Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) düzenlediği "Türkiye Başkanlığındaki G20 Gündemi" konferansında konuştu.
Konuşmasında siyasi istikrarın ekonomik ve finansal istikrarı da temin ettiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü gibi konularda yapılacak çok şey olduğunu söyledi.
Babacan, üyelik sürecinde Avrupa Birliği'nin (AB) önemli bir barış projesi olduğuna her zaman inandıklarını belirtti:
"AB, idealler ve değerlerin birliğidir. Farklılıkları kucaklayan ve ortaklıklar çerçevesinde bir araya gelen bir yapıdır. Dünya için de çok önemlidir. Dolayısıyla biz de AB'nin bütün kriterlerini kabul ediyoruz. Demokrasi, temel haklar, hukukun üstünlüğü... Bütün bu prensipler de bizim için çok önemli. 2002 yılından bu yana çok şey yaptık. Bu alanlarda çok reform yaptık. Ama Türkiye için yapılacaklar listesi oldukça uzun. Demokrasimizi geliştirmek, özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü geliştirmek için daha yapacaklarımız var. Güvene dayalı yargı sistemi konusunda yapmamız gereken çok şey var.”
Babacan, Microsoft ve İntel gibi büyük kurumsal şirketlerin 60-70 ülkeyi Türkiye'den yönettiğini ifade etti. "İstanbul'un hub olma özelliği gelişiyor. Özellikle finans sektörü açısından bu daha da önemli olmaya devam edecek. Elbette siyasi reformlara da önem veriyoruz. Bir ülkede, siyasi istikrarın olması, ekonomik ve finansal istikrarı temin edici bir unsurdur. Dolayısıyla siyasi reformlarımız da çok önemli oldu” dedi.
Yargı reformunun önemini vurgulayan Babacan, "Ne yazık ki son birkaç yılda özellikle Türkiye'de olan olaylar, yargı sistemimizle ilgili bazı sıkıntılar doğurdu. O yüzden bizim tekrar yargı sistemine adım adım güveni tesis etmemiz gerekiyor ki; gerçekten Türkiye bir hukuk devleti olarak faaliyetlerine devam etsin. Neye ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Arkamızda da önemli oranda bir kamuoyu desteği var” diye konuştu.
‘İşgücünde daha çok esneklik sağlayan adımlar gerekiyor'
Türkiye'nin mali açıdan iyi durumda olduğunu söyleyen Babacan, kamu borcunun artık Türkiye açısından bir risk unsuru olmadığını belirtti. Ali Babacan, Türkiye'nin daha çok katma değer sağlaması gerektiğini vurguladı:
"Teknolojide, araştırma-geliştirme ve inovasyonda daha çok şey yapmamız gerekiyor. İşgücü piyasalarında daha çok esneklik sağlayıcı adımlar atmamız gerekiyor. Türkiye'nin yatırım ve iş yapılması gereken daha kolay olan bir yer haline gelmesi için çalışmamız gerekiyor.”
‘KOBİ'ler ekonominin belkemiği'
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'de kendi deneyimimize göre KOBİ'ler ekonominin belkemiğini oluşturuyor. Aslında bu pek çok gelişmekte olan ülke için geçerli. Bazı gelişmiş ülkeler de dahi KOBİ'ler ekonomik yapının çok önemli bir parçası olmaya devam ediyor" dedi.
Geçen yıl bankacılık sektöründe kredi büyümesinin yüzde 16 arttığını ifade eden Babacan, KOBİ'lere kullandırılan kredilerin ise yüzde 25 arttığını belirtti.
‘Konjonktür karşıtı politikalar uygulamak her zaman kolay olmuyor'
Türkiye'de finansal düzenlemeler açısından çevrimdışı uygulamalar yaptıklarını anlatan Babacan, şöyle konuştu:
"Yani iyi zamanlarda düzenlemeleri sıkılaştırmak ve finansal sektörün rezerv biriktirmesini istemek yolunda gidiyoruz. Kötü zamanlarda da biraz durumu gevşetip bu rezervlerin kullanılabilmesini sağlıyoruz. Bu yaklaşım bizim için çok faydalı oldu. Ancak iyi zamanlarda birtakım düzenlemelerle devreye girmek kolay olmuyor. Konjonktür karşıtı politikalar uygulamak her zaman kolay olmuyor. Ekonomiler, tüketim güçlü olduğunda, yatırımlar iyi gittiğinde, finans sektörü kredi verme konusunda çok istekli olduğunda politika yapıcıların devreye girip, 'Biraz yavaşlatın, gelecekte olabilecek kötü zamanları düşünün, dengesizliklere ve balonların ortaya çıkmasına dikkat edin' demesi çok kolay değil. Tabii ki bütün bu süreçler zamanında yapılmazsa o zaman biriken riskler çok büyük sorunlar ortaya çıkartabilir. Dolayısıyla bu sene uygulama çok önemli olacak. Bazı ülkelerde bu uygulamalar sürecinin başarılı olması mümkün."
Dünyanın her yerinde işsizliğin de önemli bir sorun olduğunu dile getiren Babacan, yakın zamanda büyüme ve istihdam ile ilgili olarak ABD, İngiltere gibi bazı gelişmiş ülkelerde gelişme olduğunu belirtti. Avro Bölgesi'nde ve Japonya'da toparlanmanın halen zayıf olduğunu vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:
"Bütün bu zayıf büyüme gösteren ülkelere baktığımızda, bunun detaylarına indiğimizde, yapısal reformların, sorunların ve çözümlerin kökeninde yattığını görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, büyüme oranları ortalama olarak düşmüş durumda. Son 10 yıla kıyasla daha düşük rakamlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerde önümüzdeki 10 yıl için büyüme oranlarının geçmişteki 10 yıla göre daha düşük olması öngörülüyor. Yine de bu düşük rakamlar bile gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerinden daha yüksek. Küresel büyümenin yine de büyük bir kısmı gelişmekte olan ülkelerden gelecek. Dinamizm, büyüme arayanlar açısından, gelişmekte olan ülkeler hala iş yapılacak önemli yerler olmaya devam edecek.”
Kaynak: AA