Bakan Avcı: "geldikleri, Gördükleri Türkiye’nin O Yabancı Düşmanı Irkçı Siyasetçilerin Göstermek İstediği Gibi Olmadığını Biliyorlar"

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, "Almanya’dan milyonlarca, Hollanda’dan her yıl 1 milyon 250 binin üzerinde insan geçmiş yıllarda Türkiye’ye geldi, hala da gelenler var. Dolayısıyla bildikleri, geldikleri, gördükleri Türkiye’nin o yabancı düşmanı ırkçı siyasetçilerin göstermek istediği gibi olmadığını biliyorlar" dedi.Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, katıldığı bir televizyon programında turizm sektöründeki gelişmelerle ilgili soruları yanıtladı. Geçen yıl Rusya’yla yaşanan sorunlar nedeniyle oldukça sıkıntılı günlerin geçirildiği hatırlatılarak, "Buzlar eridi, ama bu sefer de Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle yaşanan bazı sıkıntılar, bunlar etkileyecek midir? Bu sezon, bu sene ne bekliyorsunuz?" sorusuna Avcı, "Rusya’yla uçak kriziyle başlayan mesele büyük ölçüde halloldu, çok iyi göstergeler var. Zaten Moskova’ya yaptığımız ziyaret sırasında Rusya Kültür Bakanı Vladimir Medinski’yle bir iş birliği anlaşması imzaladık ve o anlaşma gereğince 2019 yılını Türkiye-Rusya ortak kültür ve turizm yılı ilan ettik; o tarafta bir sorun yok. Bu kimlik ve vize problemlerinin hallolmasından sonra Ukrayna pazarında ciddi bir genişleme olduğunu ve bunun giderek artacağını da görüyoruz. Dolayısıyla Rusya, Ukrayna pazarından 2017 için çok ümitliyiz. Evet, Avrupa pazarında 2016’da başlayan daralma hafif kıpırdanmalarla toparlanır gibi oldu ama siyasetçilerin özellikle Avrupa’daki bazı ırkçı ve yabancı düşmanı söylemlerin olumsuz etkileri yok mu? Var. Ama halklar arasındaki ilişkiler siyasetçilerin söylemlerinden çok derinden etkilenir mi? Zaman zaman etkilenebilir konjonktürel olarak, ama bunun etkileri arızidir. Çünkü bizim Almanya’dan milyonlarca, Hollanda’dan her yıl 1 milyon 250 binin üzerinde insan geçmiş yıllarda Türkiye’ye geldiler, hala da gelenler var. Dolayısıyla onlar Türkiye’yi o siyasetçilerin söylemlerinin dışında, o siyasetçilerin söylemlerinden bağımsız olarak değerlendirebilecek ön bilgilere, tecrübelere sahipler, onlar Türkiye’yi tanıyorlar. Dolayısıyla bildikleri, geldikleri, gördükleri Türkiye’nin o yabancı düşmanı ırkçı siyasetçilerin göstermek istediği gibi olmadığını biliyorlar" değerlendirmesinde bulundu."Bu yıl yakıt desteğini bütün 1 yıl boyunca 1 Ocak’tan 31 Aralık’a kadar bütün 1 yıl boyunca vereceğimizi açıkladık"Turizme yönelik teşvik uygulamalarıyla ilgili soruya Bakan Avcı, "Geçen yıl turizmimizin içine sürüklendiği darboğaz nedeniyle turizmcilerimize, her bölümüne, her birimine, yani hem seyahat acentelerine, hem otel sahiplerine, yani turist tesislerini işletenlere ciddi kolaylıklar sağladık. Kredilerinin yeniden yapılandırılması, taksitlendirilmesi, ecrimisillerinin ertelenmesi, yeniden yapılandırılması, taksitlendirilmesi, ayrıca birtakım vergi kolaylıkları, bankalarla olan ilişkilerinde yeni düzenlemeler, bunları yaptık. Ama bunun dışında mesela Türkiye’ye turist getiren charter uçuşlarına geçtiğimiz yıl 6 ay boyunca çok ciddi destek verdik, uçuş başına 6 bin dolar yakıt desteği verdik. Bunun da olumlu sonuçlarını gördük ve bu yıl özellikle yabancı tur