Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, hayvancılık desteklerinde küçük başa ağırlık vereceklerini söyledi. Türkiye'nin geçmişte uyguladığı tarım ve hayvan politikalarını eleştiren Eker, Türkiye koşullarında büyük baş hayvancılıktan ziyade, küçük baş hayvancılığın daha iyi yapılacağının altını çizdi ve "Kendi varlığımız olan koyun ve keçi sayısını arttıracağız. Biz bunu yapıyoruz. Bu hayvanlar için verdiğimiz destek, 250-300 milyon civarını geçti." dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Hilton Otel'de düzenlenen 'Türkiye Yem Sanayicileri Birliği' nin 33. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Burada, kendilerinden önceki hükümetlerin büyük baş hayvancılığı destekleyerek yanlış yaptıklarını anlatan Eker, kendilerinin küçük baş hayvancılığa destek vererek, keçi ve koyun sayısını artırmaya çalıştıklarını anlattı. Bakan Eker, "Destekleme konusunda neden küçük baş hayvancılıktan büyük baş hayvan yetiştiriliciliğine durum değiştirildi? Bunu konuşalım, burada bir şey var! Kentleşme ile birlikte Türkiye kendi coğrafyasına ait olmayan bir ürünü ithal edip hayvancılığı onun üzerine bina etmiş, şimdi bunu bileceğiz. Geçen zaman içinde her şey küçük baş hayvancılığın aleyhinde gelişmiş. Ne yapacağız? Ölçek ekonomisine doğru bunun verimliliğini arttıran, destekleyen politikaları üreterek dünya ile rakabetçi hale gelebilelim." diye konuştu.
Konuşmasında biyogüvenlik kanunu ile ilgili bilgiler de veren Bakan Eker, bu konuda Türkiye'nin AB, ABD, Latin Amerika gibi davranamayacağını vurguladı. Eker, gerekçesini de şöyle açıkladı:
"Türkiye buğdayın ve bakliyatın ana vatanı. Anadolu'daki genleri muhafaza etmek durumundayım, gelecek nesiller için. Bizim, arazilerimiz son derece küçük. ABD, Arjantin, Kanada gibi uçsuz bucaksız işletmelere sahip değiliz. 24 milyon tarım arazisi, 3 milyon 100 bin işletme. Her bir işlemede 7 ayrı parçadan oluşuyor. Biz, 30 milyon parsel tespit ettik. Bu ne kadar feci bir durum. Bunların hepsi uzun çalışmalar sonucu ortaya çıktı. Şimdi bu durumda biyogüveliği orada mı sağlarsınız, burada mı? Hangisinde daha kolay sağlarsınız? Bir çiftlik 450 dönüm, Türkiye'de ise 6 hektar. Böyle bir ortamda AB'nin veya ABD veya Kanada'nın ön gördüğü biyogüvenliği sağlamamız mümkün değil. Bunun için genlerimizi muhafaza edeceğiz."
"HUBUBAT DA KALİTE YÜKSELTİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Eker, Türkiye'nin, dünyanın birçok ülkesinin tersine 250-300 milimetre yağış alan topraklarında nadasla hububat ürettiğini belirterek, "Dünya ortalamasında kimse 250-400 milimetre yağışta nadasa bırakmak suretiyle hububat ekmez. Biz, bunu yapıyoruz." dedi. 1 milyon 800 bin civarında çiftçinin hububat ekimi yaptığını dikkat çeken Eker, üretim yapanların desteklendiğini ve kalitenin yükseltilmeye çalışıldığını söyledi. Eker, "Desteğin verimlilikle, kalite ve standartla ilişkisini kurduk. Eğer, sertifikalı tohum kullanımını Türkiye'de destekleme kapsamına almasaydık bugün Türkiye ekmeklik buğdayını da ithal etmek zorunda kalırdı." diye konuştu. İlave destek verilmemesi durumunda sertifikalı tohumun kullanılmayacağına da işaret eden Eker, Türkiye'nin 75 bin ton sertifikalı tohum kullandığını da dile getirdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz