Umut KARAKOYUN/İZMİR, (DHA) - ADALET Bakanı Abdulhamit Gül, "Takiyeyi ahlak haline getirmiş, devlet kurumlarına sızmayı hareket tarzı haline getirmiş, bunu 40 yıldır yapan örgütle karşı karşıyayız. Böyle bir örgütün kökünü kazıdık ama 'Mücadele bitti' demek, mümkün değildir. FETÖ'nün kripto elemanlarını hangi kılığa girerlerse girsinler, hangi boya küpünden çıkarlarsa çıksınlar; değil ByLock, değil ankesör, dumanla bile haberleşseler bulup, çıkaracağız" dedi.
Adalet Bakanı Gül, Gaziantep, Samsun ve Ankara'nın ardından 4'üncüsü İzmir'de gerçekleştirilen 'Bölge Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Bakan Gül, yeni çalışma döneminde demokrasinin daha gelişmesine hizmet edecek, güven veren ve erişilebilir adalet hedefine ulaştıracak reformların hayata geçtiği bir dönem olmasını dilediğini söyledi. Gül, "Bu samimi temenniyi hayata geçirecek adımları hep birlikte atmaya başladık. Bu çerçevedeki çalışmalarımızdan biri de bölge değerlendirme toplantılarıdır. Hem mevcut durumu hem de gelecek hedeflerimizi sizinle paylaşmak, yeni düzenlemelerimizin sahadaki uygulamasını görmek ve en önemlisi de sizlerin değerlendirme ve taleplerini almak istiyoruz" diye konuştu.
Toplantıların çıktılarının geliştirilecek politikalara yön vereceğini, çalışmalara ışık tutacağını da belirten Gül, "Adalet Bakanlığı olarak son dönemde üzerinde ehemmiyetle durduğumuz konulardan biri de adliye mimarisidir. Adliye mimarisi aynı zamanda Yargı Reformu Stratejisi (YRS) Belgesi'nin başlıklarından biridir. Yakın geçmişte birçok adliyemizi kırık dökük binalardan kurtardık, yeniledik ve dayanıklı, modern binalar haline getirdik" dedi.
'MEVZUAT KAYNAKLI SORUNLARI GİDERMEDE KARARLIYIZ'
Yeni dönemi yargıda milat olarak görmenin kararlılığında olduklarını belirten Gül, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede Yargı Reformu Stratejisi kapsamında hedeflerimizi bir bir hayata geçirmeye başladık. Bakanlığımız süratle mevzuat gerektiren ve idari faaliyetle sonuçlanacak adımlar üzerinde çalışıyor. Gerek hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gerekse adalet sisteminin iyi işleyişi için gerekli adımları hep birlikte hayata geçireceğiz. Uygulamadan kaynaklanan ya da mevzuata dayanan problemlerin gecikmeksizin giderilmesi kararlılığındayız. Bunun için her alanda ayrı ayrı çalışmalar yürütüyoruz. Tutuklama tedbiriyle ifade özgürlüğüyle savunma hakkıyla adalete erişimle ve adalet sisteminin genel işleyişiyle ilgili temel perspektifimizi ortaya koyduk. Kamuoyunun Yargı Reformu Stratejisi'nin ilk uygulama dilimini içeren birinci paketi beklediğini biliyoruz. Bu paket inşallah yakında tüm partilerimizin konsensüsü ile Meclis'imizde kanunlaşır. Bu pakette gerek hak ve özgürlükler gerekse adalet sisteminin işleyişine ilişkin önemli ve pozitif değişiklikler olacaktır. İnşallah adım atacağımız başka konular da olacak. Buradan tüm paydaşlara tekrar çağrıda bulunuyorum. Bu adımları hep birlikte atalım. Bu reform süreci dinamik bir süreçtir. Bu süreci aktif bir şekilde değerlendirip özgürlük alanını daha da genişletecek düzenlemeler yapalım. Hiçbir öneriye peşin hükümle yaklaşmadığımızı herkes bilmelidir. Mevzuat değişikliklerine ilişkin hazırlıkları hızlandırma kararlılığındayız. Bu nedenle kısa sürede çok sayıda düzenlemeyi kamuoyunun gündemine getireceğiz."
'MAHKEMELER KİMSENİN KEYFİNE GÖRE İŞLEMEZ'
Önemli olanın, reform iklimini korumak ve reform iradesinin özündeki özgürlükçü yaklaşımı kesintisiz sürdürmek olduğunu kaydeden Bakan Gül, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu, adaleti ise yargı mercilerinin tesis edeceğini vurguladı. Gül, "Hukuk devleti, herkesin kendisini hukuk çatısı altında huzur ve güvende hissetmesidir. Yargı yetkisini millet adına kullanan yegane adres, yine bu ülkenin anayasası ve kanunlarıyla kurulmuş, o kanunlarda gösterilen usule göre işleyen bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Yargı kararları herkesi bağlar. Bir anlaşmazlık, bir niza ortaya çıktığında bunu hal yoluna koyacak bu mahkemelerdir. Adliyenin kapısı, adaletin kapısıdır. Milletimizin en güvenilir sığınağı, en güvenilir limanı adalet limanıdır. Vatandaşımız 'adalet' diyerek kapısını çaldığında, bu talebe yanıt verecek olan yine bu mahkemelerdir. Yargılamayı yapacak olan, delilleri değerlendirip, uyuşmazlıkları çözecek ve nihai bir hükme varacak olan da bu mahkemelerdeki hakimlerdir. Mahkemeler de kimsenin keyfine, beklentisine, talebine göre işlemez, işleyemez. Hiçbir hakim söylenti ve beklentiye göre karar vermez, veremez deliller ışığında ve kanunlara göre karar verir. Hiçbir karar da birilerinin hoşuna gitsin ya da gitmesin, diye verilmiyor. Sadece adaletin tesisi için veriliyor. Mahkemeler; anayasadan, millet iradesinden alınan yetkiye göre bağımsız ve tarafsız olarak hukuk zemininde ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde işler" diye konuştu.
'YARGI BİR KESİMİN, DİĞER KESİMDEN HESAP SORMA ARACI DEĞİL'
Hiçbir çıkar, menfaat grubu ve ideolojik yapının, yargının kararlarına tesirinin mazur görülemeyeceğini, bunun kanunlarda suç olduğunu belirten Gül, "Üzerine titrediğimiz, tüm gayretimizin varlık sebebi olan yargıya güven konusunu gölgeleyebilecek hatta bu güveni baltalayabilecek nitelikte her türlü suistimalin, yargının içinden ya da dışından her türlü etkileme ve yönlendirme girişimlerinin karşısındayız. Buna yine hukukumuzun mekanizmaları içinde en etkili karşılık verilecektir. Çünkü yargı asla bir kesimin, diğer kesimden hesap sorma aracı değildir. Yargı milletin yargısıdır; görevi adaletin tesisidir, alternatifi de yoktur. Yargıyı yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara karşı verilecek en etkili cevap yine yargı tarafından verilecek, adil karar olacaktır. Biz biliyor ve inanıyoruz ki yargımız kendi içinde süte su katanlara izin vermeyecektir" dedi.
'TÜRKİYE'DE HAK ARAMA YOLLARI AÇIK'
Her karar gibi yargı kararlarının da kamusal eleştirinin konusu olabileceğini, kararı yerinde bulanın da hukuki dayanaklarını yetersiz görenin de çıkabileceğini kaydeden Gül, "Ama eleştiriyle yargıyı dizayn etme çabasına yönelik hamleleri ayırt etmemiz gerekiyor. Bir kararda hata varsa yine hukuk içinde, kanun yolunda, istinafta, Yargıtay'da düzeltilmektedir. Türkiye'de hak arama yollarının tümü açıktır. Türkiye'de işleyen bir yargı vardır. Uygulamada görülen bir hatanın, bütün yargıya mal edilmesi kolaycılığına karşı mekanizmalar çalışıyor. Ancak etkin soruşturma, adil kovuşturma ve hukuka uygun delillere dayalı doğru karar bu algının önüne geçecektir" diye konuştu.
'HAKİM VE SAVCILARIMIZ MESLEĞİN VAKARINI HER ZAMAN ÜZERİNDE TAŞIMALI'
Konuşmasında, yargı mensuplarına uyarılarda da bulunan Bakan Gül, "Yargı mensuplarımızın kararlarında adil olması kadar tutum ve davranışlarında da adil olması önemlidir. Etik kuralları yayımladık. Yargı mensuplarımızın bu kuralları özümsemesi ve bu ilkelere göre davranması milletimizin temel beklentisidir. Hakim ve savcılarımız mesleğin vakarını her zaman üzerlerinde taşımalıdır. Etik ilkeler tam olarak bunu sağlamak için geliştirilmiştir. Disipline konu olan, etiğe aykırı münferit olaylardan hareketle yargıya ilişkin yanlış algı oluşturmaktan hepimiz kaçınmalıyız. Hakim ve savcı sayımız 20 bini buldu. Bu camianın içinde hataya düşenler ve yanlış yapanlara yönelik disiplin ve etik ilkelere ilişkin süreçler kendi mecrasında yürür ve sonuçlanır" dedi.
'TERÖRLE MÜCADELE SÜRECEK'
Terörle mücadeleyi kesintisiz sürdüreceklerini, aynı kararlılıkla yargı içi ayıklamaya da devam edeceklerini vurgulayan Bakan Gül, "Türkiye FETÖ, PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle eş zamanlı mücadele ediyor. Bu mücadelede temel kriterlerimiz, mücadelenin zaafa uğramadan yürümesi, hainlerin cezasını, hak edenin hak ettiğini bulmasıdır ve her şartta adaletten, hukuktan ve vicdandan sapmamaktır. Bu doğrultuda başından beri özveriyle çalışan hakim-savcı ve yargı teşkilatımıza teşekkür ediyorum. Demokratik düzenin, hak ve özgürlüklerin başlıca düşmanı olan terörle mücadelemiz, özünde bir hak ve özgürlük mücadelesi olmuştur. Bu nedenle terörle mücadelemiz, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Bu mücadeleyi yargının saygınlığını yükselterek, toplumun adalet inancını yücelterek sürdüreceğiz" diye konuştu.
'MESLEKTEN ÇIKARILAN HAKİM VE SAVCI SAYISI 3 BİN 932'
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin, Türk milletinin kahramanca direnişi sonucu akamete uğratıldığını, milletin bu direnişi sırasında birçok vatan evladının şehit edildiğini ve yaralandığını söyleyen Bakan Gül, şöyle devam etti:
"15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilgili davalar yargı teşkilatımız tarafından bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine uygun olarak büyük bir titizlikle hukuk içerisinde sürdürülmüştür ve sürdürülmeye devam etmektedir. Bu kapsamda ülke genelinde fiili darbe suçundan yürütülen soruşturmalar neticesinde toplam 289 dava açılmıştır. Açılan bu davalardan 268'i karara çıkmış olup 21 davada ise yargılamalar devam etmektedir. FETÖ/PDY terör örgütü ile mücadele kapsamında, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yaptığı soruşturmalar neticesinde, 15 Temmuz 2016 öncesi 6, 15 Temmuz sonrasında da 3 bin 926 hakim ve savcı meslekten çıkarılmıştır. Buna göre toplam meslekten çıkarılan hakim ve savcı sayısı 3 bin 932'dir. Meslekten çıkarılan hakim ve savcı sayıları yıllar itibarıyla incelendiğinde; 15 Temmuz 2016 öncesi 6, 2016 yılında 3 bin 502, 2017 yılında 407 ve 2019 yılında ise 17'dir. Meslekten ihraç edilen hakim ve savcıların, HSK tarafından tek bir kararname ile değil, titiz çalışmalar neticesinde çeşitli tarihlerde çıkarılan 10 adet kararname ile ihraçlarına karar verilmiştir. Bu durum mücadelenin sürekliliği bakımından dikkat çekicidir."
'SÜTE SU KATANLARA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Konuşmasında FETÖ ile mücadeleye de değinen Gül, "Takiyeyi ahlak haline getirmiş ve devlet kurumlarına sızmayı hareket tarzı haline getirmiş ve bunu 40 yıldır yapan bir örgütle karşı karşıyayız. Böyle bir örgütün kökünü kazıdık, 'Mücadele bitti' demek mümkün değildir. FETÖ'nün kripto elemanlarını hangi kılığa girerlerse girsinler, hangi boya küpünden çıkarlarsa çıksınlar; değil ByLock, değil ankesör, dumanla bile haberleşseler bulup çıkaracağız. Türk yargısının şerefli mensupları, kendi içindeki kripto FETÖ'cülerle de dışarıdaki kriptolarla da mücadele edebilecek yetkinliğe ve kabiliyete sahiptir. Süte su katanlara izin vermeyeceğiz. Türk yargısı, FETÖ mücadelesinin en ön safında poz verip, FETÖ'cü yöntem ve üslupla bu mücadeleyi sulandıran, mücadeleden rant devşirmeye çalışan çıkar odaklarının da çok iyi farkındadır, kimsenin bir şüphesi olmasın. Yargı mensuplarımız, terörle mücadeleyi bu kararlılık ve bu anlayışla sürdürmektedir, sürdürecektir" diye konuştu.
'2 KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR'
FETÖ'nün üstesinden gelmenin yeterli olmadığını da kaydeden Bakan Gül, "Onun çürük ahlakı, çarpık zihniyetiyle de mücadele gerekir. Onun kirli yöntemlerinin de reddi gerekir. Suret-i haktan görünüp hakkın ve hakikatin altını oyanlara karşı da dikkati elden bırakmamak gerekir. FETÖ geçmişte hile ve kumpaslarla hukuku çiğnedi. Buna hukuku yücelterek cevap vermek gerekir. FETÖ kurumlarımızı araç olarak kullandı, adalet duygusunu incitti. Buna, hakkın hatırını her şeyin üstünde tutarak karşılık verilmelidir. Düşmanı alt etmek kadar, ona benzememek de önemlidir. Bu mücadelede 2 kırmızı çizgimiz var; yılmayacağız, yorulmayacağız, rehavete kapılmayacağız. İkincisi; adaletten asla sapmayacağız. Bu mücadeleyi bugünlere getiren, bu mücadeleye güç ve değer kazandıran bu hassasiyet oldu. Bu hassasiyeti değersizleştirme girişimlerine göz açtırmayacağız" dedi.
Adalet Bakanı Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Milletimizin beklentisi adil kararın makul sürede verilmesidir. Yargıda hedef süre uygulamamız vatandaşımız, avukatlarımız tarafından benimsendi. Yargı mensuplarımızın bu sürelere uymada hassasiyeti uygulamanın başarısını artıracaktır. Sistemi daha da geliştireceğiz. Önümüzdeki yıl istinaf yargısında da hedef süre tespit çalışmalarına başlayacağız. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden iş uyuşmazlıklarında zorunlu ara buluculuk, zorunlu ticari arabuluculuk ve cezada uzlaştırma başarıyla yürüyor. Yeni dönemde YRS kapsamında, hukuk yargılamalarında sulh, kamunun taraf olduğu uyuşmazlıklarda sulh ile ön ödeme, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve basit yargılama gibi alternatif çözümler üzerinde çalışmalar yürüteceğiz."
Bakan Gül, daha sonra İzmir Adliyesi'ne gitmek üzere toplantıdan ayrıldı.