MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önceki gün partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada ‘Kitabın ortasından konuşacağım’ diyerek, Öcalan’ın ‘tecridinin kaldırılması ve PKK’ya silah bırakma çağrısı’ yapmasına yönelik sözleri AK Parti kulislerinin de en önemli konu başlığı oldu.
Türkiye Gazetesi'nde yer alan habere göre; AK Partililerin yaptığı değerlendirmelerde Bahçeli’nin kritik zamanlarda, kritik çıkışlar yaptığına dikkat çekiliyor ve son açıklamasının da bu kapsamda görülmesi gerektiği belirtiliyor.
Kulislerde, Bahçeli’nin bu açıklamasının ‘Cumhurbaşkanın bilgisi olmadan’ yapılmış olması ihtimali çok düşük olarak görülüyor ve “Cumhurbaşkanı’nın haberinin olmaması mümkün değil. İbrahim Kalın ve Hakan Fidan dâhil, bazı değerlendirmeler olmuştur. Bu birden bire ortaya çıkan ve durduk yere yapılan bir açıklama değildi. Bu bir denklemdi. El sıkma ile başlayan ve aşama aşama yürütülen bir süreçti. Bahçeli duvarları yıktı, ezberleri bozdu” değerlendirmeleri yapıldı.
Bahçeli’nin açıklamaları ile birlikte muhatabın artık Öcalan olduğu, çok kısa vadede Öcalan’ın ‘Tarihî sorumluluğumu yerine getirmeye hazırım’ şeklinde bir açıklama yapacağı da konuşuluyor. AK Partililerin yaptığı yorumlarda “Küreselcilerin mi yanındalar yoksa sorunun çözümünü mü istiyorlar, göreceğiz. Kimin kiminle iş tuttuğu bu süreçte görülecek. Herkesin pozisyonu ortaya çıkacak. Herkesi bir karar almaya zorlayan bir süreçteyiz. Emin olun şu anda tüm batı başkentlerinde ve büyükelçilerde bu konu konuşuluyordur. Bahçeli çok kritik bir süreçte önemli bir çıkış yaptı. Türkiye tehdit altında derken sınırlarımıza dayanacak İsrail tehdidinden bahsediyoruz. Ayrıca DEM Parti ve PKK’nın elindeki koz da alınmış olacak. Çünkü bugüne kadar sarıldıkları şey ‘Öcalan tecrit altında’ teziydi. Şimdi ne diyecekler göreceğiz” görüşü dile getiriliyor.
Öte yandan, Öcalan’ın yeğeni, DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya gitme talebi de kabul gördüğü ve Öcalan’ın dün Abdullah Öcalan’la görüştüğü iddia edildi.
Ancak bu görüşmenin Bahçeli’nin açıklamaları ile aynı döneme denk gelmesinin ‘tesadüf’ olduğuna vurgu yapılıyor.