AYM-Yargıtay krizinde bundan sonra ne olacak? Avukat Rezan Epözdemir'den dikkat çeken açıklama

Yargıtay'ın TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması gündem yarattı. Yargıda yaşanan söz konusu gelişmelerle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Avukat Rezan Epözdemir; Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının bağlayıcı olduğunun altını çizerken, bundan sonraki süreçte neler yaşanabileceğine dair dikkat çeken ifadeler kullandı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Söz konusu karar kamuoyunda büyük tartışma yaratırken, konuyla ilgili Avukat Rezan Epözdemir'den önemli açıklamalar geldi.

EPÖZDEMİR: "HUKUKEN KABUL EDİLEMEZ"

Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Epözdemir, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı ve kesin olduğunun altını çizerken, "Yargıtay 3. Ceza Dairesinin karara imza atan AYM üyeleriyle ilgili suç duyurusunda bulunması ise en basit tabiriyle hukuken kabul edilemez mahiyettedir" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Bundan sonraki süreçte neler yaşanabileceğine dair de değerlendirmelerde bulunan Epözdemir, "Şimdi Anayasa Mahkemesi kuvvetle muhtemel yeniden ihlal kararı verip, TCK m. 257 uyarınca görevi kötüye kullanma suçundan ötürü suç duyurusunda bulunacaktır" dedi.

Avukat Rezan Epözdemir'in açıklamaları şöyle;

"Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı açıkça hukuk garabeti mahiyetindedir. 6216 sayılı AYM Kanunu'nun 50/2. maddesine göre Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında verdiği ihlal kararları bağlayıcıdır.

İhlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak üzere yeniden yargılama yapılmalıdır.

"UYMAK ZORUNDASINIZ, BAĞLAYICIDIR"

Anayasa mahkemesi kararlarını eleştirebilirsiniz, eleştiri hukuğa katkı sunar ama uymak zorundasınız, bağlayıcıdır.

Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmazsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 'Türkiye'de etkili iç hukuk yolu yok' diyebilir ve iç hukuk yollarını tüketme şartını aramaksızın, doğrudan başvuruları alabilir.

"TÜRKİYE'NİN SAYGINLIĞINI TARTIŞILIR HALE GETİRİR"

Bu da Türkiye'nin uluslararası hukuk anlamında saygınlığını tartışılır hale getirir.

Reklam
Reklam

Burada İlk derece mahkemesi, yeniden yargılama ile infazı durdurup Can Atalay'ı tahliye edip, yargılama ile durma kararı vermeliydi. Fakat dosyayı bir yargı kararı olmaksızın üst yazıyla Yargıtay'a yolladı.

Düğme baştan yanlış iliklendi. Yargıtay hukuka uygunluk denetimi yapar, ortada bir karar yokken üst yazıyla kendisine yollanan dosyayı ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak üzere ilk derece mahkemesine iade etmeliydi.

"KARARI VERECEK OLAN İLK DERECE MAHKEMESİDİR"

Yeniden yargılamayı yapıp infazı durduracak ve durma kararı verecek olan ilk derece mahkemesidir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin karara imza atan AYM üyeleriyle ilgili suç duyurusunda bulunması ise en basit tabiriyle hukuken kabul edilemez mahiyettedir.

Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev sırasında işlediği iddia edilen suçlarla ilgili soruşturma açılması AYM genel kurulunun kararına bağlıdır, yargılama yüce divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'nde yapılır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kararıyla bu usulü de gözardı etmiştir.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Şimdi Anayasa Mahkemesi kuvvetle muhtemel yeniden ihlal kararı verip, TCK m. 257 uyarınca görevi kötüye kullanma suçundan ötürü suç duyurusunda bulunacaktır.

Reklam
Reklam

Anaysa mahkemesini etkisizleştiren, amiyane tabirle sinek iki muamelesi yapan bu yaklaşım hukuken kabul edilemez. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ve Yargıtay Ceza Genel kurulunun Anayasa Mahkemesinin kararlarının bağlayıcı olduğuna dair onlarca güncel kararı varken, bu kararı değerlendirmek için özneden yola çıkıyorum yükleme doğru tıkanıyorum açıkçası."