Şahin’in ailesi ve avukatı gardiyanların cezalandırılmasını istedi.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, Danimarka’nın Kolding Hapishanesi’nde tutuklu bulunduğu sırada gardiyanlarla girdiği tartışma sırasında kalbi durduğu iddiasıyla hastaneye kaldırılan ve burada hayatını kaybeden 23 yaşındaki Ekrem Şahin’in otopsi raporu açıklandı. Raporda Ekrem Şahin’in TARP (Total Appendage Restraint Position) adı verilen ayak bağı sistemi sonucunda yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.
Kalbi durmuş
Şahin Ailesi’nin savunma avukatı Björn Elmquist, TV2 kanalında, otopsi ile ilgili polis raporunu okudu. Polisin hazırladığı raporda, “Elleri arkadan kelepçelenen Ekrem Şahin, karnının üzerine yere yatırıldıktan sonra ayakları çapraz şekilde bağlandı. Bu durumda sakinleşen ve sesi gittikçe kısılan Ekrem Şahin uzun süre öyle kaldıktan sonra kan dolaşımı engelendiği için kalbi durdu” denildi. Hvidovre Hastanesi Başhekimi Hanns Reich, gözaltındaki veya tutuklu bulunan kişilerin bu yöntemle sakinleştirilmeye çalışılmasının yasaklanması gerektiğini söyledi. Hanns Reich, 2002’de Jens Arne Örskov adındaki Danimarkalı’nın bir park yerinde, polis tarafından aynı yöntemin uygulanması sonucunda öldüğünü söyledi. Gardiyanların mutlaka cezalandırılmaları gerektiğini açıklayan avukat Björn Elmquist, şimdi ellerinde gardiyanlar hakkında dava açmak için yeterli delil bulunduğunu belirterek, olayda suçu bulunan 7 gardiyanın gerekli cezaya çarptırılmaları için gayret göstereceğini kaydetti.
1994’te yasaklandı
Gardiyan eğitim merkezinden Jörgen Balter, TARP ayak sistemi yönteminin sağlık genel müdürlüğü tarafından onaylandığını belirterek, “Bizim gardiyanlarımıza öğrettiğimiz tüm sistemler yasaldır” dedi. Ancak 1994’te zamanın Adalet Bakanı Erling Olsen’in TARP sistemini yasakladığı belirtildi. 14 Haziran 2004’te de ombudsmanın cezaevlerine birer talimat göndererek TARP sisteminin kullanılmamasını istediği belgelendi.
Hesabını verecekler
EKREM Şahin’in annesi Nermin Kalkan, oğlunun ölümüne neden olan gardiyanların cezalandırılmaları gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Oğlum devletin himayesinde yaşamını yitirdi. Hapishane yönetimi çelişkili konuşuyor. Önce gardiyanların 10 kişi oldukları söylendi, daha sonra 7 dendi. Polis dosyayı, Türkiye’deki otopsi raporunu bile beklemeden kapattı. Danimarka’da netice alamazsak, İnsan Hakları Mahkemesi’nde alacağımıza eminim. Oğlumun hesabını verecekler.”