yer alan bir yorum yazısında, Başkan Bush'un Irak'a karşı savaş söylemiyle aslında Gerhard Schröder'in yardımına koştuğunu savunuyor. Le Monde, Schröder'in seçim kampanyası sırasında yaptığı konuşmalarda en çok Irak konusuna değindiğinde alkış aldığını belirtiyor.

Le Monde, Schröder'in savaş karşıtı tavrının sadece geleneksel Sol seçmen tarafından değil, Hristiyan Demokrat seçmenlerce de desteklendiğini kaydediyor. Le Monde, Edmund Stoiber'in Irak konusundaki tavrının karmaşık ve anlaması güç olduğunu belirtiyor.

Reklam
Reklam

"MUHALEFET GALİP GELİRSE, TÜRKİYE AB YOLUNDA SEKTEYE UĞRAR" Le Monde gazetesindeki bir başka yazıda ise Pazar günü Almanya seçimlerinde muhalefetin galip gelmesinin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik girişimini sekteye uğratabileceği kaydediliyor. Gazete, Edmund Stoiber ve Hristiyan Demokratların Türkiye'nin tam üyeliğine karşı olduklarına dikkat çekiyor.

Le Monde, adını açıklamadığı İskandinav bir diplomatın "Türkiye bir anlamda Edmund Stoiber'ın Irak'ı konumunda. Stoiber seçimi kazanırsa Başbakanlık koltuğuna oturmadan tavrını değiştirmek zorunda. Yoksa ortalık karışır" şeklinde sözlerine yer veriyor.
Le Monde gazetesi, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın da Schröder'in seçimi kazanmasını tercih ettiğini belirtiyor ve, "Chirac, en azından Schröder'le hangi konularda anlaşıp hangi konularda ayrıldığını biliyor. Buna karşın Stoiber ile ilişkileri hiç de sıcak değil" diyor.

İNGİLİZ BASINI SCHROEDER HÜKÜMETİNİ DEĞERLENDİRİYOR İngiltere gazetelerinden Independent ise bugünkü başyazısında Schröder hükümetinin dört yıllık icraatının içler acısı olduğunu belirtiyor. "Son dört yılda kaybedenler, sosyal adaletten sözeden hükümetin utanç verici biçimde ihmal ettiği dört milyonu aşkın işsiz oldu" diyen gazete, "Ancak Schröder'in en büyük avantajı Hristiyan Demokrat rakibi Edmund Stoiber'in ekonomi konusunda alternatif bir politika sunamaması oldu. Daha da kötüsü, Stoiber göçmenler konusunda esef verici bir söyleme yöneldi ve işsizlik ve terörle göçmenler arasında bağ kurmaya kalkıştı" diye ekliyor.

Reklam
Reklam

Independent gazetesi bu yüzden Schröder'in ikinci bir dönem daha iktidarı hakettiğini belirtiyor, "Seçilirse ikinci dönem daha iyi bir başbakan olacağını umut ediyoruz" diyor.

"IRAKLI SUBAYLAR SADDAM VE BUSH'TAN NEFRET EDİYOR" İngiliz Guardian gazetesi, "Irak'ın seçkin gücünün bağlılığı kuşkulu" manşeti ile birinci sayfadan verdiği haberinde, Saddam Hüseyin'in Amerikan saldırısı durumunda kendisini korumaktan çok ayaklanabilecekleri kuşkusuyla Cumhuriyet Muhafızlarını Bağdat dışında tuttuğunu yazıyor. Gazete bu haberinin kaynağının Bağdat'da önemli görevlerde olan kişilerle teması bulunan birisi diye tanımlıyor.

Guardian, adını açıklamadığı ancak Iraklı olmadığını belirttiği kaynağın, "Cumhuriyet Muhafızları bünyesindeki subaylar son derece iyi eğitimli ve iyi motive edilmiş kişiler. Ancak bu subaylar Saddam Hüseyin'den nefret ediyorlar. Amerika Birleşik Devletleri'nden de nefret ediyorlar. Bu subayların kendi siyasi görüşleri var. Saddam Hüseyin, ağır silahları ile Cumhuriyet Muhafızlarının Bağdat'a girmesine asla izin vermeyecektir" dediğini aktarıyor.

Reklam
Reklam

Savaş durumunda Irak yönetiminin Amerikalıları kentlerde sokak çatışmalarına çekmek istediğini, böylece Amerikan askerleri ve Iraklı siviller arasında can kaybının yükselmesini arzuladığını yazan gazete, düzenli orduya karşı denge olarak kurulan ve sayıları 60 bine varan Cumhuriyet Muhafızlarının ise Bağdat'a varan üç giriş noktasını korumalarının isteneceğini belirtiyor.

Guardian, Saddam Hüseyin'in 1990 yılında bazı subayların darbe girişiminde bulunduğu Cumhuriyet Muhafızlarına güvenmediğini, sadece kendi güvendiği subayların yönettiği, yeni Özel Cumhuriyet Muhafızlarının Bağdat'ta görev yapmasına izin verildiğini kaydediyor.

Anahtar Kelimeler: