AYLİN SIRIKLI DAL- Danıştayda 8. Dairesi, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan engelli bireyler ile eğitim personelinin ders devam takiplerine ilişkin kimlik doğrulama sisteminin "avuç içi damar izi" yöntemiyle yapılmasını öngören Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) işleminin yürütmesini durdurdu.
Özel Eğitim Kurumları Derneği, MEB Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün, "avuç içi damar izi" yöntemine ilişkin işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açtı.
Davayı görüşen Danıştayda 8. Dairesi, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan engelli bireyler ile eğitim personelinin ders devam takiplerine ilişkin kimlik doğrulama sisteminin "avuç içi damar izi" yöntemiyle yapılmasını öngören işlemin yürütmesini durdurdu.
-Karardan
Danıştay 8. Dairesinin kararında, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "özel hayatın ve aile hayatının korunmasına" ilişkin hükümleri hatırlatıldı. MEB'in ilgili yönetmeliğinde, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde kimlik doğrulama sisteminin "avuç içi damar izi" yöntemiyle yapılmasına karar verildiği belirtildi.
İdarelerin, gelişen teknolojinin kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini kolaylaştırmayı amaçladığı ifade edilen kararda, teknoloji kullanılarak kişisel verilerin kayıt altına alınması uygulamasının, Anayasa, ilgili yasalar ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalardaki temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümlere uygun olması gerektiği vurgulandı.
Kararda, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin Anayasanın kişisel bilgilerin korunmasını düzenleyen 20. maddesi hükmü çerçevesinde, yürürlüğe konulmuş yasal bir düzenleme bulunmadığı ifade edildi.
Kişisel verilerin alınması, depolanması ve işlenmesi konusunda işlem tesis etme yönünden davalı idareye yetki veren bir kanuni düzenlemenin de bulunmadığına işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Avuç içi damar tanıma teknolojisi, avuç içinde bulunan kan damarlarının her insanda farklı olmasından yola çıkılarak oluşturulmuş biyometrik kimlik doğrulama sistemidir. Dolayısıyla avuç içi damar izinin tamamen kişiye özel biyometrik bilgileri içerdiği ve kişinin özel hayatına ilişkin kişisel bir veri olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Anayasa ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar uyarınca güvence altına alınan ve kanunla düzenlenmesi gereken kişisel verilerin işlenmesine ilişkin olarak uygulamanın sınırlarını, kişisel verinin nasıl depolanıp, kullanılacağını tespit eden, usul ve esaslarını gösteren bir yasal düzenleme olmadan çıkarılan yönetmelik hükmü doğrultusunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır."