Referandum kampanyasına başlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, basın turu kapsamında Hürriyet Gazetesi’nden Umut Erdem'e yaptığı açıklamalarda gündeme ilişkin kritik değerlendirmelerde bulundu.
SİNAN OĞAN SALDIRISI YORUMU: LASTİĞE KURŞUN SIKAN BEYNE NİYE SIKMASIN
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'li Sinan Oğan'ın aracına yönelik saldırıya Lastiğe kurşun sıkan beyne niye sıkmasın. Saldırılar mizansen" yorumunda bulundu:
(‘Ülkücüler başladığı işi yarım bırakmaz' sözünüz farklı algılamalara neden oldu) Çok açık ve net. Öyle bir niyetin olmadığını söylüyoruz. Ülkücü ‘Ben seni konuşturmayacağım, toplantını şöyle yapacağım, sana da şunu yapacağım' diyorsa gidip kürsüyü eliyle itip çıkmaz. Bu kesin bir mizansen. Böyle bir şeye biz karar vermiş olsak, o gerçekleşir. Ülkücü bir niyetle varmışsa tamamlar. Diyor ki lastiğimi patlattılar. Lastiğe kurşun sıkan beyne niye sıkmasın. Ciddiye almamak lazım. Buna benzer şeyler muhtemelen daha da olabilir. Yolumuza devam etmeliyiz. Mesela kürsü yıkmak yerine Erdoğan'ın Almanya seyahatinde yanında bulunmayı tercih ederim. Kürsüyü niye yıkayım? Viyana kapılarına kadar gelmiş bir ecdadın evladıyım ben. İftirada alçaklığı bulursun da espride alçaklık olmaz.O hakarete girer.”
"ALMANYA HAYIR DİYECEĞİM DİYORSA, BARZANİ DE EVET VERSİN"
Bahçeli, Barzani'nin partisinin de 'evet' kampanyası yürütmesine ilişkin ise "Almanya ‘Hayır oyu vereceğim’ diyorsa, Barzani de ‘evet’ versin. Ben milletimin iradesini esas alırım" dedi:
"Yani CHP'nin hayırını bir başkasının evetini dikkate almak durumundayım. Bu ülkenin evladıyım ve burada siyaset yapıyorum. Ona bakarsan PKK'nın durduğu yer ile CHP'nin durduğu yeri nasıl izah edeceksin? Böyle mukayese olmaz. PKK ile Barzani ile bizi bir araya getirerek MHP'ye yöneltilen bir eleştiri kimin aklında varsa şeytani düşünüyor demektir.”
"BİZİM İÇİMİZDEKİLERİN HEPSİNİ BEN BİLİYORUM"
FETÖ’nün siyasi yapılanmasına ilişkin konuşan Bahçeli “Bizim içimizdekilerin hepsini ben biliyorum. AKP'lilerin içindekini AKP'liler bilsin artık” dedi. MHP Genel Başkanı, muhaliflerine yönelik saldırı için de yine çok konuşulacak yorumlarda bulundu.
İşte Bahçeli’nin açıklamalarından çarpıcı satırlar:
HOLLANDA KRİZİ
“Sabır ve soğukkanlılıkla takip edilmesi gereken bir konu. 53 yılı aşan bir süre AB üyesi olmak Türkiye'nin temel tercihi olmuştur. AB'ye tam üyelik yolunda samimi bir yolculuk yaparken, Avrupa sürekli engel teşkil etmiştir. Bu konu sürüncemede bırakılmıştır. Avrupa'da yaşayan bir vatandaş topluluğumuz oluşmuştur. İnsanlarımız Avrupa'da kalmayı, vatandaşlık hakkını kullanmayı tercih ediyor ama Türk vatandaşlığından da çıkartılmasına rıza göstermiyor. Orada vatandaşlık hakkını elde edenler, o ülkenin demokratikleşme sürecine katkıda bulunmuştur. Şu an 144 Türk soylu milletvekili var orada. Böyle bir ilişkinin çok yoğunlaştığı bir ortamda başta Almanya arkasından Hollanda ve Fransa, Belçika ve Danimarka'nın Türkiye'ye karşı bir tavır içerisine girmelerinin sebebi iyi araştırılmalıdır. 15 Temmuz darbesine karşı Türkiye'nin halen, devlet yapısını korumuş olması, demokrasi kavramında ısrarcı olması, müesseseleri işler halde tutması karşısında Avrupa'nın Türkiye'yi ayakta alkışlaması lazımdı. Kanaatim odur ki Avrupa bir çöküş ve çözülme sürecine girmiştir. Kopenhag Kriterleri'ne Avrupa'nın ihtiyacı vardır şu an. Saygıyla 16 Nisan'ı beklemeleri gerekenlerin, Türkiye'de irtibat kurdukları unsurlarla Türkiye'ye düşmanlık beslemelerinin izahı yok. Avrupa için hayırlı adımı kanaatimce Türkiye atıyor. Türkiye bir sistem değişikliğine giderken Avrupa'da bir rejim değişikliğinin kıvılcımını başlatıyor. Hollanda, İspanya, İngiltere, Belçika ve Danimarka anayasal monarşi ile yönetilen ülkeler. Hollanda Kralı, Türkiye Cumhurbaşkanı'nı arayarak ‘Sabırlı, soğukkanlı anlayışlı olalım şeklinde bir yaklaşımı başlatmak istiyorum' demiş olsa o zaman Hollanda Kralı'nın bana göre bir anlamı olur. Hollanda vatandaşlığını kabul ederek demokratik hakkını kullananlar Türkiye üzerinde oynayan iki zihniyete karşı demokratik cevap vermeli ve Türkiye ile uyumlu olabilecek toplumsal huzuru Hollanda'da sağlayabilecek bir partinin önünü açmalılar.”
TÜRKİYE'NİN İRADESİNİ HAPSETMEK
(Bizim siyasilerimiz de soğukkanlı olmalı mı?) Konsolosluğa 30 metre kala bir alanda hanımı arabada tutacağınız yerde, konsolosluğa girmesine müsaade etmek her şeyden önce insani bir görev. Bunun siyasi veya diplomatik yönünü aramayacaksınız. Bir hanımefendiyi, yabancı bir ülkede arabanın içerisine hapsetmek, Türkiye'nin iradesini hapsetmektir. Kabullenmek mümkün değil. Bundan faydalanarak Türkiye'de iktidar eleştirilebilir ama eleştiri bu ülkenin insanı olarak bir noktaya kadardır. Bir noktadan sonra Türkiye'yi düşünmek, Türkiye'ye beslenen hasmı görmek lazım.
(‘Erdoğan ile Almanya'ya giderim' sözünüz) Türkiye Cumhurbaşkanı geliyor, ‘Almam' diyorsa, ‘onun arkasında Türk milleti vardır' anlayışı vardır bizde. Erdoğan'dan ziyade böyle bir anlayış vardır. Böyle bir gidişte isterse ben de gelirim. Benim gelmem demek 4 milyon dünya, Avrupa Türklüğünün önemli bir payının gelmesi demektir."