'Baba katilinden miras sahibi olunmaz'

Kılıçdaroğlu, 28 Şubat tartışmalarını ve Başbakan Erdoğan’a yönelttiği "Erbakan’la helalleştin mi?" sorusunu hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, “Sen Erbakan’ı arkadan hançerleyen adamsın. Şimdi kalkmış 28 Şubat’ın parsasını topluyor. Baba katilinden miras sahibi olunmaz” dedi.
Partisinin grup toplantısının önemli bir bölümünü eğitim sistemine ayıran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete seslenerek, "Cumhuriyet Halk Partisi grubunda, tüm Türkiye’nin önünde elimi uzatıyorum, gelin barış içinde yeni bir yasa yapalım" dedi.
28 Şubat tartışmalarını ve Başbakan Erdoğan’a yönelttiği "Erbakan’la helalleştin mi?" sorusunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Helallik istemeye senin yüzün yok. Sen Erbakan’ı arkadan hançerleyen adamsın. Şimdi kalkmış 28 Şubat’ın parsasını topluyor. Sana sesleniyorum Recep Tayyip Erdoğan, baba katilinden miras sahibi olunmaz” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
-Eğitim yasası anayasa’dan çok daha önemlidir. Eğitimle insanı şekillendiriyorsunuz. Onun için eğitim yasaları anayasalardan önemlidir.
-Anayasa’ya bakın, toplumsal uzlaşma arıyoruz ortak anayasa için. Bir uzlaşma komisyonu kurduk. Sayın Meclis Başkanı bölge bölge geziyor. Halkı dinliyor, STK’ları dinliyoruz. Çaba harcıyor. Bizim milletvekillerimiz de ellerinden gelen katkıyı yapmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki daha çağdaş bir Anayasa’ya sahip olalım.Peki eğitim yasaları anayasadan önemliyse niçin bir uzlaşma aramıyoruz. Çocuklar hepimizin çocuğu.
**'EĞİTİM POLİTİKACININ AT OYNATTIĞI ALAN DEĞİLDİR'**
-Eğitim farklı bir şeydir. Eğitim politikacının rahatlıkla at oynattığı alan değildir. Gece yarısı parlamentoya bir kanun teklifi veriliyor. Kanun teklifiyle olur mu arkadaşlar? Hangi demokrasiler de var? Tartışıldı mı bu? Halkın ne kadar haberi var, halk ne istiyor biliyor muyuz? Hayır.
-Çağdaş demokrasilerde eğitim bunun için çok önemlidir. Temel eğitim çok önemlidir. Bütün çocukların ortak ders aldıkları bir eğitimdir. İyi yurttaş olma öğretilir. İyi yurttaş olması öğretir ki berberi de bilecek esnafı da bilecek, hâkimi de bilecek savcısı da bunu bilecek. Ortak paydamız temel eğitim olmalıdır. Temel eğitimi uzatmalıyız, güçlü kılmalıyız ki çocuklarımız, özgüveni olan çocuklar olarak yetişmeliler.
**‘EĞİTİM DÜNYANIN STRATEJİ ALANI’**
-Demokrasiyi öğrenmeli, toplumsal olarak yaşamayı öğrenmeli, birbirine saygıyı öğrenmeli. Temel eğitimin özü budur. Bunu kesip, kısaltırsanız çocukların geleceğini mahvedersiniz. Onun için temel eğitim, eğitim bütün dünyanın ortak strateji alanıdır.
-Bir olay düşünün, eğitim konusunda kanun teklifi veriliyor. Hükümet programında var mı? Yok. Kalkınma planlarında var mı? Orada da yok. Milli Eğitim Bakanlığı stratejik planında var mı? Orda da yok. Bakanlar kurulu da imza atmıyor. Kanun teklifi olarak veriliyor. Türkiye’nin bu kadar temel meselesi kanun teklifi olarak verilebilir mi?
-Temel eğitimi uzatmalı ve güçlü kılmalıyız. Çocuklarımız çevresini dünyayı sorgulamalı. Tartışmayı öğrenmeli, birbirine saygıyı öğrenmeli. Temel eğitim ne kadar güçlü olursa yetiştirdiğimiz insanın ahlakı, karakteri de o kadar güçlü olur.
**UZLAŞI ÇAĞRISI**
-Uzlaşma çağrısı yapıyorum. Gelin barış ve huzur içinde yeni bir yasa yapalım. Eğitim konusu iki partinin çatışma alanı değildir. Çatışma ortamı yaratmak istemiyoruz.
-Bizim önyargımız yok. Bu teklif parlamentoya verildiğinde arkadaşlarıma eğitim uzmanlarını davet etme talimatı verdim. Bu teklifi sorduk, saatlerce dinledik. Vardıkları sonuçlar gerçekten vahim. Uzmanlar bu tasarı yasalaşırsa eğitimde Afrika’nın bile gerisine düşeriz’ dedi.
-Bakın biz uzmanlığa ve bilime saygı duyuyoruz. Başbakan da bunu yapsın, kendi atadığı YÖK başkanına sorsun. Sorarsanız büyürsünüz. ‘Her şeyi ben biliyorum’ dersiniz, hiçbir şeyi bilmeyen adam durumuna düşersiniz.
**‘ÇOCUKLARIMIZ SONDAN İKİNCİ’**
-Milli Eğitim’in kendisine şu soruyu sorması lazım. Benim çocuklarım neden sondan ikinci de Finlandiya neden birinci? Siz acaba oradaki eğitimi incelediniz mi? Çocuk her yerde çocuktur. Çocuğa sağlıklı bilgi verirseniz, iyi yetiştirirseniz Türkiye önemli bir ivme kazanacaktır. 21. yüzyıl Türkiye’si, eğitim cumhuriyeti olmalıdır.
-Çocuklara iPAD dağıtacağız, övünüyoruz bununla. Asıl övünmemiz gereken, son bu iPAD’ı Türkiye’de yapabiliyor musun yapamıyor musun? Bilgisayarı Türkiye’de üretiyorsanız zaten siz çağ atlar noktaya gelirsiniz.
**‘DİN EĞİTİMİ İÇİN Mİ?’**
-Şu söylenebilir. Biz bu kanun teklifini çocuklar din eğitimi alsınlar diye verdik diyebilir. Gizli kapaklı yapmaya gerek yok ki? Türkiye tartışmayı seven bir toplum olmak zorundadır. Türkiye eğer baskıcı bir toplum olursa, bir şey üretemeyiz.
**’8 YILLIK EĞİTİM TARTIŞMASI 28 ŞUBAT’TA BAŞLAMADI‘**
-‘28 Şubat’tan intikam almak için bunu getiriyoruz’ diyorlar. O da yanlış, 8 yıllık temel eğitim 70’lerden beri tartışılıyor. Milli Eğitim Şura’larında tartışılmış, daha sonra sürekli hale getirilmiş. Olması gereken budur. Yani bu 28 Şubat’ta oldu, biz bunu ters düz edelim. Böyle bir şey yok.
-Çocuklar bizim çocuklarımızdır diyoruz. Biz de bir atasözü var. Ağaç yaş iken eğilirmiş. Ama çocuklar ağaç değil, onların üzerine titremeliyiz. O yüzden 12 saat konuştu arkadaşımız.
**‘TABLET VERDİĞİN İÇİN KUTLUYORUZ’**
-Bu teklifin içine bir şey koymuşlar. Tablet dağıtacaklar ya. Yani küçük bilgisayarlar dağıtacaklar. 8-10 milyar civarındaki bir tablet dağıtımını, ihalesiz alacaklar. İnsanda biraz utanma olur. Hiç değilse bunu eğitim yasasının içine koymayın. İhaleden neden korkar bu insanlar? 8-10 milyar dolarlık bir iş bu. Kimse sana bu tabletleri verme demiyor, verdiğin için de kutluyoruz. Ama bunu yasalarla yap. Optimum kar diye bir kavram var. Efendim ihalesiz vereceğiz, bunlar doğru değil, yanlış şeyler. Kaybeden Türkiye olur, bizim çocuklarımız olur.
**‘POZANTI YENİ BİR SAYFA AÇTI’**
-Geçen hafta çok acı bir olayın perdesi daha aralandı. Perdeyi aralayanlar basındı. Ben özellikle medyaya yürekten teşekkür ediyorum. Adana Pozantı’daki olay medyada işlendi önce. Arkasından CHP olarak milletvekillerini görevlendirdik.
-Pozantı olayı insan haklarının yerlerde sürüklendiği Türkiye’de yeni bir sayfa açmıştır. Suçlu adam gibi muamele görmek zorundadır. O da bir insandır. Ona şiddet, baskı tecavüz uygulayamazsınız. O çocuğun ruhundaki fırtınaları ömrü boyunca dindiremezsiniz. O bir insan. Ona da saygı duyacaksınız.
