Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde basın mensupları ve ekonomistlerle bir araya geldi.
Toplantının açılışında konuşan Albayrak çok tarihi bir dönemden geçildiğini ifade etti.
Albayrak, yeni hükümet sistemine geçilmesinin ardından Türkiye olarak birçok badirenin atlatıldığını aktararak, "Yeni sisteme geçtiğimiz süreçte yaşanan ağustos, peşinden 2 seçim süreci, seçim öncesi yaşananlar, ekonomide karşı karşıya kaldığımız sorunlar, peşinden özelikle Orta Doğu'da, bölgemizde komşularımızla yaşadığımız siyasi, askeri, güvenlikle alakalı sorunlar… Akabinde 2020 taze bir başlangıç, güzel ve dinamik derken, bir de baktık ki dünya tarihinin görmediği çok enteresan gelişmeler yaşandı." diye konuştu.
Her geçen gün yeni olayların tecrübe edildiği ilginç bir dönemden geçildiğini vurgulayan Albayrak, "Bakanlık pozisyonuna geldiğimden beri şunun altını çiziyorum; Türkiye olarak biz nasıl içinde bulunduğumuz coğrafyada güvenlik, askeri ve birçok açıdan istikrarlı ve güvenli bir altyapıya sahip olmamız gerekiyorsa, aynı şekilde ekonomik ve finansal olarak da güçlü bir altyapı, mimariye sahip olmamız gerek." ifadelerini kullandı.
Albayrak, eski Türkiye ile ilgili "Dünyanın bir köşesinde biri hapşırıyor, Türkiye zatürre oluyor." değerlendirmelerinin yapıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bugün gelinen noktada dünya tarihinin en önemli salgını dediğimiz ve bu salgın tecrübe etmediğimiz şekilde iktisadi faaliyetin her alanında... 'Great recession' diye tabir edilen geçmişten bugüne yaşanan 1929 Buhranı ve 2008 krizlerinin ardından bu 3'üncüsüne akademik olarak 'great cessation' denilmeye başlandı. Daralma, küçülme falan değil, duruş deniliyor. Hiçbir şekilde tecrübe edilmeyen bir noktadayız. İnsanların sokağa çıkıp, bir şey bile tüketemediği bir döneme girdik. Ekonomik ve iktisadi faaliyetlerin hangi alana yönelik ne tür tedbirler alacağımızı kestiremediğimiz bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. Derinliği ne olacak, önümüzdeki süreç ve çeyrekler bize neyi getirecek? Bunun içerisinde ülkelerin birbirlerine ve kendi içinde, genel ticaret dengesi içinde yaşadığı, rekabet içerisinde olduğu, farklı algı operasyonları, birbirleri ile ticarete yönelik çatışmalara maruz kaldığı bir süreci yaşıyoruz. 2018'den bu yana bunlar tecrübe edilirken, Türkiye olarak biz bundan minimum etkilenmek için yeni sistemin getirdiği güçlü ve hızlı karar alma fonksiyonunun da katkısıyla, gelişmiş ülkelere ve diğerlerine kıyasla Türkiye birçok anlamda pozitif ayrışarak 3 aylık bir dönemi geride bıraktı.”
Bakan Albayrak, mevcutta birçok belirsizliğin sürdüğüne işaret ederek, ancak bardağın dolu tarafına bakarak her geçen gün normalleşme sürecinde ilerlendiğini söyledi.
Bu süreçte çok dinamik ve aktif olunması gerektiğini vurgulayan Albayrak, "Türkiye, sağlık ve ekonomik anlamda ortaya koyduğumuz sahadaki aksiyon planları ve adımları manasında birçok ülkeye kıyasla kararları hızlı ve güçlü aldı. Bunun meyvelerini topladık. Toplamaya da devam ediyoruz. Bunun yeni döneme ilişkin Türkiye ekonomisinin ortaya çıkan bu resme karşı fırsatları çok olumlu etkileyeceğini düşünüyorum." dedi.
