Az yağış Burdur Gölü’nü etkiliyor

Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, Burdur Gölü’ndeki azalmanın nedenleri arasında yapılacak 25 yeni göletin etkisinin olmadığını ifade ederek, “Burdur Gölünde yaşanan seviye düşüşünün en önemli sebebi yağışların düşük olması ve buharlaşmanın fazla olmasıdır, Son yıllarda Göl ve çevresi, Türkiye Ortalama Yağış Miktarının % 40’ı oranında daha az yağış almaktadır” denildi

11 Haziran’da gazetemizde ‘Burdur Gölünün Sonu: 25 Yeni Gölet’ başlığıyla yer alan haberde, Fatih Taşkıran, Burdur Gölü havzasında yapılacak 11 yeni göletin gölün sonunu hazırlayacağını ve bu kararlardan vazgeçilmemesi durumunda gölü kurtarmaya yönelik bütün çalışmaların yüzeysel kalacağını belirtmişti. Haberde Burdur ilinde yapılacak olan 25 göl etin 11 adedinin Burdur Gölü havzasında yer aldığı bu 11 yeni göletin gölün sonunu hazırlayacağı ifadelerine yer verilmişti.

Göletler Burdur Gölü’nü etkilemeyecek

DSİ açıklamasında, bölgede yapılacak göletlerin 8 adedi Burdur, 3 adedi ise Isparta il sınırlan içerisinde olduğunu toplam depolama hacimleri 12,05 hektometre küp olduğunu olduğu kaydedildi. DSİ’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Burdur Gölünün ise normal şartlarda maksimum su depolama hacmi 7 408 olup, bugünkü su miktarı 4 5/4,50 hm3 tur. Dolayısı ile DSİ tarafından planlanan 11 göletin yapılması halinde toplayacakları toplam su miktarı ile bu kadar büyük hacimli bir gölü etkileyemeyeceği açıktır.

Ölçümler 1959’dan beri var

Burdur Gölümün su seviye rasatları 01.12.1959 tarihinden bu yana yapılmaktadır. İlk ölçümde göl su seviyesi 851,32 metre olarak ölçülmüştür, Bugünkü seviye 843,03 metredir. Bu rasatlar değerlendirildiğinde 1970 yılı Mayıs ayında göl su seviyesi 857,56 metre ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Bu tarihten günümüze kadar göl su seviyesinde yaklaşık 14,50 –metrelik bir düşüş yaşanmıştır. Havzada 1974 yılında Karataş Depolaması ve 1975 yılında Karamanlı Barajı işletmeye alınmıştır. Burdur Gölümde maksimum su seviyesine ulaştığı tarihten 1974 yılına kadar yaklaşık 1,5 metrelik bir düşüş meydana gelmiştir. 1974-1988 yılları arasında ise kayda değer bir düşüş gözlemlenmemiştir. 1988 yılından itibaren ise su seviyesinde hızlı bir düşüş meydana gelmiştir. Yine Burdur Gölü Kapalı Havzasındaki diğer göller olan Salda ve Yarışlı göllerinde de son 35-40 yılda Burdur Gölü ile aynı düzeyde çekilme, olduğu bilinmektedir. Yarışlı ve Salda Gölü membaında DSİ tarafından işletmeye alınan kayda değer bir proje bulunmamasına rağmen aynı seviye düşüşü bu iki gölde mevcuttur.

Yağış miktarı yüzde 40 azaldı

Burdur Gölünde yaşanan seviye düşüşünün en önemli sebebi yağışların düşük olması ve buharlaşmanın fazla olmasıdır, Son yıllarda Göl ve çevresi, Türkiye Ortalama Yağış Miktarının % 40’ı oranında daha az yağış almaktadır, Özellikle son iki yılda diğer havzalarımızda yağış miktarı artarken Burdur Gölü havzasında, yağışlarda ve akışlarda belirgin bir artış olmamıştır”

Daha öncede çekilmeler oldu

Burdur Gölü ile alakalı seviye Ölçümler ve kayıtların DSİ Genel Müdürlüğü’nün kuruluşundan sonraki yıllarda başladığı kaydedilen açıklamada, “Daha önceki yıllarda henüz havzada hiç su kullanımı yokken Burdur Gölü'nün bu şekilde çekildiği yörede meskûn vatandaşlar tarafından ifade edilmektedir. Bu yönde tespit edilen en önemli kanıtlardan biri, Burdur-Senir Beldesi yolunun, gölün çekilmesi ile tekrar açığa çıkması ve kullanılmaya başlanmasıdır. İkinci olarak Burdur Karakent Köyüne ait tapulu arazilerin bir kısmının golün maksimum su kotu altında bulunması gölün daha önce de çekildiğinin bir göstergesidir” denildi. DSİ’nin açıklaması şu ifadelerle sona erdi: “Sonuç itibariyle gerek gölün tektonik oluşumlu bir göl olması, gerekse tarihte birkaç kez çekilme yaşandığı hususu dikkate alındığında gölde meydana gelen seviye düşüşünün yapılması öngörülen küçük ölçekli göletlere bağlanması doğru bir tespit olmayacaktır.

Göl suyu tarım ve hayvancılıkta kullanılamıyor

Diğer taraftan Burdur gölü C5S5 olarak adlandırılan tuz ve arsenik oranı oldukça yüksek olan bir sınıfta yer almaktadır. Bu sebeple sularının sulamada ve hayvancılıkta kullanımı mümkün değildir. Havzada gölü besleyen ve sulamada kullanılabilecek kalitedeki sular için gölet projeleri geliştirilmiştir, Böylelikle sulama suyu kalitesindeki sular yöresel talepler doğrultusunda vatandaşların hizmetine sunulmuştur. Bu sulamalar ile havzada bulunan yerleşim yerlerinde tarımsal istihdam artmış ve göç engellenmiştir”