MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti teşkilatlarına gönderdiği genelgede Türkiye’nin yaygınlaşan terör eylemleri, azan bölücülük ve tırmanan etnik tahrikler karşısında yakın tarihinin en ağır güvenlik tehditleriyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
AKP Hükümeti’nin yönetme yeteneğini ve iradesini tamamen kaybettiğini ifade eden Bahçeli, “Hükümetin açılım adını verdiği ‘yıkım projesi’, PKK terör örgütüne hayallerinin bile ötesinde zemin ve imkan kazandırmıştır. Bölünme dinamikleri, terör eylemleri refakatinde harekete geçmiş, AKP, PKK, Peşmerge ve İmralı sürece müdahil olarak rol ve sorumluluk paylaşmışlardır. Bu karanlık tabloda, Türk milletinin birliği ve beraberliği ile Türk devletinin bütünlüğü üzerindeki tehditler kırılma noktasına dayanmıştır” dedi.
Bahçeli, terörün özellikle de MHP ve partililere yönelik eylem ve tahriklerini arttığı uyarısında bulunduğu genelgesinde, parti yöneticileri ve mensuplarına şu direktiflerde bulundu:
“Vatanımızın birliği ve milletimizin beraberliği uğruna şehit düşen evlatlarımız uğurlarken son manevi görevimiz vakar ve huşu içinde gerçekleştirmeye devam edilecektir. Ancak, bu ortamlarda vuku bulacak taşkınlık, gerginlikler ile manevi iklime mugayir davranışlardan uzak durulacaktır.
Toplumumuzun her kesimini çok yakından etkileyeceği anlaşılan önümüzdeki süreç içinde, bugüne kadar gösterilen sağduyu ve sükunet mutlaka korunacaktır.
Partimizin fikirlerini ve duruşunu topluma aktaracağı demokratik platformlar, kararlaştırılmış salon ve meydan mekanlarıdır. Parti mensuplarımız, arkasında kimlerin olduğu meçhul, toplumun öfke ve hissiyatından beslenen, kontrol dışı gelişmiş ve partimizin düzenlemediği hiçbir toplantı ve gösteriye katılmayacaklardır.
Türkiye’deki her sorunun yegâne çözüm yeri TBMM’dir. Milliyetçi Hareket Partisi ülkemizin her sorununun farkındadır, çözümü için hazırdır.Terör ve bölücülük de bu zemin üzerinde ve güçlü bir iktidarla mutlaka çözülecek, çözümü çareyi sokaklarda arayanlarla, fırsatı kardeşliğin bozulması olarak görenlerin tahriklerine karşı uyanık olunacaktır.
Partimiz, Türk milleti kimliğinde birleşerek millet olgusuna birlikte vücut veren bütün vatandaşlarımızı büyük Türk Milleti ailesinin onurlu fertleri olarak gören ve hepsini bir bütün olarak kucaklayan değerlerin sahibidir.”
-REFERANDUM SÜRECİNİ ETKİLEYECEK 'SİNSİ' SÖYLEMLERE DİKKAT-
MHP’nin toplumun kendilerini yanlış ve eksik tanımasına neden olan olumsuz önyargıları ‘sabırla, akılla ve zamanla’ aştığını, ancak bu duruştan rahatsız olan mihrakların önümüzdeki dönem tahriklerini hızlandırarak, MHP’nin siyasal ve kurumsal kimliğine ve kadrolarına yönelebileceğini ifade ederek şöyle devam etti:
“Bu kapsamda; Milli müşterekler ve bizi millet yapan değerler ekseninde yapıcı, birleştirici, bütünleştirici olunacak; düşünce, tutum ve davranışlarla bu samimi duygular topluma aktarılacaktır.
Kavga ve çatışma ortamları ile muhtemel kutuplaşma ve cepheleşmelerden mutlaka uzak durulacaktır.
Milliyetçileri ve ülkücüleri marjinal ve itici göstermek ve partimizi tartışma ortamına çekmek için ortaya atılacak bulanık fikirler ve tuzaklara dikkat edilecektir.
Özellikle yaklaşan referandum sürecini etkileyecek bilgi kirliliğine ve tereddüt uyandıracak sinsi söylemlere karşı dikkat edilecek, yoğun bir bilgilendirme kampanyasıyla bu mihrakların çabaları etkisizleştirilecektir.
Önümüzdeki dönemin hassasiyeti dikkate alınarak açık ve kapalı toplantı ortamlarında tahrik ve tertiplere dikkat edilecek; yayın, ilan, afiş, pankart ve sloganlarda partimizin tüzük ve programında yer almayan, izin verilmemiş olanlar asla kullanılmayacaktır.
Günümüzde toplumla irtibatın daha yaygın olarak kullanılmaya başlandığı mobil telefon mesajları, internette sosyal paylaşım siteleri ve ağı, bilişim sistemlerinin haberleşme şekilleri ile ulaşılmış mesajlara riayet edilmeyecek veya bu teknolojik vasıtalar kullanılarak izin verilmemiş görüşme, haberleşme ve buluşmalar yapılmayacaktır.
Partimizin politikalarını ve tutumunu aziz milletimize aksettirmek maksadıyla ihtiyaç duyulacak fikir Bugün Türkiye’nin karşısına çıkartılan güvenlik sorunu, özü itibariyle, bir demokratik hak talebi ve bireysel özgürlük sorunu değil, açıkça etnik bölücü terör sorunudur.
Bugün için hepimizin birinci görevi, etnik tuzakları boşa çıkarmak ve bir kardeş kavgasını ne pahasına olursa olsun önlemektir. Terörü önlemenin zemini ve yöntemi asla ve asla sokaklar değildir.
Maruz kalınacak tahrikler ne kadar ağır olursa olsun, sükunet mutlaka korunacak, topluma bu konudaki yegane çözüm iradesinin seçim sandığında olduğu anlatılacaktır.”
ANKA