Albayrak, Türkiye'nin ilk çeyrek büyümesi açısından pozitif ayrıştığını belirterek, şöyle devam etti:
"İkinci çeyrekte de dünyadaki ülkelere bakacağız ve inşallah dünyadaki daralma ne çerçevede olacaksa, Türkiye olarak bu sıralamada birçok ülkeye kıyasla daha olumlu bir netice alacak. Nispeten daha az etkilenen ülkelerden olmak için mücadele veriyoruz. Mayıs, nisana göre daha olumluydu. İnşallah haziran mayısa göre daha olumlu kapanırsa ikinci çeyrek de inşallah bu çerçevede olacak. Üçüncü ve dördüncü çeyreklerle birlikte bu yılı büyüme anlamında olumlu kapatacağımızı düşünüyoruz. Türkiye, 2018 ve 2019’da birçok olumsuz beklentiye rağmen daha olumlu performans sergiledi. Büyük resme sıkı bir çalışmanın ürünü şeklinde hazırlanmış adımlarla yolumuza devam ediyoruz. İktisadi faaliyetin normalleşme sürecinde ekonominin tüm paydaşlarını kuşatacak şekilde finansal sistem ve mimarinin güçlü altyapısını daha da güçlendirecek, finansal güvenliği de içerecek adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Bu manada attığımız ve atacağımız birçok adım var."
Açılış konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Albayrak, 2020'yle ilgili makro ve mikro öngörülerde bulunurken, normal bir dünya ikliminden yola çıktıklarını, bütün dünya gibi kendilerinin de rakamları revize etme noktasına geldiklerini belirtti.
Albayrak, yola gayet iyi başlandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bütçe performansı olarak iyi başlamıştık. Ocak, şubat ve martın ilk yarısına, pandemi sürecinin Türkiye'yi etkisi altına alana kadar bütçe, büyüme, cari denge tarafında da hakikaten birçok açıdan iyi bir noktaya gelmiştik. Bugün içimizden geçtiğimiz noktada mali disiplin bizim her zaman kırmızı çizgimiz oldu. Bugün geldiğimiz noktada olağanüstü bir dönemden geçerken bütçe açığı performansı önceliklerimiz arasında değil. Sadece 1,5-2 ayda Amerika’da 40 milyonun üzerinde işsiz kaldığı, dünyada bu kadar büyük küçülmelerin konuşulduğu bir ortamda bütçe önceliğimiz en ön sıralarda değil.
Önceliğimiz, istikrarı, istihdamı muhafaza etmek. İktisadi faaliyet noktasında etkilenen paydaşları mümkün olduğu kadar oluşturacağımız paketlerle kalkan içine alarak korumak ve muhafaza etmek. Dolayısıyla tabii ki sınırsız bütçe ile alakası söz konusu değil ama özellikle hükümetlerimizin geçmişten bugüne kadar mali disiplin noktasında ortaya koyduğu performans ile bugün ortaya çıkan Türkiye’nin borçluluk düzeyinin çok ama çok alt düzeyde olmasından kaynaklı getirdiği konfor alanından hareketle, bu yıl önceliklerimiz saydığım hususlar olacak.”
Albayrak, özellikle dünyanın uzun yıllardır tartıştığı büyüme ve borç sorununda Türkiye’nin diğer ülkelere kıyasla pozitif ayrıştığını vurgulayarak, “Borç düzeyinin gelişmiş ve birçok gelişmekte olan ülkelere göre çok altta olmasının oluşturduğu rahatlık, büyüme kapasitesi ve potansiyelinin yavaşlayan ülkelere kıyasla, genç, dinamik potansiyeli, ihracat potansiyeli ve bölgedeki stratejik avantajından dolayı çok hızlı adapte olabilecek ve bu süreci normalleştirecek alana sahip olduğunu düşünüyorum.” dedi.
TL mevduatlarının düşmesine değinen Albayrak, bunun uzun yıllardır tartışıldığını, mevduatların düştüğünün, kaçtığının konuşulduğunu dile getirdi.
Albayrak, “Şunu diyorsanız, bu tip dalgalı dönemlerde gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin dalgalanmasından kaynaklı korunma… Açıkçası ben döviz talebi yoğunluğu görmüyorum. Bu manada geçtiğimiz 6 aylık süreçte, döviz talebiyle ilgili 2018 ve 2019'a kıyasla çok yoğun bir baskı olduğunu düşünmüyorum. Son birkaç aydır dünyada yaşanan süreçten kaynaklı altın talebi arttı. Doğru. Dünyanın her yerinde olduğu gibi arttı. Yakından izleyenler iyi bilir son haftalardaki normalleşme, küresel normalleşme, emtia fiyatlarındaki normalleşme altına olan talebin, yavaş yavaş bu döngü içerisinde gidip geleceğini düşünüyorum.” diye konuştu.
TL mevduatlarındaki düşüşün döviz talebi doğurduğu hususunun özellikle geçen son 3 ayda yoğun endişe edici bir resim doğurduğunu görmediğini belirten Albayrak, “Özellikle reel ekonominin rayına hızlı şekilde oturması potansiyelini doğurmuş mudur?” diye sordu.
Albayrak, Türkiye’nin belki ilk defa enflasyon, faiz ve kur denkleminde tüm benzer ülkelere kıyasla çizginin dışına çıkmadığı, kontrolü kaybetmediği bir süreç yönettiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Normalleşme sürecine bağlı olarak reel sektörün tüm üretim kapasitesi ve potansiyeli çerçevesinde Türkiye’yi ayrıştıracak önemli hususlardan birisi mevduat faizleri, faizler düşecek. 17-25 Aralık sürecinden sonra, tek haneli faizleri yaşadığımız süreçten hemen sonra, 2014 Ocak ayında yüklü bir faiz artışıyla Merkez Bankası piyasa faizlerinin yüzde 13-15 bandına çıktığı ve daha da inmediği bir dönem. Bu beraberinde neyi doğurdu? Piyasa faizleri TL’de yüzde 13-15, döviz yüzde 6-7. Doğal mecrasında dolarize olmuş bir sisteme ister istemez gittik. Bu da beraberinde doğal mecrasındaki dolarizasyonun TL’ye olan talep değil dövize olan taleptir.
Dünyanın hangi sektöründe yüzde 15 kar marjı var? Hangi yatırım, hangi gelişme, hangi istihdamdan bahsedeceksiniz? Uzun yıllar sonra ilk defa TL-döviz makasını daralttık. Buna dayalı düşen maliyetler, faizlerle birlikte reel kurun çok daha fazla potansiyel alanının genişlediği ve dolarizasyon riskinin tersi yönünde ciddi bir sürece giriyoruz. Faizler ile kurda, enflasyonda istikrarlı dönemin devam etmesi sürecinden taviz vermeyeceğiz. Seçim yok, o yok, bu yok. Bütün bu yaşanan sıkıntılardan Türkiye ekonomisi olarak ciddi dersler ve tedbirler alarak piyasa normalizasyonun küresel krizin normalleşmesiyle hızlı şekilde ilerleyeceğini düşünüyorum.”
İstihdam konusundaki gelişmeleri de değerlendiren Albayrak, bu çerçevede paydaşlarla ve iş dünyasıyla görüştüklerini bildirdi.
Albayrak, normalleşme süreciyle istihdam konusunun çok daha öne çıkacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu manada (istihdam) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız çok geniş kapsamlı ciddi bir paket hazırlığı içerisinde. Bizler de koordinasyon ve destek noktasında birlikte elimizden geldiğince katkıda bulunuyoruz. Bu manada belki 'İstikrar Kalkanı'ndan sonra normalleşmeyle birlikte inşallah 'İstihdam Kalkanı' diyebileceğimiz bir paketle inşallah bir hazırlık içerisinde piyasalara bu anlamda bir rahatlama sağlayacak bir çalışma yürütüyoruz. Tüm paydaşların bu manada inisiyatif aldığı, destek verdiği kamu olarak bizim bu çerçevede bir resim ortaya koyacağız bir çalışma. Mart, nisan ve mayıs ayının yıkıcı etkilerini ciddi anlamda minimize edecek bir 3 ayı tecrübe ettik. Hayatın normalleşmesiyle birlikte özellikle bu anlamda mikro düzeyde detaylı bir çalışma yürütüyoruz. Pakette bunlara temas edecek detaylar da olacak. Önümüzdeki günlerde, bu ay içerisinde inşallah gelişmelere şahit olacağız."
Berat Albayrak, "Vergi affı ya da indirimi gündeme gelebilir mi?" şeklindeki soru üzerine, vergi indirimleri konusunun her dönem süre gelen bir konu olduğunu belirtti.
Vergi affı gibi algılanabilecek konulara olumlu ve sıcak bakmadığını söyleyen Albayrak, "Ama yapılandırma noktasında olsun, farklı destekler ve düzenlemeler yaptık. Vergi affı gibi algılanmayacak konularda bir sıkıntı görmüyorum." dedi.
Albayrak, şu an itibarıyla piyasanın normalleşmesini yakından takip ettiklerini belirterek, şunları değerlendirmelerde bulundu:
"Salgının hangi sektörlere hangi alanlarda ne kadar etkisi var veya yok. Dataya ve sahip olduğumuz bilgiye bakarak adım atmamız daha rasyonel ve gerçekçi. Sosyal medya mecrasında veya farklı alanlarda 'trend topic' olmuş konulara dönmek yerine realize olmuş datalar üzerinden hareket etmek lazım. Yakından takip ediyoruz. Sektör bazında bu manada talep unsuru oluşturacak kurumlar, bireyler bazından ihtiyaç dahilinde olursa her türlü çalışmayı ekonominin paydaşlarının iktisadi faaliyetlerini düzenlemek için atabiliriz. Ama şu anda bu çerçevede somut bir şey olduğunu söyleyemem. Bu ikinci çeyreğin etkileriyle veya tüm ekonomik ve iktisadi faaliyetteki etkilerin sonuçlarını gördükten sona bazı alanlarda daha somut yorum yapabilirim. Ama bu çerçevede bir gelişme yok."
