Aytaç Durak Kendini Savundu

İçişleri Bakanlığı'nca hakkındaki soruşturmanın selameti açısından görevinden uzaklaştırılan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, kendini savundu. Bugüne kadar hakkında yüzlerce inceleme dosyasından ancak birkaç dayanaksız dava açılabildiğini söyleyen Durak, “Adana halkının 5 defa seçerek ortaya koyduğu demokratik ilkesi hala yok sayılıyor” dedi.

Ofisinde düzenlediği toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aytaç Durak, İçişleri Bakanlığı tarafından 27 aydan bu yana açıkta tutulduğunu hatırlatarak, söz konusu süreçte 30'u mülkiye başmüfettişi olmak üzere toplam 78 müfettişin inceleme yaptığını ve bu incelemelerin de hala devam ettiğini anlattı. Durak, "Müfettiş benim, ailemin ve yakınlarımın gerek yurtiçi, gerekse de yurtdışı hesaplarını, tapu kayıtlarını ve hatta alım-satım ile ilgili tüm noter kayıtlarının tamamını inceledi. Hesabını veremeyeceğim bir tek gayrimenkulüm olmadığı belirlendi. Bu savcılık raporu ve mahkeme kaydıyla da teyit edildi. Tüm bunların yanında hakkımda yüzlerce inceme dosyasından ancak birkaç 'dayanaksız dava' açılabildi. Ne gibi? Mesela hatırlarsanız gazeteler ulusal baskılarına 8 sütuna yazdılar; 'İhaleye fesattan 36 yıldan yargılanacak' diye. Ama o mahkeme 'görevi ihmal suçu' diyerek davayı düşürdü" dedi.

"ŞAHSİ BİR SUÇ OLABİLECEK BİR KONU BİLE İDDİANAMEDE YER ALDI"

12 yıl ceza istemi ile açılan ve 43 gün cezaevinde 'tutuklu' kalmasına neden olan davada da mahkemenin 'görev suçuna dönüşebilir' diyerek tahliye kararı verdiğini söyleyen Aytaç Durak, yine hakkında açılan bir başka davada ise mahkemenin davanın usulüne uygun açılmadığı gerekçesiyle dosyayı savcılığa geri iade ettiğini dile getirdi. Durak, 'çete lideri' olmaktan yargılandığını ifade ederek, "Düşünün, 'çete lideri' olmak ile yargılandığım davanın iddianamesinde şahsım ile ilgili üç ayrı iddia dile getiriliyor. Bunlar; görev suçu sayılması gereken, tamamı kiraya verilmiş binlerce afiş, levha ve bilboard gibi panoların üç adedinden reklam bedeli alınmadığı iddiası ile belediyenin zarara uğratılması, şahsi bir suç olabilecek, kaldırımda yürüyen bir kişinin fotoğrafının çekilmesi ile 'özel hayatın gizliliğini ihlal' suçlaması da bunlara dahil" diye konuştu.

"SABAHA KARŞI 40 POLİS EVİMİ BASTI"

40 polisin sabaha karşı evini bastığını belirten Durak, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Olacak iş değil. Kendilerinden bir dakika müsaade istedik ve evin kapısı açılır açılmaz, 'Acele gelsin başkan' diyerek, evin içine yöneliyor ve daha pijamamın üzerine ceketimi dahi giyemeden koşarak geliyorum, antrede 17 polis var. Ben bu kentin belediye başkanıyım, Adana halkı beni 5 defa seçerek göreve getirmiş ve bugüne kadar hakkında bir tek sabıka kaydı bile yok ama bana bunu reva görüyorlar. Aramaya gelen 17 polis, yaklaşık 5 saat boyunca evi didik didik aradı. Sonuçta birkaç adet mermi bulmuşlar. 'Çete lideri' iddiası ile hakkımda açılan davadaki bir diğer iddia da 'ruhsatsız' iddiası ile birkaç mermi bulunması. Sormadılar ki bana bunun ruhsatı var mı yok mu diye. Bunun ruhsatı var. Ruhsatlı tabancanın mermisi olmaz mı? Ama tüm bu iddialar nedeniyle özel yetkili mahkemede 19 yıl ceza istemi ile yargılanıyorum."

"SAYIN CUMHURBAŞKANI VE SAYIN BAŞBAKAN ACABA NE DERDİ?"

Durak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın belediyelere yapılan operasyonlar ile ilgili olarak "Seçilmişleri, atanmışlara kul etmeyiz. Delilleri sabit olmadan, büyükşehir belediye başkanları ve siyasileri töhmet altında bırakmanın ne denli büyük bir haksızlık olduğu" sözleri ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Yargıda uygulamalar büyük sorun. Bir belediye başkanını, incelemeden, suçun vasfını belirlemeden buraya sokuyorlar. Van Özel Yetkili Mahkeme'de 100'ün üzerinde dosyayı inceledim. Bunların sadece 2'si bu kapsama girmiş. Baktığınız zaman 98'i kötüye kullanma” sözlerini hatırlattı. "Acaba Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız, benimle ilgili bu konuları bilseydiler ne derlerdi?" diye soran Durak, "İnşallah duyar ya da bilirler. Belki cevap verirler" ifadesini kullandı.