Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Duygusal bir milletiz, özellikle Avrupa’da Amerika’da bir araştırmacı bir projeye çalışıyor, bakıyor ki bunun ticarileşme potansiyeli çok fazla yok o projeyi bir kenara bırakıyor hemen yeni bir projeye geçebiliyor. Ama Türkiye’de duygusallığın getirdiği projeye aşık olma gibi bir yanlışımız var. Projemize aşık oluyoruz, projemizle biz de ölüyoruz” ifadelerini kullandı.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 3’üncü Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Zirvesi’ne katıldı. Holiday Inn Hotel’de gerçekleştirilen zirvenin açılış konuşmasını yapan Bakan Işık, “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri konusundaki farkındalığı artırmayı amaçlayan, performanslarıyla öne çıkan TGB’leri ödüllendiren, sanayici, iş adamı ve bilim insanlarını bir araya getiren bu zirvenin hayırlı olmasını diliyorum. Şüphesiz böylesi gayretler Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin gelişimine, bilim ve teknoloji üretimine ve sanayimizde nitelik artışına katkı sağlayacaktır. Biz samimiyetle üniversite-sanayi işbirliğinde önemli bir arayüz olan Teknoloji Bölgeleri’nin gelişimi, bilim ve teknoloji üretimi ve bu ekosistemin daha ileriye gitmesi için gayret göstermeye devam ediyoruz. Zaten bundan başka bir çaremiz de olmadığını da biliyoruz” ifadelerini kullandı."4’üncü Nesil Üretim Devrimi’ni yaşıyoruz" diyen Bakan Işık, “OECD, yeni nesil devrimin başlıca saç ayakları olarak, küresel değer zincirinin yayılmasını, bilgiye dayalı sermaye anlayışını ve dijital ekonomiyi gösteriyor. Bütün üretim süreçlerini dönüştüren 4’üncü sanayi devrimi, dinamizm, verimlilik, daha fazla teknoloji, nesnelerin interneti gibi gelişmiş bir bilişim süreci ve yeşil üretim yanında, daha fazla motivasyon, planlı ve disipliner bir çalışma gerektiriyor. İkinci nesle damgasını vuran standart ve seri üretim, bugün yerini ’kişiselleştirilmiş teknolojilere’ bırakıyor. Kullandığımız mobil telefonları düşünelim. Artık bize standart bir ürün sunulmuyor. Tüketicinin tercihlerine göre değişen, gelişen, sürekli güncellenen, adeta canlı bir organizma sunuluyor. Ülke olarak, hedeflerimize ulaşmak için, kişiselleştirilmiş, teknoloji odaklı, dijital dünya gerçekleriyle uyumlu bilgi temelli bir ekonomik dönüşümü sağlamak durumundayız. Bunun için üniversitelere, üniversite-sanayi işbirliğine ve bu işbirliğinin en önemli platformu olan teknoloji geliştirme bölgelerine çok büyük önem veriyoruz. Geçmişte bilim ve yüksek teknoloji üretimi alanında yaşanan gecikmelerin ülkemize nasıl bedeller ödettiğini biliyoruz. Bunun için de altyapıdan insan kaynağına, yönetim anlayışından iş yapma biçimine kadar bir dizi gelişimi ve dönüşümü gerçekleştirmenin gayreti içindeyiz. Amacımız yenilikçi, kurumsallaşma ve markalaşmaya dayalı, yüksek katma değerli bir endüstri iklimi oluşturmaktır.Gelişmiş bir demokrasi anlayışıyla, tahkim edilmiş temel hak ve özgürlüklerle, güçlendirilmiş bir hukuk sistemiyle, nitelikli ve üretken bir ekonomiyle, rekabet gücü yüksek bir sanayi ve kaliteli bir orta ve yüksek öğretim sistemiyle ülkemizi geleceğe taşımak istiyoruz” diye konuştu."2023 YILINDA İHRACATIMIZIN YÜZDE 15’İNİ YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERDEN OLUŞTURMAK İSTİYORUZ"Türkiye’nin orta gelir seviyesine sahip bir ülke konumuna geldiğine dikkat çeken Işık, “Üretimimiz içinde, düşük teknolojili ürünleri payı düşerken orta teknoloji düzeyine sahip ürünlerin payı arttı. 2023 yılında ise ihracatımızın yüzde 15’ini yüksek teknolojili ürünlerden oluşturmak istiyoruz. Bunun için ekonomimizde nitelik artışını gerçekleştirmek ve bilgi tabanlı ekonomiye geçmek zorunda olduğumuzu biliyoruz. Bu doğrultuda; bir taraftan teknolojik derinliğimizi artıracak, diğer yandan da Ar-Ge ve yenilikte yetkinliğimizi sağlayacak adımlar atıyoruz. Paradigma değişikliğiyle talep odaklı olmayan ve ekonomik getirisi dikkate alınmayan Ar-Ge çalışmalarına odaklanmak yerine, ihracat odaklı, stratejik ve öncelikli bir yaklaşımı benimsiyoruz. Duygusal bir milletiz, özellikle Avrupa’da Amerika’da bir araştırmacı bir projeye çalışıyor, bakıyor ki bunun ticarileşme potansiyeli çok fazla yok o projeyi bir kenara bırakıyor yeni bir projeye geçebiliyor. Ama Türkiye’de duygusallığın getirdiği projeye aşık olma gibi bir yanlışımız var. projemize aşık oluyoruz, projemizle biz de ölüyoruz” ifadelerini kullandı.“GAYRETLERİMİZ NETİCESİNDE 46’SI FAAL OLMAK ÜZERE 61 TEKNOPARKIMIZ VAR”Türkiye’de teknoparklar ile ilgili gelişmelerin yaşanmasının ancak 1990’lı yılların sonunda gerçekleştiğini belirten Bakan Işık, “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’muz ancak 2001 yılında çıkabildi. 2002’de biz göreve geldiğimizde faal olan teknopark sayısı sadece 2’ydi. Bugün ise yoğun gayretlerimiz neticesinde 46’sı faal olmak üzere 61 teknoparkımız var. Bu yapıların kurulması, etkin ve sonuç odaklı olarak işletilmesi, küresel rekabete uygun ürünler üretmesi en önemli hedeflerimizdendir. TGB’lerde faaliyet gösteren 3 bin 325 firma 33 bin 380 nitelikli personel istihdamı sağlıyor ve 2 milyar doların üzerinde ihracatla ekonomimize katkı sunuyor. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde faaliyet gösteren firmamızın neredeyse yüzde 60’ının yazılım ve bilişim alanında faaliyet göstermesi, yazılım geliştiren bilgi teknolojileri firmalarının da üçte birinden fazlasının buralarda yer alması TGB’lerin ekonomimizdeki yeri açısından önemli bir göstergedir. İnşallah Bilişim Vadisi’nin devreye girmesi, yazılım sektörü için mevcut durumu çok daha yukarıya taşıyan bir devrim olacaktır. Bugüne kadar, TGB’lerdeki firmalarımız 16 bin 855 proje bitirirken, 7 bin 598 proje üzerinde de çalışmaya devam ediyorlar. Teknoloji ile büyüme hedefimizde Teknoloji Geliştirme Bölgelerine desteklerimizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.Bakan Işık, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne 2003-2015 yılları arasında 4 milyar 91 milyon 236 bin lira vergi muafiyeti sağladıklarını kaydederek, “Bu desteklerin yüzde 28’i KDV, yüzde 20’si kurumlar vergisi, yüzde 47’si personel gelir vergisi ve yüzde 5’i de personel SGK indirimlerinden oluşuyor. Son 5 yıl içerisinde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne sağlanan vergi istisnalarını 10 kat artırdık. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin desteklenmeye başladığı 2003 yılında sadece 484 bin lira olan kaynak aktarımını bu yıl 442,6 milyon liraya çıkardık. Bu durumun Ar-Ge faaliyetlerine de olumlu yansıdığına ve projelerde dikkat çekici bir artış meydana geldiğine şahit olduk. 2015 yılı içerisinde de bu alanda gelişme devam ederek 2 TGB kurulmuş, 4 TGB faaliyete geçmiştir. Kurulan bu TGB’lerin altyapıları için de biz 50 Milyon TL kaynak tahsis ettik" dedi.TGB’lerin 2014 yılı Performans Endeksi sonuçlarını da paylaşan Bakan Işık konuşmasına şöyle devam etti:“TGB’lerimizi her yıl Ekonomik Büyüklükleri, Teknolojik Tabanlı Yeni Firma Oluşumuna ve İstihdama Katkıları, Üniversite-Sanayi İşbirliğine destekleri, Fikri Mülkiyet Hakları ve İhracatları gibi değişkenler yönünden inceliyor, performanslarını ölçüyoruz. Ar-Ge için en önemli kurumsal yapılarımızı oluşturan bu mekânların, istatistiki değerlendirmelerini yapmak, kendi içlerinde yıllık gelişimlerini izlemek ve aralarında tatlı bir rekabet ortamı oluşturmak istiyoruz. Burada bizi sevindiren en önemli husus ise performans ölçümlerinde TGB’lerimizin puanlarının ve puan değerlerinin her yıl artıyor olmasıdır. Örneğin ölçümlemeyi ilk yaptığımız 2011 yılında sadece 3 TGB 50 puanın üzerine çıkarken, bu yıl bu sayı 6’ya yükselmiştir. Puan değerlerinin ortalamasında da 2011’de 34,96 olan değer, 2012’de 38,28’e, 2013’te 41,24’e ve 2014’te ise 42,59’a yükselmiştir.”Bu yıl ödül verilecek TGB’leri ve kategorilerini sıralayan Bakan Işık, “10 yaş ve üzeri TGB’lere verilen Olgun TGB Ödülleri kategorisinde; ODTÜ Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi 1’inci, İTÜ Arı Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi 2’nci, Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesi de 3’üncü olmuştur” dedi.AK Parti’nin seçim beyannamesindeki 5 ana başlıktan birinin de, ‘Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim’ olduğunu vurgulayan Bakan Işık, “Bu beyannamemizde de, bilim ve teknoloji ekosistemini ilgilendiren çok önemli eylemlere yer verdik. Mesela Girişimcileri desteklemek için finansman eksiğinin en çok hissedildiği erken aşamaya yönelik bir fon kuracağız. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin TSE ve patent belgelerinin maliyetlerinin devlet tarafından karşılanmasını sağlayacağız. Yenilikçi girişimcilerin ticarileştirme projelerine yönelik destek sağlayabilecek kredi garanti mekanizması oluşturacağız. Öncelikli sektörlerde yenilikçi girişimciliği desteklemek amacıyla kuluçka merkezleri ve hızlandırıcılar kuracağız. Beyannamemizde de yer verdiğimiz çok önemli bir diğer konu ise, kamu alımlarını yerli ve yenilikçi üretimi geliştirmek adına bir kaldıraç vazifesi görecek şekilde kurgulamaktır. Biliyorsunuz, kamu ihalelerinde yerli ürünlere yüzde 15 fiyat avantajı uygulamasını, orta ve yüksek teknolojili ürünler için bu yılbaşında zorunlu hale getirmiştik. Çok şükür, bu yılın ilk 6 ayı itibariyle, bu adımın meyvelerini toplamaya başladık. Kamu alımlarında yerlilik oranının dikkate alınma yüzdesi 2013’ün ilk 6 ayında yüzde 10,3 ve 2014’ün ilk 6 ayında yüzde 13,1 seviyesindeyken, bu yılın ilk 6 ayında bu oran yüzde 30,2’ye yükseldi. Yani beyannamemizde verdiğimiz en önemli sözlerden biri, daha şimdiden hayata geçmeye başlamış oldu" şeklinde konuştu.Bakan Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:“1 Kasım seçimlerinden çıkacak sonucun, ülkemizin bu yöndeki yoğun çabalarına da yeni ve güçlü bir ivme kazandıracağını düşünüyorum. Cumhuriyetimizin 100. Yılına doğru giderken artan bir gayretle yüksek teknolojili ürünler, küresel markalar ve yenilikçi bir üretim ekosistemi oluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz.”Bakan Işık, konuşmasının TGB’lerin proje stantlarını gezip, bilgi aldı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz