Diyetisyen Yıldız Melek Aksoylu, bağırsaklarımızın ikinci beynimiz olarak adlandırıldığını ve doğrudan bağışıklık sistemimizi de etkileyen faydalı bakterileri içerdiğini belirtti. Aksoylu, "Yeterli miktarda probiyotik ve prebiyotikler alınırsa bağışıklık sisteminin güçlenmesinin yanı sıra kişinin duygu durumunu düzeltme ve bağırsakların işleyişini düzenleme gibi faydalar da sağlanır" ifadelerini kullandı.
Diyetisyen Yıldız Melek Aksoylu probiyotiklerin yeterli miktarlarda tüketildiklerinde sağlığı olumlu yönde etkileyen canlı ve faydalı mikroorganizmalar olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bağırsaktaki zararlı bakterilerin çoğalmasını engellerken yararlıların artmasını destekleyerek bağırsak dengesini sağlarlar. En önemlileri laktik asit bakterileridir. Prebiyotikler ise probiyotiklerin etkisini arttıran insan vücuduna faydalı, sindirilmeyen gıda bileşenleridir. Bağırsak florasını desteklerler, aktif olmayan bakterilerin aktif hale gelmesini sağlayarak, gelişimlerine katkı sağlarlar.”
Probiyotiklerin alınan besinlerin sindirimini ve vücutta enerji kullanımını düzenleyerek ağırlık kaybına yardımcı olduğunu ifade eden Aksoylu, "Diyetle alınan enerjinin harcanmasını arttırdığı için obeziteyle savaşta çok etkililer. Örneğin, bağırsaktaki faydalı bakteri sayısı zayıf bir kişi ile güçlü bir kişiyi değerlendirelim. Güçlü kişiye 1 dilim ekmek yeterli gelirken, zayıf kişiye 1 dilim ekmek yetmeyecek ve 2. dilim ekmeği talep edecektir. Bağırsak sağlığı kötü olan bireyler gerekli enerjiye ulaşmak için tüketim düzeylerini istemeden yükseltirler. Yapılan çalışmalar diyete eklenen probiyotiklerin ağırlık kaybını desteklediğini ortaya koyuyor” dedi.
Dyt. Aksoylu sözlerine şöyle devam etti:
“Şu soruyu soracak olursak: diyetimize probiyotik takviyesi ve probiyotik içeren besinler eklemek gerekli midir? Tabiki de evet. Fakat takviyelerde dikkat edeceğimiz bir bakterinin probiyotik etkisinden bahsedilebilmesi için bağırsağa kadar canlı ulaşmalıdır. Midedeki güçlü asitlere ve safra tuzlarına dayanıklı olup bağırsağın iç zarına yerleşip burada aktivitesini göstermelidir.”
Probiyotiklerin en önemlilerinin laktik asit bakterileri olduğunu ifade eden Aksoylu, “Süt ürünleri en ulaşılabilir probiyotik kaynaklarıdır. Probiyotik zengini besinler yoğurt, peynir, kefir, ayran, keçi sütü, ev yapımı turşu (özellikle lahana ve salatalık), boza, tarhana, bitter çikolata ve Korelilerin çok tükettiği Çin lahanasından yapılan bir yemek olan kimchidir. Vücudumuzdaki probiyotikleri çoğaltabilmenin diğer bir yolu da; probiyotiklerin etkisini arttıran prebiyotik gıdaları tüketmektir" dedi.
Aksoylu, doğal prebiyotikleri şöyle sıraladı:
"Muz, elma, kuru meyveler, soğan, sarımsak, yer elması, kurubaklagiller, pastörize edilmemiş turşu ve zeytin, dhokla (nohut fermente edilerek yapılmış Hint aperatifi), dosa (pirinç ve siyah mercimek fermente edilerek yapılan geleneksel Güney Hint yemeği), kim Chi (baharatlı, keskin fermente edilmiş lahana, geleneksel Kore yemeği).”
Bağırsağımızdaki faydalı bakterilerin azalması, probiyotik ve prebiyotik yoksunu bir beslenme şeklinin birçok hastalığı beraberinde getirebileceğini ifade eden Aksoylu,
“Probiyotikler sindirim sistemimize faydalı bakterilerin dengelenmesini sağlarlar. Sindirim bozukluklarını azaltarak, hazımsızlık, şişkinlik, gaz problemlerini önlerler. İshal ve kabızlık tedavisinde destekçidirler. Bağışıklık sistemini desteklerler. Güçlü bir bağışıklık sistemi hastalıklarla mücadelede ve kaliteli bir yaşam için önemlidir. Alerjik hastalıkların ve cilt hastalıklarının tedavisinde destekçidirler. Örneğin sedef hastalığı veya vitiligo hastalığı olan kişiler doktoruna danışarak probiyotik takviyesi alabilirler. Egzama ve sivilcilerin iyileşmesinde etkilidirler. Probiyotikler cildin daha sağlıklı görünmesini sağlar. Kansere karşı bağışıklık sistemini güçlendirirler." şeklinde açıklamada bulundu.
Özellikle kolon kanserine karşı korunmada probiyotik ve prebiyotikten zengin bir beslenme aktif rol alır. Depresyon tedavilerinde probiyotiklerden faydalanılır. Mutsuz bağırsak, mutsuz kişidir. Bağırsakları sağlıksız olan kişiler kronik yorgunluk, öğrenme güçlüğü, hafıza zayıflığı, isteksizlik gibi bir çok problemi bir arada yaşayabilirler. Probiyotikler kolesterolü olumlu yönde etkileyerek kalp ve damar sağlığını desteklerler. Kalbe faydalı yağların etkinliğini arttırırlar. Yağ metabolizması üzerinde aktiftirler. Ritim bozukluğu ve çarpıntıları önlerler. İdrar yolu ve vajinal enfeksiyonlara karşı koruyucu görevi görürler. Özellikle vajinal mantar enfeksiyonlarına karşı etkilidirler. Göz kuruluğu ve görme sistemi üzerinde de olumlu yönleri bulunmaktadır.