"TERÖR EYLEMLERİNİN BİR NUMARALI SORUMLUSU ERDOĞAN VE AKP-PKK HÜKÜMETİDİR"
Bahçeli, "Çözümün çöküş olduğu kapatılsa da, akıbetin kanlı ve mayınlı olduğu saklanamadı. Sürecin, silahlanma, taviz, onursuzluk, milli haklardan vazgeçme süreci olduğu hep gizlense de, gerçekler belliydi. Oslo'da, ismi bizde saklı İngiliz Büyükelçinin arabuluculuğunda, PKK'ya eyalet modeli, teröristlerin affı, statü taleplerinin karşılanması, İmralı canisinin özgürlüğü sözü verilirken, Erdoğan'ın ruhunu Kandil ele geçirmişti. Oslo'ya görevlendirilen AKP memurları, PKK'nın şehirlerimizi bombalarla doldurmasını itiraf etmişler, teröristlere yalvar yakar halde devlet umurunu yerle bir etmişler, milleti sırtından hançerlemişlerdi. AKP'nin kirli ve kokmuş sicili aziz milletimizin tam anlamıyla malumudur. Biz bu yürek burkan, geliyorum diyen acınası ve isyan ettiren gelişmeleri çok önceden okuduk. Şahsım, PKK'nın sözde çözüm ve barış sürecinde güçleneceğini, Türkiye'nin başına daha büyük belalar saracağını söylerken, Erdoğan bize iftira atıyordu. Çözüm süreci bu kıvam ve dozda giderse çok büyük siyasal, sosyal sorunlar doğuracak ve Türk milleti etnik temelli bölücüler tarafından tahrip edilecektir derken, AKP sözcüleri MHP'ye hücum ediyorlardı. Biz, PKK'nın silah bırakması Akdeniz'in kuruması kadar imkansızdır derken, havuz medyası PKK dışarı, umut içeri başlıkları atıyordu. Yine biz, PKK silah bırakmaz, emellerinden vazgeçmez, terörü durdurmaz, bölücülükten caymaz dedikçe, AKP'li yöneticiler namlunun ucunda çiçekler açacak havasındaydılar. PKK bırakınız geri çekilmeyi iyice konuşlanıyor dedim, şehitleri istismar etmekle suçlandık. PKK silahlanıyor dedim, kandan besleniyor dediler. Şehitler ölmez, vatan bölünmez dedim, edepsiz dediler. PKK bombaları şehirlere taşıyor dedim, korkarak, kendine güven duymayarak bir yere varılmaz, ecdada bak dediler. PKK'ya katılımlar hiçbir dönemde olmadığı kadar arttı dedim, çözüm süreciyle varlık zeminimizi kaybedeceğimizi söylediler. Kimin zemin kaybettiği artık nettir. Kaybeden sadece AKP değil, Türkiye'dir. Kaybeden Türk milletidir. AKP, aziz ülkemizi üç beş teröristin insaf ve keyfine terk etmiştir. Şehitlerimizin, trajik bir şekilde tırmanan terör eylemlerinin bir numaralı sorumlusu Erdoğan ve AKP-PKK hükümetidir" dedi.
"TÜRKİYE NASIL BİR DARBOĞAZDA, NASIL BİR KUMPASIN MAKASINDADIR?"