operatörlerinin de talepleri bu istikametteydi. Bunu mümkün olduğu kadar erken açıklayın ki bizler uçuş planlamalarımızı, kataloglarımızı hazırlarken bunu bu bilgilere göre hazırlayalım demişlerdi. Biz de erken tarihte bu yıl bu yakıt desteğini bütün 1 yıl boyunca, 1 Ocak’tan 31 Aralık’a kadar bütün 1 yıl boyunca vereceğimizi açıkladık. Ayrıca, uçuş desteği alan havaalanlarımızın sayısını artırdık ve sadece charter uçuşlarına değil, aynı zamanda tarifeli uçuşlara da bu desteği veriyoruz. Bunlar tabi özellikle Avrupa’dan tur planlaması yapan büyük firmalar için önemli avantajlar sağlıyor" ifadelerini kullandı."Hiçbiri yayınlamadılar"Televizyon kanallarındaki kadın programlarına yönelik eleştirileri olduğu hatırlatılarak, okur-yazarlıkla ilgili bir belgesel yayınlamasını istediği ve dönüşümün olup olmadığı sorusu üzerine Avcı, şunları kaydetti:"Kütüphaneler Haftası vardı, sıra dışı okurlar, yani bizim kütüphanemizden yararlanan ve başkalarına da rol modeli olmasını düşünebileceğimiz okullardan bir seçme yapıldı, onlarla ilgili bir belgesel hazırlandı. Yani Kastamonu’da, Safranbolu’da diyelim 50 yaşlarında bir ev hanımı sırf okumaya olan düşkünlüğü sebebiyle kütüphaneyle kurduğu ilişkiler neticesinde yüksek tahsiline başlıyor, kızıyla birlikte aynı üniversitede okumaya başlıyor. Efendim, engelli bir öğrencimiz kütüphanede sosyalleşiyor, aslında engelli olduğu için okula devam edemiyor, ama evde özel ders alıyor, ama sosyalleşemiyor. Annesi onu sosyalleşsin, biraz çevre edinsin diye kütüphaneye getiriyor ve olağanüstü bir okuma zevki. Şimdi bunun gibi 80 yaşında bir büyüğümüz hanım 20 kilometre ötedeki ilçenin kütüphanesinden yararlanmak için gidiyor geliyor, oraya biz gezici kütüphane gönderiyoruz. Bu tür çok güzel örnekler ve bunların her birinin hikayesi aslında kendi başına bir film olabilecek kadar enteresan hikayeler, çok güzel hikayeler. Kütüphaneler Haftası’nda biz Ankara’da Milli Kütüphane’de yaptığımız bu belgeselleri izlettik. Orada ben konuşmamda dedim ki, bakın burada çok güzel şeyler var, ama biliyorum ki yarın pek çok televizyon kanalı bunları gösteremeyecek bile. Halbuki sabahları işte kadın, izdivaç programları diye abuk sabuk programlar yapıyorlar, tam bir uyuşturma programları bunlar. Olağanüstü duygu sömürüleri yapılıyor, çok vıcık vıcık programlar. Dedim ki bakın biz şimdi bu belgeselleri, bu sıra dışı okurlarla ilgili, bu olağanüstü hikayelerle ilgili belgeselleri bu sabahları televizyonlarda bu tür programları yapan bütün televizyonlara, yapımcılara ve sunuculara bizzat biz göndereceğiz, yani görmedik, duymadık, almadık, haberimiz yok deme şansları yok. Nitekim gönderdik de. Ancak hiçbiri onları yayınlamadı. Yine o vıcık vıcık, düzeysiz izdivaç programlarını sürdürdüler. Şimdi deniyor ki, efendim, vatandaş bunu istiyor. Arz ve talep birbirini biçimlendirir. Onun için zaten biz bu sıra dışı okur belgesellerini sabahları siz de gösterin derken bunu kastediyoruz. Böyle şeyler gösterirseniz insanlar bunlardan zevk alırlar, insanlar bunları izlemeye alışırlarsa bunları talep etmeye başlarlar. Ama siz iyi örnekleri sunmadan hep bu tür örneklerle işi götürürseniz, bu da kötü de alışkanlık yapabilir. Yani neticede görselliğin bir çekiciliği var. Hiçbiri yayınlamadılar."