-Bu dram 21. yüzyılın Türkiye’sine yakışmıyor. Bütün çevrelerle görüşüp bir rapor verdiler. O raporun ayrıntılarını burada anlatmaya benim vicdanım el vermiyor. Bu raporda yazılanların 10’da biri bile gerçekse AKP bakanlarının vicdanlarını sorgulaması lazım.
-Olay 12 Temmuz 2011’de. Bakanlık bu tarihten beri biliyor. Üzerinden 8 ay geçmiş, tık yok. Medya yazıyor, arkadan CHP bir heyet gönderiyor oraya. Bakan apar topar bir müfettiş gönderiyor oraya. Sekiz ay sonra üç maymunu oynamaktan vazgeçiyor. Diyor ki, dört kişinin görevden uzaklaştırılmasına, 200 çocuğun nakledilmesine karar verildi. Sekiz aydır neden yapmadın? Sekiz ayda anlaşılmayan bir konu 72 saatte anlaşıldı.
-Ama arkasını bırakmayacağız, sonuna kadar takip edeceğiz. Özgür basın diyoruz. Neden diyoruz işte bunun için diyoruz. Özgür basının olmadığı bir yerde, bu tür insan hakkı ihlaller medyada yer almaz.
**‘YENİ CEZAEVİNİZ HAYIRLI OLSUN’**
-Bu olayı üç beş kişinin sırtına yükleyerek bundan kurtulmakta yok. Bakınız değerli arkadaşlar bu olayların olduğu süre içinde, bakanın bir açıklaması oldu. Diyor ki “Cezaevleri yüzde 110 dolu.” Tabi bunu da CHP’nin sırtına yıkacaklar ama son 10 yılda CHP’nin iktidarı yok. Kime atacaklar, geriye bakıyorlar CHP yok. Ama bir itirafta bulunuyorlar yüzde 110 dolu.
-Sevgili Diyarbakırlılar, Başbakan geldi Diyarbakır’lara, size müjde verdi, modern bir cezaevi yapacaktı. Siz de AKP’ye oy verdiniz. Hayırlı olsun yeni cezaeviniz size. Tabi diyorum ama daha yapılmadı. Diyarbakır’a fabrika yapmaya gerek yok ki. Bütün Diyarbakırlılara sesleniyorum. Hepsine sesleniyorum. AKP’ye oy verdiniz size hapishane vaat ediyor. Çocuklarınızın geleceğini de eğitim yasasıyla alıyor. Artık gerçeği görün, artık uyanın.
**‘ERBAKAN'LA HELALLEŞTİN Mİ?’**
-Ben 28 Şubat’ın yıl dönümünde geçen hafta şöyle demiştim. 'Sayın Başbakan, sen de Erbakan’ı arkasından hançerleyen birisisin' demiştim. 'Sen mağdur edebiyatı yaptın, döndün Erbakan’ı arkadan hançerledin' dedim. Beyefendiyi çok rahatsız etmiş, çok rahatsız olmuş. Ben sana bir soru daha sordum. Sen rahmetli Erbakan’la helalleştin mi? Tık yok.
**‘ERBAKAN'I ARKADAN HANÇERLEYEN ADAMSIN’**
-Eğer Erbakan’dan helallik almadıysan, Şevket Kazan’a git, Recai Kutan var, Ahmet Tektan var git ondan helallik iste, ama senin yüzün yok. Sen Erbakan’ı arkadan hançerleyen adamsın.
-Şimdi kalkmış 28 Şubat’ın parsasını topluyor. Sana sesleniyorum Recep Tayyip Erdoğan, baba katilinden miras sahibi olunmaz.
**'SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI'**
-Ben hatırlarsanız post modern diktatörlük demiştim ve Balbay ve Haberal’ı ziyaret ettikten sonra, oranın bir sivil toplama kampı olduğunu söylemiştim, adaletin olmadığını söylemiştim, oradaki yargıçların vicdanlarıyla karar veremeyeceklerini söylemiştim. Ben söyledim, hakkımda fezleke düzenlendi.
-Neden ben oraya Silivri toplama kampı diyorum, adalet yok orada, insan hakları yok orada. Kalkacaksınız, seçilmişleri atanmışlara yedirmeyeceğiz. Sen bırak o palavraları. Bu milletin oyuyla seçilen insanlar hapiste mi değil mi? Sen onun cevabını ver bana.