MADRİD (ANKA)- Radikal İslama yönelik söylemleriyle yoğun tartışmalar yaratan eski Hollandalı milletvekili Ayaan Hirsi Ali, Atatürk'ün mirasının tehlikede olduğunu belirterek, Batı'yı Türkiye'deki "laik liberaller"e destek vermeye çağırdı.
Ali, Batı'nın, Türk ordusunun başkasına benzemediğini kabul etmesi gerektiğini vurgularken "Ordunun Türkiye'nin laik niteliğini koruma gibi istisnai bir görevi var" dedi. Milletvekili sıfatını kaybettikten sonra Hollanda'yı terk eden ve halen ABD'de yaşayan Somalili Ayaan Hirsi Ali, İspanyol El Pais gazetesinde "AB, Türk liberallerini desteklemeli" başlığı ile yayınlandığı makalede Atatürk'ün mirasının tehlikede olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Laik ve liberal Türkler, üç yıllık süren derin uykudan haşin bir biçimde uyandı. Kemal Atatürk'ün mirası, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya ve bu tehlike, yabancı bir işgal gücünden değil, İslamcı bir devleti arzulayan Türkler'den kaynaklanıyor."
Demokrasiyi zedelemek için demokratik yollar kullanılıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve AKP'yi "ülkenin yönetiminde İslam'a yer verme taraftarları" arasında sayan ve işlerini "olağanüstü iyi" bir biçimde yaptıklarını ifade eden Ali, "Demokrasiyi zedelemek için demokratik yolların kullanılabileceği olgusunu çok iyi anladılar ve bundan yararlandılar. Ve çok güçlü bir stratejiye başvurdular" diye yazdı.
Anılarını da yayınlanan Ali, söz konusu stratejinin üç direği olduğunu ifade etti. Ali, bu üç direği, İslam'ın bir yaşam tarzı olarak da benimsenmesine ilişkin dava ilkesi, ekonominin iyileştirilmesi ve vatandaşı bilgilendirme yollarının kontrolü olarak sıraladı. Laiklerin birinci direği yeterince önemsemediklerini öne süren Ali, AKP'nin, Türkiye'nin tamamen İslamlaştırılması amacıyla şimdiye kadar laik devleti koruyan ordu ve Anayasa Mahkemesi'nin kontrol altına alınması gerektiğini bildiğini öne sürdükten sonra AKP'nin AB üyeliğini talep ettiği sürece hedefine ulaşabileceğini de savundu.
AB devletleri manipüle edildi
Ayaan Hirsi Ali, Türk laiklerinin kendilerinden başka hiç kimseyi suçlamayacağını savunurken de "Davanın gücünü küçümsediler, iktidarda iken ekonomiyi iyileştiremediler ve AB üyelerinin manipüle edildiğinin farkına varamadılar" diye yazdı. Buna karşın, liberalizmin önemli bir özelliğinin hatalardan ders alma kabiliyeti olduğunu belirten Ali, "Türkiye'de laiklerin yanılmış olmaları, Atatürk'ün mirasını korumak ve Türk demokrasisinin, Batı değerlerine göre ilerlemesini sağlamak amacıyla gerekli koşullar yaratmak üzere yeniden çaba gösteremeyecekleri anlamına gelmiyor" değerlendirmesini yaptı. Ali, Türkiye'deki "laik liberaller"in seçmenlerin güvenini yeniden kazanmaları önemini vurguladıktan sonra şunları yazdı:
"Ayrıca AB liderlerinin, Türkiye'de ordu ve yargının ülkeyi ve Anayasa'yı savumanın yanısıra, Türk demokrasisini İslam'a karşı koruma görevinin –ki bu belki daha önemli bir görevdir- olduğunu anlamaları ve saygı göstermelerini sağlamalı. Türkiye'de gerçek laikliğin yeniden kurulması, herhangi bir laikliğin kurulması demek değil. Hitler'in Mein Kampf'ının en çok satan kitap olduğu, Ermeni soykırımının reddedildiği, azınlıkların baskı aldığı tutulduğu aşırı milliyetçi bir laiklik değil, özgürlükler ve kişi haklarını koruyan bir laiklik. O türden bir milliyetçilik, Ermeni gazetecisi Hrant Dink'i öldüren milliyetçiliktir."
Ayaan Hirsi Ali, makalesine son verirken "Batı'nın liberal demokrasileri, bu zor anlarda liberal Türklere destek vermeli. Ve paradoksal gibi görünürse de, bu destek, Türk ordusunun başkasına benzemediğini kabul ederek başlamalı. Ordunun Türkiye'nin laik niteliğini koruma gibi istisnai bir görevi var" ifadesini kullandı.