Bakan Albayrak, Türkşeker'in pandemi sürecinde çiftçilere yaptığı nakit avansa ilişkin soru üzerine, Türkşeker'in çok güzel yeni bir model başlattığını söyledi.
Bu uygulamanın genişletilmesi anlamında benzer bir çalışmanın gerçekleştirildiğini aktaran Albayrak, şunlar kaydetti:
"Bu uygulama bizi memnun etti. Ama bizim memnun olmamızdan öte paydaşlar daha da memnun. Özellikle üretimden son tüketici ayağına kadar aracı maliyetlerinin azaltılmasının ötesinde finansman maliyetlerinin oluşturduğu yükü elimine edecek bir modelle aslında çok güzel bir yapı oluşturuldu. Bunun başarılı şekilde devam etmesi, sadece Türkşeker'de değil daha farklı alanlarda da genişletilmesi hususuyla alakalı şimdilik şunu söyleyebilirim. Bir çalışma yürüyor. Türkşeker üzerinde bunu sadece mevcut paydaşlarla değil daha geniş alana yaymak, bununla alakalı kurumlarımızla ikili üçlü bir çalışma başlattık. Rakamsal olarak da hacimsel olarak da farklı ürün gamı olarak da genişletmeye yönelik bir çalışma yürüyor. Olumlu sonuçlar almaya devam ettiğimiz sürece, bunu mevcut potansiyelimiz ve kapasitemiz dahilinde daha da genişletmeyi düşünüyoruz."
Bakan Albayrak, dünyanın içinden geçtiği süreçle ilgili çok sayıda tahmin yapıldığını ifade ederek, "yeni normal"in ne olduğunu şu aşamada kimsenin tam olarak bilemediğini söyledi.
Yeni dönemde tüm senaryolara hazırlıklı olmak gerektiğinin altını çizen Albayrak, şöyle devam etti:
"Birçok ülkede en kötüyü gösterip normalleşme sürecinin oluşturduğu pozitif kazanımları pozitif yönetmeye yönelik bir bakış açısı var. Ben açıkçası hep yaptığım yorumlarda şunu iletmeye çalışıyorum; farklı farklı bakış açılarıyla farklı yorumlar yapabilirsiniz, önce çok kötüyü gösterirsiniz biraz iyileşme olursa çok başarılı... Veya çok aşırı abartılı bir pozitif algıyla süreci yürütmeye çalışırsınız ki, bu çerçevede toplumun farklı yöne yönlendirmeye yönelik farklı dinamikleri olsun. Ilımlı iyimserlik diyebileceğimiz bir süreç. 2018'de de bunu söylediğimde işte 'toz pembe' (denildi)... veya 2019'da yaşadığımız olaylarda veya bugün içinden geçtiğimiz süreçte. Bir duruş sergilemeye gayret ettik. Dolayısıyla bugün bu çerçevede nereden baktığınıza göre değişir."
Bakan Albayrak, öncelikle piyasadaki normalleşme sürecini yöneteceklerini, ardından da stabilizasyon sürecinin geleceğini söyledi.
Kalkınmadaki ivmelenmenin artışı için yeni çalışmalar yaptıklarını belirten Albayrak, Türkiye'nin bu süreci ihracat, iç piyasa talebi ve turizm bacaklarıyla bütüncül ve dengeli olarak yöneteceğini söyledi.
Türkiye'nin "hormonlu" değil, "doğal" büyüme sürecini destekleyecek yeni bir döneme girildiğini ifade eden Albayrak, şöyle konuştu:
"Ben bu sürecin Türkiye açısından fırsatlarının tehditlerinden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Gerek Avrupa ve ABD ekonomilerinin dün, bugün ve yarın içinden geçtiği süreçlerin oluşturduğu soru işaretleri, gerek doğu ekonomilerinin yeni dünya düzenindeki bugüne kadar almış olduğu pay ve bugünden sonraki sürecin, çatışmaların, risklerin oluşturduğu tüm bu kesişimin, kavşak noktasının ortasında Türkiye var. Lojistik, altyapı, enerji gibi... Tüm bu çerçeve Türkiye'yi birçok açıdan daha da pozitif ayrıştıracağını düşünüyorum.
