Bakan Özlü Türkiye dış ticaret açığını daha çok Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma ile kapatacak potansiyele sahip

Ergün AYAZ- Dinçer AKBİR-GEBZE-DHA BİLİM Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ar-Ge ve inovasyonun sanayinin beyni olduğunu belirterek, Türkiye, dış ticaret açığını daha çok Ar-Ge, daha çok inovasyon, daha çok tasarım ve daha çok markalaşma ile kapatacak potansiyele sahiptir.

Ergün AYAZ- Dinçer AKBİR-GEBZE-DHA BİLİM Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ar-Ge ve inovasyonun sanayinin beyni olduğunu belirterek, Türkiye, dış ticaret açığını daha çok Ar-Ge, daha çok inovasyon, daha çok tasarım ve daha çok markalaşma ile kapatacak potansiyele sahiptir. Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarımızı artıracak, bunları dünya standartlarına çıkaracağız dedi. TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü Gebze Yerleşkesi'nde yapılan '2023'e Doğru TÜBİTAK ile Geleceğe Bakış' konulu toplantıya Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün, üniversitelerin rektörleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri yöneticileri, Ar-Ge Merkez direktörleri ve öğretim görevlileri katıldı. Yeni sanayi devrimi karşısında, mazeret üretme lüksü olunmadığını belirten Bakan Özlü, İşte bu süreçte ülke ve millet olarak TÜBİTAK'tan çok şey bekliyoruz. Elbette sadece TÜBİTAK'tan değil, üniversitelerden, teknoloji geliştirme bölgelerinden ve özel sektörden, büyük beklentilerimiz vardır. Çünkü bizi geleceğe taşıyacak olan en önemli enstrümanın, bilim ve teknoloji olduğunu biliyoruz. Ülkemize bilim ve teknoloji alanında sıçrama yaptıracak olan bütün kurumlarımızın, uyum içinde hareket etmesini istiyoruz. Bilimden kopuk bir teknoloji, teknolojiden kopuk bir sanayi düşünülemez. Bizim bütün gayretimiz tüm bu kavramların birbirini anlaması, desteklemesi ve aynı hedef etrafında buluşmasını sağlamaktır. Üniversitede üretilen bilginin teknolojiye dönüşmesi, üretilen teknolojinin ticarileşmesi şarttır. Dolayısıyla ürüne dönüşmeyen bilgi, çöpe atılmış demektir dedi. Bakan Özlü, TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılmasını gündeme alındığını belirterek, Bugünkü toplantımızda ülkemizin bilim, teknoloji ve bunlarla bağlantılı olarak sanayi politikalarını ele alacağız.Toplantılar boyunca ele alınacak konuların, ülkemizin bilimsel ve teknolojik gelişimine katkı sunmasını diliyorum. TÜBİTAK hepimizin üzerine titremesi, el üstünde tutmamız gereken kurumlarımızın başında geliyor. Güçlü bilim ve teknoloji politikası üretmek, ürettiğimiz politikaları sürdürülebilir kılmak, ortaya çıkardığımız bilimsel bilgiyi ticarileştirmek zorundayız. Türkiye'nin gücüne güç katan, kapılarını bilim insanlarına ve araştırmacılara ardına kadar açan, verdiği burslarla ve teşviklerle sayısız gencimize umut olan TÜBİTAK'ı daha da işlevsel bir kuruma dönüştürmek durumundayız. Değişen koşullara, değişen taleplere, değişen ihtiyaçlara göre TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılmasını gündemimize almış bulunuyoruz diye konuştu. 