Bahçeli, "29 Temmuz 2015 günü, TBMM Genel Kurulu'nda konuşan dönemin Başbakan Yardımcısı Arınç, Milliyetçi Hareket Partisi'nin süreç ihanetine yönelik eleştirilerini haklı bulduğunu açıklayarak Erdoğan ve AKP'nin tüm tezlerini bizzat çürütmüştür. Biz haklıysak, AKP haksız ve hıyanete ortaksa bunun milletimiz tarafından sandıkta gösterilmesi en demokratik beklenti olacaktır. Gerek Davutoğlu, gerekse de Erdoğan süreç ihanetinin PKK'ya silah depolama konusunda arayıp da bulamadığı bir imkan sağladığını söylemişlerdir. O halde, Türkiye'ye çevrilen silahların, patlayan bombaların, kurulan pusu ve tuzakların hepsinde AKP'nin izni, dahli ve parmağı vardır. PKK güdümlü füzelere ulaşırken sarayda keyif sürenler vebal altındadır. PKK ağır silahlarla senaryosu yabancı başkentlerde yazılan iç savaşa yönelik talim yaparken, ayakkabı kutusu dolduranlar birinci derecede suçludur. Bu silahları kim ya da kimler vermektedir? Hangi ülkeler sıra sıra Türkiye'ye düşmanlık kuyruğuna girmiştir? PKK, bombaları nereden, hangi silah baronlarından temin etmektedir? Özellikle ABD, Almanya ve Fransa'nın PYD'ye verdiği silah ve cephanelikler bilinmekte midir? Türkiye nasıl bir darboğazda, nasıl bir kumpasın makasındadır? İsrail'e tepki için BM'ni arayan, ama kendi ülkesini terör zulmüne bırakan Erdoğan bunların farkında mıdır? Örtülemez bir gerçektir ki, süreç ortakları Türk milletinin karşısındaki hain bloktur. Hiçbir hükümet üyesi ve sözde devlet adamının; ben masumum, bilmiyordum, uyuyordum, fark edemedim, kandırmışlar, pardon deme lüksü yoktur. Şunu bilmek lazımdır ki, çözüm süreci denen kanlı ve terör süreci Erdoğan ve Davutoğlu'yla beraber alayının başını yakacaktır" diye konuştu.
"ETNİK HAZIMSIZLIK TOPLUMSAL HÜCRELERE SERVİS EDİLMEKTEDİR"
Bahçeli, "Yaşanan feci terör saldırılarından sonra, toplumsal basınç ve hassasiyet artmış, gerilim düzeyi kontrol eşiklerinden taşmıştır. Önemle ifade etmek isterim ki, etnik kutuplaşma tehlikeli boyutlar kazanmıştır. Doğu-Batı ayrımı birileri tarafından alenen kaşınmaktadır. Bu durum Tükiye'ye yapılacak en büyük kötülüktür. Türk milleti haklı ve meşru olarak terörü lanetlemektedir. Bunda bir beis yoktur. Şu işe bakınız ki, dünkü akillerin bir bölümü teröre karşı toplanma çağrıları yapmaktadır. Milli ve demokratik tepkiler takdir edilecek kıvam ve derecede olsa da, zaman zaman endişe verici provokasyonların önüne geçilememektedir. Türk-Kürt çatışması için zemin ve zaman kollayan mihraklar yine devrededir. Kardeş kavgası çıkarmak için el ovuşturan insan müsveddeleri, devlet içine yuvalanmış çeteler, AKP güdümlü paramiliter gruplar, çakma ocaklar, kapalı devre çalışan oluşumlar sokakları hareketlendirmek için kavga tetikçiliği yapmaktadır. Bursa Yenişehir, Bolu Mudurnu, Karaman Ermenek, İzmir Bergama, Antalya Alanya ve Manavgat, Kırşehir, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, birçok il ve ilçemizde kaygı verici cepheleşmeler gözlemlenmektedir. Yollarda otobüsler taşlanmaktadır. Sırf Doğu'dan geldikleri için tarım ve inşaat işçileri hedef yapılmaktadır. Gazete ve parti binaları kundaklanmaktadır. Ne yazıktır ki, cepheleşme toplumsal taban bulmuştur. Sarayın arkasında bağlı duran, kendilerine Osmanlı Ocakları diyen, aslında aziz ecdadımızın ruhunu zedeleyen, mirasını lekeleyen Bizans'ın varisi güruh nifak saçmaktadır. Bu güruhun kimi zaman bozkurt işareti, kimi zaman zafer işaretleriyle toplumsal heyecanı ajite ettiği görülmektedir. Malum liderlerini kefenli gören ve kendilerine kefen giyen askerler tanımı getiren bu tekfur kalıntılarının nifak ve bozgunculukları tüm netliğiyle meydandadır. Kaçak sarayda hazırlanan kaos planları organize suç ve mafyatik oluşumlar tarafından sahaya indirilmektedir. Erdoğan 400 milletvekili için Türkiye'nin mahvını projelendirmekte, PKK ile eşgüdüm halinde şiddet yatırımı yapmaktadır. Kitleler galeyana getirilmektedir. Etnik hazımsızlık toplumsal hücrelere servis edilmektedir. Bu maksatla da MHP üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Ticari ve siyasi kartvizitlerinde eski Ülkücü yazan bir avuç satılmış ve devşirilmiş isim, Erdoğan'nın yanında dizilerek MHP'ye çelme takmanın hevesindedir. Milli duygular kışkırtılarak Kürt düşmanlığı özendirilmektedir. Kanunsuz hiçbir eylemin içinde bir tek Milliyetçi-Ülkücü bulunmamış, bundan sonra da bulunmayacaktır. Hiçbir dava arkadaşımız, hiçbir partilimiz sağa sola saldıran gözü dönmüşlerin içinde yer almamış, almayacaktır. Biz terörü lanetleyip şehitlerimize sahip çıkarken taşkınlıklardan özellikle uzak durduk; ölçüsüz, kontrolsüz, seviyesiz saldırıların taraf ve faili katiyen olmadık. İçimiz acıya acıya, gelişmeler karşısındaki eleştirilerimizi demokratik sınırlarda gösterdik. Bozkurt yapıp gazeteleri taş yağmuruna tutanların, Bozkurt yapıp oraya buraya sataşanların bizimle bağ ve bağlantısı kesinlikle yoktur. Bu kapsamda sorumlu ve suçlu aranıyorsa kaçak sarayın etrafında toplanan, maşa olarak kullanılan şuursuz kalabalıklara bakılması isabetli olacaktır. Kürt kökenli kardeşlerimiz milletimizin kopmaz, yeri dolmaz ve ayrılmaz birer mensubudurlar" dedi.
"TÜRKİYE BİZİMDİR, HERKES TÜRKİYE'DİR"
Bahçeli, "PKK ile Kürt kökenli kardeşlerimizi bir ve aynı görmek tam bir cinayettir. Terör örgütünün gayesi, varmak istediği menfur aşama da esasen budur. PKK ile Kürt kökenli kardeşlerimizi eşitlemek milleti inkar eden, Türkiye'nin altını dinamitleyen kör bir tuzaktır. Bu tuzağa hiçbir sağduyulu vatandaşımız itibar etmeyecek, hiçbir dava arkadaşımız düşmeyecektir. Hiç kimseye kökeni, mezhebi veya derisinin rengi merceğinden yaklaşmadık, yaklaşmayız. Hiç kimseye doğduğu yöreye, anasının diline göre muamele etmedik, etmeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin tamamına aynı nazar ve hisle bakmaktadır. Ortak kültür ve tarih şemsiyesinin altında toplanan büyük bir aile olduğumuz gerçeğini asla unutmadan, sadırdan satıra, gönülde dile dökülen muhabbet ve kardeşlik mesajlarımızla herkesi bir gördük, birlikte kabul ettik. Eğreti kahramanlıklara, sahte çığırtkanlara, görevli provokatörlere yüzümüz tamamıyla dönüktür. Psikolojik harekatlar, casusluk manevraları, algı operasyonları, yalan ve aldatma düzenekleri bizim ne kardeşliğimizi bozabilecek, ne de milli birliğin surlarında delik açabilecektir. Bu konuda kararlıyız. Türkiye'nin yılmaz bekçileri, Türk milletinin son siperi olduğumuz bilincinden bir an olsun ayrılmadan, kriz ve kargaşa mucitlerinin oyunlarını ters yüz etmek için her zamankinden daha da hazırlıklıyız.
