Avukat Serdar Öztürk: '4033 parmak izi var, benimki yok'

Ergenekon ‘da 5 yıl tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilen Gazi Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk, ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı ofisine giren polislerin koyduğunu iddia ederek “Bulunan tüm belgelerde 4 bin 33 parmak izi tespit edildi, ne gariptir parmak izim hiçbirisinde yok” dedi.

Ofisindeki çalışma masasının üzerinde ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’ bulunduğu gerekçesiyle Ergenekon davasında yargılanan Gazi Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk, belgeyi ofisine giren polislerin koyduğunu iddia ederek “Bulunan tüm belgelerde toplam 4 bin 33 parmak izi tespit edildi, ne gariptir benim parmak izim hiçbirisinde yok” dedi. Ergenekon davasında 25 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan ve 5 yıl tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilen Öztürk, yaşadıklarını Hürriyet’e anlattı:

Reklam
Reklam

14 POLİSİN İSMİNİ VERDİK

O günlerde soruşturma başlatılmış, arkadaşım Albay Levent Göktaş tutuklanmış, ben sorgusuna giriyorum, avukatlığını yapıyorum. Hal böyle olunca, o belgeyi ve diğer belgeleri masamın üzerinde açıkta bırakmam mümkün müdür? Savcılığın iddiasına göre Genelkurmay’dan çalındığı ileri sürülen belgelerden bahsediyorum. O belgeyi koyan polislerin isimlerine kadar tespit ettik. Biz kabaca ‘Emniyet yaptı’ demedik. 14 polisin ismini verdik, çıkan parmak izleri karşılaştırılsın istedik. Tüm ısrarlarımıza rağmen mahkeme parmak izi tespiti yaptırmadı.

BELGENİN AMACI

O belgenin ofisime konulmasındaki amaç şudur: Soruşturma safhasında Levent Göktaş’ın tutuklanmasının ardından, Genelkurmay Askeri İstihbarat Daire Başkanlığı’na ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar ve polisler hakkında ‘Bunlar askeri casusluk yapıyorlar’ diye suç duyurusunda bulundum. Ayrıca 52 sayfadan oluşan belgeleri sundum. Bu belge gerekçe gösterilerek haziran ayında sivillerin (polisler sivil oluyor), askeri casusluk suçundan, askeri savcılar tarafından soruşturulmasını engelleyecek yasal düzenleme yapıldı. Bu belge gerekçe gösterildi. Malum belgenin ofisime konulmasının sebebi budur. Ayrıca, Dursun Çiçek üzerinden Genelkurmay Başkanı’nı tutuklamak için bu belgeyi kullanmak istediler ancak askeri savcılık ‘Kovuşturmaya gerek yoktur’ kararı verince bu planları tutmadı. Genelkurmay Başkanı’nı sonradan farklı gerekçeyle tutukladılar.

Reklam
Reklam

HEM GAZİ HEM TERÖRİST OLUNMAZ

Silopi’de 1994 yılında henüz üsteğmenken PKK ile çatışmada yüzüme şarapnel parçaları isabet etti. Sol gözümü kaybettim. Bakanlar Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanı tarafından Devlet Övünç Madalyası ve beratı ile ödüllendirildim. 2 yıl hastanede yattım. Malul, gazi olarak emekli oldum. Hukuk Fakültesi’ni kazandım ve avukat oldum. Şimdi ben ülkem için gözümü vermişim, gazi olmuşum, bir insan hem gazi hem terörist olur mu? Gözaltına alındığım gün madalyamı Cumhurbaşkanlığı makamına kargo ile bir dilekçe yazarak gönderdim. Teslim alınmış ancak bana geri dönen kimse olmadı.

HAVALANDIRMAYA BİR KEZ ÇIKTIM

Mahkeme heyeti ve savcılar hakkında suç duyurularında bulunduğum için 2.5 yıl hücreye kapatıldım. O hücreden sadece bir kez havalandırmaya çıktım. Görevliler havalandırma için bile eziyet yapıyorlardı. Hücreden çıkarken üst araması yapıyor, tekrar içeri alırken yapıyor... Sindirmek için yasal eziyet yapıyorlar. Hücrede yalnız kalan insanın üzerinde ne olur, mazgal bile yoktu hücrede.

Reklam
Reklam

ÇOCUĞUMU GARDİYAN HIRPALAMIŞ

Cezaevi günlerini hatırlamak istemediğim için hiç fotoğraf çektirmedim. Bir açık görüş sırasında çocuklarımla otururken çocukların ricası üzerine tek bir kare fotoğraf çektirdim. Cezaevinde en sinir bozucu olay, küçük oğlumun göz retinasını cihaz okumayınca gardiyan kafasına bastırıp kaba davranmış, çocuk yanıma geldiğinde saatlerce ağladı.

BABAM ÜZÜNTÜDEN ÖLDÜ

Aile hayatımızı bitirdi tutukluluk süreci. 2 çocuğum çok sosyal ve enerji dolu iken şimdi içine kapanık hale geldiler. Babam tutuklandığıma çok üzülmüştü. Birkaç defa görüşe geldi. Bir daha gelmedi. Her sorduğumda ‘Biraz hasta’ dediler. Meğer üzüntüden ölmüş, bana cezavinde söylemediler. 6 ay sonra söylediler. Dava sürecinde ve soruşturma safhasında birçok hâkim, savcı, heyet hakkında 30’a yakın suç duyurusunda bulundum. Biliyordum bir şey çıkmayacağını ancak tarihe bir not düşmek istedim. Hesap verecekleri bir gün önlerine konulsun istedim. (hurriyet.com.tr)

Reklam
Reklam