'TÜBİTAK'IN ÖZERK YAPISINI KORUYACAĞIZ' TÜBİTAK'ın özerk yapısını koruyacaklarını ifade eden Özlü, konuşmasına şöyle devam etti Araştırma geliştirme yaptıran, araştırma geliştirmeye odaklanmış, proje yürüten, esnek, çözüm ortağı bir yapılanma için gayret göstereceğiz. Bilim ve teknoloji politikaları ile sanayi politikalarını aynı düzlemde ele alan, bunlar arasında stratejik hedef birlikteliği oluşturan bir bakış açısıyla hareket edeceğiz. TÜBİTAK'ın bütün birikimini 2023 hedeflerimize bizi ulaştıracak olan 'Teknoloji atılımı' için seferber edeceğiz. Tüm bunları yaparken, TÜBİTAK'ın özerk yapısını koruyacağız. TÜBİTAK'ı kamu kurumlarının tüm Ar-Ge projelerinin, en temel paydaşı olarak tasarlayacağız. TÜBİTAK Ar-Ge'nin, araştırmacıların ve bilim insanlarının ilk adresi olacak 'DAHA AZ BÜROKRASİ DAHA ÇOK BİLİM ANLAYIŞINA SARILACAĞIZ' Bakan Özlü, büyük hedefleri ve büyük idealleri olan bir ülke olduğumu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü Dolayısıyla, her türlü gücün temelini oluşturan bilgiyi çöpe atamayız. Böyle bir tercihimiz, böyle bir lüksümüz yoktur. Bizim tembellik yapmak, ağırdan almak, zamana yaymak gibi bir lüksümüz yoktur, olamaz. Özellikle bilimde ve teknolojide, elimizi çabuk tutmak, hızlı davranmak ve sonuç odaklı hamleler yapmak zorundayız. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, bilim, tembelliği affetmez. Bilimsel üretimin ve teknolojik gelişimin, hafta sonu tatili olmaz. Bu nedenle, mesai saatleriyle sınırlı bir bilimsel çalışma anlayışını, elimizin tersiyle iteceğiz. Parolamız; 7 24 bilim, 7 24 teknoloji olacak. 'Daha az bürokrasi, daha çok bilim' anlayışına, dört elle sarılacağız. Başından beri savunduğumuz bilim, teknoloji ve sanayi politikamızın meyvelerini almaya başladık. Ar-Ge merkezleri, tasarım merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgeleri için belirlediğimiz hedeflere ulaşmış bulunuyoruz. Bugün ülkemizde bin 37 adet Ar-Ge ve Tasarım Merkezi, 76 adet teknoloji geliştirme bölgesi vardır. Ar-Ge ve tasarım merkezlerimize, teknoloji geliştirme bölgelerimize ve bilim merkezlerimize; son derece cömert teşvikler vermeye devam edeceğiz 'AR-GE YATIRIMLARINI DÜNYA STANDARTLARINA ÇIKARTACAĞIZ' Ar-Ge yatırımlarının dünya standartlarına çıkartacaklarını açıklayan Bakan Özlü, şöyle konuştu Ar-Ge ve inovasyon, sanayinin beynidir. Bugün uluslararası piyasalarda rekabet edebilme gücünün en önemli göstergesi, Ar-Ge yatırımlarıdır. Dünyada söz sahibi olan birçok firma, satış gelirlerinin yüzde 5 ile 15'i arasındaki kısmını, Ar-Ge harcamalarına ayırmaktadır. Dolayısıyla, Ar-Ge'den, tasarımdan ve inovasyondan kaçamayız. Aksine, tüm bu kavramları kucaklamak zorundayız. Samimiyetle ifade etmek isterim ki; Türkiye, dış ticaret açığını daha çok Ar-Ge, daha çok inovasyon, daha çok tasarım ve daha çok markalaşma ile kapatacak potansiyele sahiptir. Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarımızı artıracak, bunları dünya standartlarına çıkaracağız. Hiçbir surette, teknolojiye, bilişime, yazılıma, Ar-Ge'ye, inovasyona, tasarıma yatırım yapmaktan geri durmayacağız. Ekonomi aktörlerinin Ar-Ge yapmalarını sağlayan 'bilimsel altyapı', bu altyapıyı kuvvetlendiren 'yetkin bilim insanları', sanayinin ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştiren 'eğitim sistemi', girişimciliği destekleyen 'mali yapı', yatırımcıyı kollayan bir 'ticari mevzuat' tüm bunlar; birbirini tamamlayan, birbirini güçlendiren unsurlardır. TÜBİTAK, üniversiteler, devlet ve özel sektör; tüm bu unsurların, ortak paydaşlarıdır. Bilim, devlet ve özel sektör stratejik ortak mantığıyla hareket etmek durumundadır

Reklam
Reklam