Bahar ayları ve lohusa depresyonu arasındaki ilişki

Bahar ayları yaşadığımız 4 mevsim içinde en sevdiğimiz dönemlerden biri. Ancak bunu bir de yeni anne olan kişilere sorun. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, bahar ayları ve lohusa depresyonu arasındaki ilişki hakkında aydınlatıcı açıklamalarda bulundu.

Yeni doğum yapmış anneler, "lohusalık depresyonu" ile doğum sonrasında hormonları ve vücutlarında fark edilen değişimler, bir de denk gelen bahar aylarıyla oldukça duygusal bir ruh haline bürünebiliyorlar.

ÇEVRENİN ETKİSİ

Lohusa depresyonu her 100 kadından 20’sinde görülen bir sorun haline geldi. Hem hamilelik hem de doğum süreci kadınlar için oldukça yıpratıcı olabiliyor. Doğum ile birlikte hayatlarının büyük bir kısmında değişim meydana gelen kadınlar, bu durumu kabullenemeyerek kayboldukları hissine kapılabiliyorlar.

Reklam
Reklam

Tüm bu duygu-durum değişikliklerine ek olarak anne adaylarının çevresinde bulunan aile fertlerinin, akrabaların ve arkadaşların tavırları da çok önemli.

BAHAR AYLARININ LOHUSA DEPRESYONUNA ETKİSİ

Bahar aylarının başlamasıyla birlikte artan depresif duygular, lohusa dönemi ile birleştiği zaman yorucu bir hal alabiliyor. Yeni doğum yapan kadınlar hem çok ciddi bir değişim geçirdikleri hem de çevrelerinden duyduklarıyla psikolojik açıdan da yıpranıyorlar.

Evde sürekli ilgi isteyen bir bebeğin olması, herkesin anne adayına ne yapması ya da yapmaması gerektiğini söylemesi ve bir anda kadının omzuna yüklenen sorumluluk duygusu yeterince zorlu bir süreci beraberinde getiriyor.

LOHUSA DEPRESYONUNA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER

Bu dönemlerde anne adaylarının kendine zaman ayırması çok önemli. Yeni anne olan kişinin çevresindeki insanların destekleyici ve anlayışlı tutumları depresyon sürecini kolay atlatmalarına yardımcı olur. Yeni anneler lohusa depresyonuna girdikleri zaman bebekleri ile ilgilenmeyi reddederek kendilerini yatağa hapsedebilirler.

Reklam
Reklam

Bu tür durumlarda baskı kurmamak, eleştirmemek ve yol göstermemek en doğru davranış şekli. Anneyi kendi haline bırakmak, dinlenmesi için zaman vermek ve sürece alışmasını beklemek en doğru çözümdür.

Anne olan kişiler bebekleri ile ilgilendikleri, her şeye yetişmeye çalıştıkları zamanlarda da lohusa depresyonunda olabilirler. Eve bir bebeğin gelmesi herkes için yorucu olsa da anneler için daha zorlu bir süreç. Bu süreçte sütü gelmeyen ya da az gelen anneler çok daha büyük bir stres yaşamanın yanı sıra yetersizlik hissi ile de mücadele ederler.

Yeni doğum yapan kadınların morale, anlaşılmaya ve paylaşmaya çok ihtiyacı olsa da herkesin nasıl anne olunacağını öğretmeye yönelik tavırları, aile büyüklerinin bebeğinin bakımından ev düzenine kadar farklı alanlarda anneye karışması sürecin çok daha sancılı geçmesine neden olur.

Bu süreçte yapılması gereken anneye destek olmak, annenin çizdiği sınırları aşmadan ona yardım etmektir. Annenin kendine zaman ayırabilmesi, uykusunu alabilmesi ve dinlenebilmesi için konfor alanları yaratmak da sürecin rahat ilerlemesi açısından oldukça önemli.

Reklam
Reklam

Op. Dr. Seval Taşdemir
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı

https://www.instagram.com/drsevaltasdemir
https://www.facebook.com/drsevaltasdemir