MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Birleşmiş Milletler gözetiminde Kıbrıs sorununun çözümü için başlatılan görüşmelerde, Kıbrıs Rum kesiminin 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralacağına dikkat çekti. Bahçeli, “Anlaşıldığı kadarıyla önümüzdeki kısa zaman dilimine haddinden fazla anlam yüklenmekte ve bu şekilde Kıbrıs Türklüğü baskı altında tutulmak istenmektedir.” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, BM gözetiminde başlayan görüşmeleri değerlendirdi. “Ada’da adil, kalıcı, kapsayıcı olmayan ve iki kesimliliği teminat altına almayan hiçbir yöntem, yaklaşım ve yol Kıbrıs’ta biriken sorunları eritemeyecektir.” diyen Bahçeli, “Bunları hesaba katmadan hemen çözüm bekleyenler, şimdi çözüm diye zorlayanlar, bir an önce çözüm olsun diye tempo tutanlar; aslında Kıbrıs Türklüğü'nü sığınmacı ve göçmen olarak görmek isteyenlerle 1974’ün intikamını almayı akıllarından geçirenlerin koalisyonundan başkası değildir. Özellikle Rum tarafıyla, ABD’de dün başlayan ve bugün de devam eden müzakereler, Kıbrıs meselesinde gündemin ana maddelerinden birisi haline gelmiştir. Yapılan bu ikinci zirve, Birleşmiş Milletlerin davet ve yönlendirmesiyle gerçekleşmiştir. Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığını üstleneceği 1 Temmuz tarihine kadar konuyla ilgili aşama kaydedilmesi öngörülmektedir. Yıllardır devam eden müzakere sürecinin, olumlu bir kulvara girebilmesi için uluslararası alanda yoğun bir faaliyet bulunduğu görülmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla önümüzdeki kısa zaman dilimine haddinden fazla anlam yüklenmekte ve bu şekilde Kıbrıs Türklüğü baskı altında tutulmak istenmektedir.” şeklinde konuştu.
KIBRIS’IN ULUSLARARASI TOPLANTILARLA ELE ALINACAĞI SÜREÇ BAŞLAYACAK
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin yapılan müzakereleri son aşama olarak tanımlamasının meselenin bundan sonra daha farklı bir güzergâha gireceğine işaret ettiğini ifade eden Bahçeli, özlerine şöyle sürdürdü:
“Kıbrıs’ın, uluslararası toplantılarla ve konferanslarla ele alınacağı yeni ve sorunlu bir dönem önümüzde durmaktadır. KKTC’nin izolasyonlardan ve ambargolardan kurtulması, adaletten ve hakkaniyetten uzak yaptırımlara maruz kalması nedense uluslararası toplumun bugüne kadar hiç umurunda olmamıştır. Rum şantajının AB’yle desteklenerek Kıbrıs Türklüğünü zor bir alana hapsedeceği ortadayken, AKP’nin yönünü ve dikkatini BOP’un hizmetkârlığına çevirmesi Kıbrıs müzakerelerinde Türk tarafının elini zayıflatan başlıca faktörler arasında yer almıştır. Şurası tartışmasızdır ki, şayet çözüm diyerek dayatılan tekliflerin içinde, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılması ya da yıpratılması yer alırsa, bunun bizim açımızdan kabul edilmesi söz konusu bile olmayacaktır. Kıbrıs’ta tek gerçekçi uygulanabilir ve yaşayabilir çözüm, iki bölgeli, iki milletli ve iki devletli bir ortaklık yapılanmasıdır. Türkiye’nin Kıbrıs üzerinde kurucu anlaşmalardan kaynaklanan ikamesi olmayan ahdi hak ve yükümlülükleri olduğu asla yabana atılmaması gereken bir husustur. Kıbrıs Türklüğünün uzun yıllardır sabır ve feragatle sürdürdüğü onurlu mücadeleyi incitecek veya sarsacak değişiklik, öneri, plan ya da girişimlere sonuna kadar kapalı olunmalıdır. AKP hükümeti bunları sağlamakla mükelleftir ve bu konuda millet ve tarih önünde büyük bir vebal altındadır. Başbakan Erdoğan Suriye’yi diline dolayacağına, Irak’ta taraf tutup bu ülkeyle didişeceğine Kıbrıs davasına odaklanmalı ve Kıbrıs Türklüğünün varoluş gayesine arka çıkmalıdır. Ne var ki, AKP iktidarının, sözde bir adım önde olmak adına kurguladığı ‘ver-kurtulcu’ anlayış, milli davamızın mevzilerinde büyük gedikler açmıştır. ‘Çözümsüzlük çözüm değildir’ diyerek Rumlara ümit aşılayan ve ekmeğine yağ süren AKP hükümeti, KKTC’nin elindeki kozları deşifre etmiş ve yavru vatanı uluslararası alanda zora düşürmüştür."
BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN SÖZDE CESUR ADIMLARI DUVARA TOSLADI
“Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs’ta, kendi ifadesiyle söyleyecek olursak, attığı sözde cesur adımlar nihayetinde duvara toslamıştır.” diyen Bahçeli, “Gerçekten de AKP hükümeti Kıbrıs’ta hiçbir milli vicdan tarafından düşünülemeyecek, akla ve hayale gelmeyecek çürümüş hamleler yapmış, bunlar da yalnızca Rumların işine yaramıştır. Başbakan Erdoğan’ın ‘çöz ve yaşat’ sloganı Rum tezlerini tahkim etmiş, bu kapsamda Kıbrıs Türklüğü çözümsüzlüğün, anlaşmazlığın ve ihtilafın tarafı olarak utanmadan sunulmuştur.” dedi.
DENKTAŞ’IN CENAZE TÖRENİNDEN ŞİKAYET, DÜŞMAN SEVİNDİREN BİR TUTUM
KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın cenaze törenine yönelik eleştirilere de tepki gösteren Bahçeli şu eleştirilerde bulundu: “Denktaş için yavru vatanda tertip edilen ve çok şükür katılımı yüksek olan cenaze töreninden ürkmeleri ve şikâyette bulunmaları düpedüz düşman sevindiren sorunlu bir tutum olmuştur. Bu zavallıların akıtılan gözyaşlara bile saygısı yoktur. Bu gafillerin tutulan yasa bile hürmetleri yoktur. Bu arsızların duaya, dini vazifelere bile tahammülleri yoktur. Unutulmasın ki Kıbrıs şehit kanıyla yıkanmış ve vatan yapılmıştır. Kıbrıs Türk’ü, aziz milletimizin paha biçilmez bir mücevheridir. Ve dün olduğu bugün ve yarın da Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz