MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından, İsrail’in Mescid-i Aksa saldırısıyla ilgili açıklama yaptı. “Üç büyük mescidimizin fazilet ve mehabeti çok büyüktür. Bunlar; Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Nebi’dir” diyen Bahçeli, “Bu mescitlerimiz manevi hayatımızın burcu, İslam tarihinin derinliklerinden dualarla yükselen göz nurumuz, kutsal emanetlerimizdir. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’dır. Miraç’a şahitlik eden, maddi mesafeye rağmen manen hepimizin kalbinde var olan bu kutlu mekandır. Geçtiğimiz Çarşamba İsrail askerleri Mescid-i Aksa’ya saldırdılar, Siyonizm boyalı postallar Mescidi’mizi susturmak için kan kusturdular. İsrail acımasızlığı Kur’an-ı Kerim’e saygısızlık yaptı, Mescid’i gaza ve bombaya boğdu. Mihraba kadar her şey zarar gördü. Sonuçta tüm Müslümanların içi sızladı, feryatlar arşa ulaştı” dedi.
“BU ZORBALIK İSRAİL’İN YANINA KALMAYACAKTIR”
“Mescid-i Aksa’ya yapılan düşmanca tutumu, mütecaviz ve zalimce muameleleri kesin olarak kınıyorum” diyen Bahçeli şunları kaydetti:
“Bu zorbalık İsrail’in yanına kalmayacaktır. Masumlara şiddet fermanı yazanlar, Müslümanlara kast edenler elbette cezasını bulacaklardır.
Üzülerek görüyorum, İslam alemi durgunluğu aşamıyor, düzlüğe çıkamıyor, istikrarı yakalayamıyor. Sanki gökten dalga dalga musibet iniyor. Saraylarda oturan emirler, köşklerde sefa süren sultanlar, keyif çatan prensler, nefsine yenilmiş krallar İslam coğrafyasını mahvediyor. İslamiyet’in üstüne karabasan gibi çöken imtiyazlı zümre yedi-içti, milyarlar baktı, bunlar yuttu milyarlar konuştu, açlık diz boyunu geçti. Mescidlerimiz harap, gönüller kırık, vicdanlar solgun, huzur ve kardeşlik bitkin, buna karşılık şiddet ve vahşet oldukça yaygındır. Çevremizde su yerine kan akıyor, petrol yerine fitne fışkırıyor. Sefalet sel olmuş milyarları önüne katmış götürüyor.
Ümit ve teselli kilidini açmalıyız. Güdük ve topal tarifleri bırakmalıyız. Susmaya zorlanan kim varsa müdafaanamesine ortak olmalıyız. Keramet satıcılarından, istismar tayfalarından, ıslah olması mümkün olmayan ham ve yalan kişiliklerden kurtulmalıyız. Zamanı gelen tırtıl kozayı yırtar, vakti gelen düşünce çağları ve coğrafyaları yıldırım gibi geçer. Ahlak ve adalet; toptaki barutu ateşleyen kapsül gibidir. Top yoksa, barut bitmişse, kapsül ne işe yarayacaktır?
Ayaklarda sürüklenen iyilik dirilmeli, kucaklarda gezdirilen kötülük fırlatılıp atılmalıdır. Silik ve sessiz bir gölge gibi duran gönüller ihya olmalı, iradeye geçirilen esaret zincirleri kırılmalıdır.” (İHA)