Ahmet Hakan'ın 'Aykut Erdoğdu'ya tane tane anlatıyorum' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
CHP’li Aykut Erdoğdu şunu dedi:
“Erdoğan gazetelerin yöneticilerini, özellikle Aydın Doğan’ı çağırıp ‘Adalet Yürüyüşü’nü vermemelerini emretti.”
Bu cümleyi okuyan ne anlar?
- Erdoğan’ın gazete yöneticilerine “Adalet Yürüyüşü haber yapılmayacak” diye emir verdiğini anlamaz mı?
- Erdoğan’ın bilhassa Aydın Doğan’a gizli kapaklı bir şekilde “Verilmeyecek o haber, o yürüyüş haber yapılmayacak” dediğini anlamaz mı?
İyi ama bu bir yalan...
İyi ama bu bir iftira...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o iftarda “Adalet Yürüyüşü”nü en ağır şekilde eleştirdi ama “Haber yapılmayacak” falan demedi.
Yani ortada kabak gibi bir yalan, kabak gibi bir iftira var.
Ben “yalan” deyince...
Ben “iftira” deyince...
Ne yaptı Aykut Erdoğdu?
Ne yapacak?
Klasik siyasetçi kıvırmasına başladı.
“Ben emretti derken açık bir emirden söz etmemiştim ki... Erdoğan’ın o iftarda Adalet Yürüyüşü’nü terör olarak nitelendirmesi, bu anlama gelir” falan diye durumu toparlamaya kalkıştı.
İyi de Aykut Erdoğdu!
Madem muradın, madem maksadın buydu...
O zaman öyle söyleseydin.
Deseydin ki...
“Erdoğan’ın medya iftarında Adalet Yürüyüşü’nü terör olarak nitelendirmesi, medyaya bir talimat gibi algılanır.”
Ama sen öyle demiyorsun ki...
- Sen sanki gizli bir görüşmeye tanıklık etmiş gibi “emretti” falan diyerek açıkça yalan söylüyorsun.
- Sen sanki Aydın Doğan’a özel olarak bir şeyler söylenmiş imasında bulunarak resmen yalan söylüyorsun.
- Sen sanki ortada gizli kapaklı bir talimat varmış algısı yaratarak alenen yalansöylüyorsun.
Kısacası...
Sen apaçık bir palavra sıkıyorsun.
Ben senin palavranı teşhir edince de...
Tipik bir palavrası teşhir edilen siyasetçi kıvamına girip...
Kıvır babam kıvır yapıyorsun.
Aykut Erdoğdu!
Kendini “ben farklı bir siyasetçiyim, ben başkalarına benzemem” falan diye pazarlamaya kalkışma!
Son tahlilde yok senin de diğerlerinden farkın.
Sen de yalanın teşhir edildiğinde “pardon, ben öyle demek istememiştim” falan deme erdemini göstermek yerine kıvırmayı tercih edenlerdensin.
Bu arada son bir not:
Biz Adalet Yürüyüşü’nün haberini en düzgün, en doğru şekilde vermeye devam edeceğiz.
Bunu da Aykut Erdoğdu’nun gül hatırı için falan yapmayacağız.
İşimiz böyle gerektirdiği için yapacağız.
İşimizi, sadece ama sadece işimizi yapacağız yani...
AYDIN DOĞAN NE DİYOR?
CHP’li Aykut Erdoğdu’nun yalanını sürdüren açıklamalarının ardından...
Aydın Doğan’a “Ne diyorsunuz” diye sordum.
İşte Aydın Bey’in söyledikleri:
- Ahmet, güzel kardeşim, sen bana sordun, “Cumhurbaşkanı sizi çağırmış, Adalet Yürüyüşü’nü vermeyin diye emretmiş, doğru mu bu” dedin.
- Ben de sana “Kesinlikle yalan, iftira” dedim. “Bu iddia hem Sayın Cumhurbaşkanı’nı hem de beni zan altında bırakmaktadır, koca bir yalan ve ayıptır” dedim.
- Meğer bu zat ucuz kahramanlık peşindeymiş. “Celp etti”, “Emretti”, “Süklüm püklüm oturdular” gibi nezaket dışı cümlelerle kahramanlık yapıyor.
- Şu kadarını söyleyeyim: Ben siyasetçi değilim ve siyasi kimlik taşıyan insanlarla mecbur bırakılmadıkça polemikten hep uzak durdum. 40 yıldır ülkemde bağımsız yayıncılık yapıyorum. Türk basın tarihinin en uzun süre yayın sahipliği yapan tek kişiyim.
- Emir ve talimatla yayıncılık, bizim fıtratımıza uymaz.
- Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu şekilde suçlanmasını haksız ve etikdışı bir davranış olarak görürüm.
- Esasen gazetelerimizi okuyanlar ve televizyon kanallarımızı izleyen tüm vatandaşlarımız, bizim Adalet Yürüyüşü hakkında toplumu bilgilendirdiğimizi göreceklerdir.
- Üzüldüm. Yazık... Çok yazık.