Elimizde yeni sistemin getirdiği, Hazine ve Maliye Bakanlığının getirdiği, para ve maliye politikalarının koordinasyonunda bu kadar uyumlu olduğumuz bir dönemde; bu kadar borçluluk düzeyi düşük, potansiyeli olan, kamu ve özel sektör potansiyeli olan, yatırım anlamında potansiyeli ve çeşitliliği rahat olan çok fazla ülke yok. Dolayısıyla bu süreci marjinalize olmadan, dengeli bir şekilde gidebilecek çok sayıda enstrüman elimizde. Zaten dikkat ettiyseniz son iki yılda yaşananlara rağmen hep o ince dengeyle yürütüldü süreçler. Dolayısıyla normalleşme süreçlerinin daha hızlı gerçekleşmesi için gereken adımları atmaktan çekinmeyeceğiz. Sahip olduğumuz bu hassas dengeyi önümüzdeki dönemde çok daha etkin kullanacağız."
Toplantıda soruları yanıtlayan Albayrak, kamu bankalarının son açıkladığı kredi paketinin detaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, paketin konuttan otomotive, mobilyadan beyaz eşya ve turizme kadar ekonominin birçok alanını kapsadığını söyledi.
Albayrak, tüm bu alanlara bakıldığında bankaların birçok sektörden yoğun şekilde başvuru talebi aldığını aktararak, "Veriler güncellendikçe paylaşacağım ama ötelenen bir talebin olduğunu destekleyecek rakamlar olduğunu görüyoruz. Sadece konut tarafı 2 günde 15 bini geçmişti." diye konuştu.
Paketlerin mümkün olduğunca yerli üretimi destekleyecek şekilde hazırlandığını anlatan Albayrak, fahiş fiyatlama olmamasına da özen gösterdiklerini ifade etti.
Albayrak, bunun fırsata çevrilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu paket kapsamındaki paydaşlardan herhangi biri bunu fırsata çevirmeye çalışırsa, kötü niyetli bir şekilde, ben karşılaşacağımızı çok düşünmüyorum ama bankalarımız ile devlet ve kamu olarak da biz de çok net bir şekilde tavır koyacağız. Devir fırsatçılık yapma devri değil. Herkesin ciddi bir şekilde birlik ve beraberlik içerisinde, taşın altına elini koyup bu normalleşme sürecini atlatmalıyız, çünkü tecrübe etmediğimiz dönemden geçiyoruz. Bu noktada da cezalandırmalar, kampanyadan çıkarmalar olabilir, bununla ilgili tavır alacağız.”
Berat Albayrak, politika faizlerinin düşürülmeye devam edilip edilmeyeceğine yönelik soru üzerine, Merkez Bankasının muhatap olması gereken bir soru olduğunu belirtti.
Kendisinin Merkez Bankasının aylık PPK toplantısındaki açıklamalarından, iktisadi faaliyet ve enflasyondaki trendi yakından takip ederek bu süreci yöneteceği izlenimini aldığını belirten Albayrak, dünyada enflasyona ve büyümeye dayalı üretimdeki gelişmelerin para politikalarında faizlerde düşüş yönünde olduğunu ifade etti.
Albayrak, şunları ifade etti:
"Gerek Türkiye'nin mevcut enflasyon tahminleri gerek oluşturduğu mevcut riskler ve fırsatlar ışığında para politikası süreci Merkez Bankası tarafından takip edilecek. Önümüzdeki ay gelişmeler, enflasyon gelişmeleri, dinamik süreç kararları etkiliyordur. Yorum yapmam mümkün değil ama bizler de yakından takip ediyoruz. Şunu söyleyebilirim, özellikle AK Parti iktidarı döneminde belki ilk defa bu kadar piyasa faizlerinin düşmüş olmasının reel sektör üzerinde oluşturduğu rahatlamanın, ekonominin toparlanmasına pozitif katkı yaptığını gözlemliyoruz. Çok iyi düzeyde, TL reel faizlerinde uzun yıllar sonra tek haneye şahit olduğumuz bir iklimde ekonominin paydaşları bundan pozitif şekilde etkileniyor."
Bakan Albayrak, faizlerdeki trendin enflasyon ile de ilişkili olduğundan hareketle bu yıl, mevcut süreç, mevcut trend, bu sürecin maliye politikası, enflasyona yönelik oluşabilecek riskler ve destekleri noktasında, hükumet olarak, yeni sistem ile para ve maliye politikalarının getirdiği avantajla gelecek dönemde enflasyonda çok daha güçlü bir disiplinin meyvelerini almaya başlayacaklarını vurguladı.
BAKAN ALBAYRAK KONUYLA İLGİLİ ŞU TWEETİ PAYLAŞTI
KAYNAK:AA