Babacan: Reform sürecine odaklanmalıyız

ANKARA (İHA) - Devlet Bakanı Ali Babacan, AB müzakere sürecinde ilk faslın açılıp kapanması sırasında yaşananların kendileri için bir test olduğunu söyledi. "Ne tür problemlerin yaşanabileceğini görmüş olduk" diyen Babacan, "bundan sonra Türkiye AB'ye üye olacak mı olmayacak mı" tartışmalarının bir kenara bırakılması ve reform sürecine odaklanmak gerektiğini belirtti. Babacan, kısa dönemli ekonomik dalgalanmalara bakılmaması gerektiğini belirterek, uzun vadede Türkiye'nin istikrarlı bir yapı göstereceğini kaydetti.

Reklam
Reklam

Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, parlamentoda gündem dışı bir konuşmanın ardından Genel Kurul kürsüsünden yaptığı konuşmada birinci faslın açılıp kapanmasında yaşananların kendileri için bir test olduğunu ifade etti. "Önemli fasıllar için test oldu bizim için. Ne tür problemler yaşayabileceğiz fiilen görmüş olduk. Bütün bu zorlukların üstesinden gelerek birinci faslın açılıp kapanmasını sağladık. Eğitim ve kültür, arkasından üçüncü, dördüncü fasıllar devam ediyor" ifadelerine yer veren Babacan, her bir fasılla ilgili tarama bittikten sonra tarama raporunun hazırlandığını hatırlattı.

Türkiye'nin AB uyum sürecinin bütün kurumların görüş birliği ve hazırlığıyla yapıldığına işaret eden Bakan Babacan, "İlgili tüm kuruluşların görüşünü, desteğini alıyoruz. İlgili tüm kuruluşların desteğini belge üzerinden satır satır geçerek tek bir ortak belge hazırlıyoruz. Bir bakıma, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kurumlarının üzerinde mutabık kaldığı tek bir duruş sergiliyoruz AB karşısında. Çalışmanın sonucunda şunu görüyoruz ki tüm kurumlarımız bu sürece sahipleniyor. Biz hiçbir zaman AB konusunda merkezi bir yapılanmayı öngörmedik. Türkiye'de işin sorumlusu kimse kimin eli taşın altındaysa onlar gittiler Brüksel'e" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

2006 yılında olduğu gibi 2007 yılında da 24 yasal düzenlemeyle 24 ikincil düzenleme yapılacağını bakanlıkların kendilerine bildirdiklerini kaydeden Babacan, "Hem 2006 hem 2007 için gündemimiz daha da yoğunlaşacak. Tarama raporları geldikçe AB'den bizim yapacağımızla ilgili daha detaylı bilgilere sahip olacağız. AB süreci Türkiye'nin her alanda standartlarının yükselmesini sağlayacak bir süreç. Biz ne yaptıysak kendimiz için yaptık, kendi insanımız için yaptık, kendi geleceğimiz için yaptık. Aynı zamanda bu süreç kazan kazan süreci. AB'nin de kazanacağı bir süreç. Bu süreçten geçerek biz her alanda halkımızın yaşam kalitesini yükseltme fırsatı bulacağız.

Aynı zamanda AB Türkiye gibi büyük bir ülkenin daha iyi entegre olmasını sağlayarak doğu-batı güvenlik istikrar açısından çok önemli kazanımlar elde edecek. Türkiye-AB tüm dünyada medeniyetlerin ilişkilerini yeni bir perspektife oturtacak süreç olacak. Bizim bu çalışmalarımızın sonuçlarını sadece ülkemizde AB'de görmeyeceğiz. Dünyanın neresine gidersek gidelim Türkiye'nin AB üyeliği konuşuluyor. Neden bu kadar çok ilgileniliyor? Bunun sebebi çok açık. Özellikle Türkiye gibi çok önemli, bir gelecek vadeden, yüzde 99'unun Müslüman olduğu ülkede AB ortak idealleri etrafında birleşmesi evrensel değerlerin belli bir coğrafya, ırk, dinle sınırlı kalmaması, daha evrensel boyutlara taşınabilmesi gerçekten dünya tarihinin akışında da çok önemli bir konudur. AB, 2. Dünya Savası'ndan sonraki en önemli barış projesidir" ifadelerine yer verdi.

Reklam
Reklam

"TÜRKİYE, NÜFUSU HER SENE 1 MİLYON ARTAN BİR ÜLKE"

Babacan, Türkiye'nin AB üyesi oluncaya kadar AB üyesi ülkelerde 60'a yakın seçim olacağını, yöneticilerin değişeceğini, bu kişilerin Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili farklı söylemler içerisinde olabileceğini belirterek, "Bunlara karşı hazırlıklı olmamız lazım.

Bununla ilgili bir tereddüde girmememiz lazım. Bu kolay bir süreç değil. Hiçbir ülke için kolay olmamış, bizim için de kolay olmayacak. İspanya Dışişleri Bakanı ziyaretinde bir ülkenin vetosu yüzünden 2 yıl görüşmeleri askıya aldıklarını söyledi. Böyle örnekler var. Norveç, bütün müzakerelerini bitir, fakat kendisi dışarıda kalmaya karar verdi. Bizim için önemli olan sünecin kendisi. 'Türkiye üye olsun, ne zaman olsun?' tartışmaları için de çok erkendir. Bu reformların kendisine odaklanmamız gerekir. 17 Aralık tarihi Türkiye-AB ilişkilerinde çok önemliydi. Bir başka önemli dönüm noktası da 3 Ekim oldu.

Müzakere çerçeve belgesinin kabul edilmesi. 12 Haziran Pazartesi günü de Türkiye ile AB ilişkilerinde tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu tarihlerden önce de hep 'Olacak mı olmayacak mı, birileri gelip engel olacak mı olmayacak mı?' denildi. Ama bütün bu kritik tarihleri Türkiye'nin menfaatlerini, milli çıkarlarını ön planda tutarak taviz vermeyerek aşmış olduk. Bu gerçekten Türkiye'nin artık geri dönülmez bir yola girdiğinin kanıtı. Artık bir tane fasıl açılmış kapanmış. Bu yola girilmiş" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Babacan, bu sürecin ekonomiye önemli katkısı olacağını ve olduğunu da belirterek, şöyle konuştu:

"Süreç ekonomimizin geleceği açısından son derece büyük önem taşıyor. AB süreci, yerli yabancı tüm yatırımcılar için Türkiye'nin daha öngörülebilir bir ülke olduğunu görüyor. 10 sene sonra 20 sene sonra nasıl bir Türkiye olacağı, AB sürecinde görülüyor. Özellikle uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelmesi için kendi yatırımcımızın buradaki yatırımlarını daha da arttırması için AB süreci büyük önem taşıyor. Türkiye, nüfusu her sene 1 milyon artan bir ülke. Biz Türkiye'de özel sektör yatırımlarını mutlaka ve mutlaka canlı tutmak durumundayız.

AB süreci Türkiye'de yatırımları nerden nereye getirdi. 74 milyar YTL'lik özel sektörün yatırım yaptığını düşünürseniz, AB sürecinin faydalarını şimdiden ekonominin üzerinde görüldüğünü takdir edeceksiniz. 2001-2002 yıllarında konuşulan rakamlar neydi şimdi ne oldu? Bakmayın piyasalardaki geçici hareketlere. Önemli olan uzun vadedeki istikrardır. Uzun vadede Türkiye'nin istikrarına güvenenler de hiç pişman olmamışlardır. Bu istihdam konusunun da en önemli kaynağı olacaktır."

Reklam
Reklam