Biliyoruz ki, içe kapanan, içe kıvrılan, iç savaş çarkına kapılan bir Türkiye Allah muhafaza ikiye bölünebilecektir. Tecrit edilmiş, kızağa çekilmiş, kenara itilmiş, sekteye uğratılmış toplumsal denge ve düzenin yeniden inşası eğer mümkün olmazsa, ülkemiz kim vurduya gidecektir. Türk milleti nefret ve güvensizlik dalgasını aşmak için mutlaka insitayif almalı, tavır ve irade göstermelidir. Baskı rejimini ihdas, korku devletini ihya, demir yumrukla yönetimi ifa etmenin peşine düşmüş cahiliye devri artıklarına aradıkları fırsat ve imkanı vermemek milli bir görev olmalıdır. Leş arayan, ganimet avına çıkan saray müfrezelerini püskürtmek, bunların kuşatmasını yarmak ancak sandık yoluyla olabilecektir. Anlık kızgınlıkların ölümcül sonuçlara meydan açacağını görmek şarttır. Bizim kimseden korkumuz yoktur. Tüm çabamız Türkiye'nin ve Türk milletinin geleceğini güven ve emniyete almaya dönüktür. Bizim ikram edecek bir vatanımız yoktur. Kimse boşuna yorulmasın, boş yere hayal kurmasın; bizim vazgeçecek, geride bırakacak, unutacak, hatırdan çıkaracak bir tek insanımız bile olmayacaktır. Türkiye bizimdir, herkes Türkiye'dir" diye konuştu.
"İKTİDARI ELİNDE TUTAN İŞBİRLİKÇİLER TÜRKİYE ÜZERİNDE KUMAR OYNAMAKTADIR"
Bahçeli, "Türk milleti kardeşlikle geçen asırlar içinde sabırla kaynaşmış büyük ve anıtlaşmış beşeri bir cevherin adıdır. Doğulusu batılısı, güneylisi kuzeylisi Türk milletinin özü, cüzü, feda edilemeyecek birer parçasıdır. İktidar uğruna devleti yozlaştıranlara, koltuk için terörü kullananlara, bölgesel ve küresel cinayet tezgahı için taşeronluk yapanlara 78 milyon Türk vatandaşının bir cevabı olmalıdır. Bakınız Suruç katliamının esrar perdesi hala çözülememiştir. Terör saldırılarının hangi amaç ve motivasyonla tırmandığı henüz gizemini korumaktadır. Türkiye'nin siyasi ve sosyal istikrarsızlığının asıl neden ve temelinde nelerin olduğu soru işaretleriyle doludur. 7 Haziran sonrası koalisyon kurdurmayanlarla terör kartını masaya koyanların arasındaki doğrusal korelasyon tüm yönleriyle aydınlığa kavuşur, küresel ayak oyunları ve mazisi bir asrı aşan nifak örtüsü aralanırsa her şey gün yüzüne çıkacaktır. Biz bundan eminiz. İstihbarat başka işler meşgulken, şehirlerimize ve dağlarımıza döşenen tonlarca bombaların, canilerin elindeki silah ve mühimmatların hangi çevre ve karanlık odaklardan temin edildiği hala cevap bekleyen bir sorudur. Tahmin ve yorumlarımız bizi yanıltmıyorsa, iktidarı elinde tutan işbirlikçiler Türkiye üzerinde kumar oynamaktadır. Nitekim iktidarın ve düne kadar masada beraber poz verdiği kanlı örgütün zorbalık ve zalimlikten başka dayanak ve çareleri kalmamıştır. Unutmayalım ki, topluma söyleyecek bir şeyi olmayanlar, geleceğe anlatacak bir hikayesi kalmayanlar sadece şiddet, sadece vandallık üreteceklerdir. Miadı çoktan dolan AKP, yabancı güçlerin elinde ölüm mekanizmasına dönen PKK, bunların arasında gün be gün eriyen Kandil matruşkası HDP, melun ve marazi bir kurgunun üçlü havarisidir. Bütün hesaplar Türkiye'nin bundan sonra kimin tarafından belirleneceği, nasıl bir toplum ve devlet yapısına sahip olacağı üzerine şekillenmektedir. Ya milli ve üniter devlet kuruluş ilkelerine göre gelişip korunacak, ya da Türkiye Cumhuriyeti çökecek, özerklikle başlayan çözülme başkent Ankara'nın tarihsel emanetlerini yutacaktır. Ya Türk milleti bir ve bütün halde kalacak, ya da kışkırtılan, tetiklenen, kırılan etnik kimlikler aziz vatanımıza cehennemi yaşatacaktır. Durum bu kadar kritik, seçenekler bu kadar azdır" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz