Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, zor bir coğrafyada yaşadıklarını belirterek, "Bu ülkenin altı da oynak, üstü de oynak. Alt tarafı depremsellik açısından oynak. Her bir taraftan sallanıyor ve o yüzden biz tedbirli olmak zorundayız. Ama bir taraftan da yerin üstündeki oynaklıklara karşı da savaşmak zorundayız" dedi.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün 2016 yılı değerlendirme ve 2017 yılı hedeflerinin müzakere edildiği toplantı, Bakan Mehmet Özhaseki'nin katılımıyla Antalya'nın Kemer İlçesi Beldibi turizm bölgesindeki Rixos Sungate Hotel'de yapıldı. toplantının açılışında konuşan Bakan Özhaseki, çevrenin dünyada yükselen bir değer olduğunu belirtti. Bakan Mehmet Özhaseki şunları söyledi:
"CENAB-I HAK HER ŞEYİ MERKEZİNDE VE DENGESİNDE YARATMIŞTIR"
"Herkes çevrenin kirletilmemesinden ve bozulmamasından bahsediyor. Ama kendi medeniyet kodlarımıza baktığımızda bir kavram var ve o kavramı hala yakalayabilmiş olduğumuzu zannetmiyorum. Emanet kavramı. Canımız, eşimiz, çocuğumuz, bu ülke bize emanet, çevre bize bir emanettir. Allah'ın en büyük emanetidir ve bir denge üzerine yaratılmıştır. Cenab-ı Hak her şeyi merkezinde ve dengesinde yaratmıştır, ne bir fazla, ne bir eksik."
Eskiden çok küçük şeylerle yetinildiğini kaydeden Bakan Özhaseki konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ENERJİYİ SINIRSIZ ŞEKİLDE KULLANMAYA BAŞLADI"
"Az tüketiyor, az üretiyorduk. Az ürettiğimiz için de az kirletiyorduk. Fakat sanayi devrimiyle birlikte çok üretmeye, çok tüketmeye ve çok kirletmeye başladık. Vahşi bir para kazanma ve dünyaya sarılma arzusu, bütün herşeyi elde etme ve zevklerden sonuna kadar istifade etme arzusu. Dışarıda toprağı talan etmeye, suyu ve havayı kirletmeye başladık. Enerjiyi sınırsız şekilde kullanmaya başladık. Bütün bunlar kirletilmeye başlanınca tabii ki dünyanın dengesi bozuldu. Küresel ısınma, karbon salınımı gibi yeni kavramlar çıkmaya başladı. Bizim de taraf olduğumuz Kyoto gibi birçok anlaşmalar yapıldı."
Kentlerde sağlıksız ve kimliksiz bir yapılaşma sözkonusu olduğuna dikkat çeken Bakan Özhaseki şöyle konuştu:
"1999'dan sonra yapılmış olan binalar biraz sağlam gibi gözüküyor. Ama 99 öncesi yapılmış 15 milyona yakın yapı var. Deprem kuşağıyız. Bu yapıların dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz, hayır söyleyemeyiz. O zaman bizim bakanlık olarak bir taraftan çevre bir taraftan da şehircilik noktasında çok hızlı adımlar atmamız gerekiyor. Evet, üzerinde yaşadığımız coğrafya çok eski. Binbir türlü avantajı var ama dezavantajları da var. Bu ülkenin altı da oynak, üstü de oynak. Alt tarafı depremsellik açısından oynak. Her bir taraftan sallanıyor ve o yüzden biz tedbirli olmak zorundayız. Ama bir taraftan da yerin üstündeki oynaklıklara karşı da savaşmak zorundayız."