İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bekçilerle ve asayiş birimleriyle ilgili sosyal medya, klavye kahramanları eleştirilerini devam ettiriyor. Bunların arkasında kim olduğunu, aslında neyi hedeflediklerini, toplumsal güvenliğin azalmasından neyi murad ettiklerini biz biliyoruz." dedi.
Soylu, Antalya'da Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde düzenlenen "Asayiş 2019 Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, "üçüncü sayfa haberleri" diye küçümseyerek bakılan haberlerin, esas itibarıyla toplumun huzuruyla doğrudan ilgili olduğunu bildirdi.
21. yüzyılın Türkiye'sinde bir vatandaşın evine hırsız giriyorsa, arabası çalınıyorsa, sokağında kavga, gürültü eksik olmuyorsa, "Terörle mücadelede başarılıyız" deme gibi bir lükslerinin olmadığını ifade eden Soylu, "Bu işin herhangi bir bahanesi olamaz, 3 bin metre rakımda terörist de kovalamak zorundayız, İstanbul'un ortasında en küçük bir hırsızlığı da önlemek veya failini bulmanın da sorumluluğu içinde olmalıyız." diye konuştu.
Teknolojinin ilerlemesiyle suçun türü ve çeşidinin de arttığına işaret eden Soylu, insanları suça teşvik eden, hatta nasıl suç işleneceğini öğreten yaygın bir görsel telkinle de karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
Birilerinin mesleklerinin toplumu etkiliyorsa verdikleri mesajlara dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:
"Siz bir yayın yapıyorsanız ve birileri bundan etkilenip bir başkasının canına kastediyorsa veya izlediklerinden etkilenip kolay yoldan zengin olmak için birilerini dolandırmaya kalkıyorsa, hırsızlık yapıyorsa, görmek istesek de istemesek de insanlara ne izlettiğimizle ilgili bir sorunumuz var demektir. Öyle asayiş olaylarıyla karşılaşıyoruz ki yerli veya yabancı pek çok yayında gördüğümüz olay ve suçlu profillerinin neredeyse kopyası. Bazen öyle kadın cinayetleri yaşanıyor ki bir anlık öfke falan değil, kendine bir senaryo yazmış ve oynamış gibi. Sadece televizyonlardaki şiddet değil, insanları yüksek bir hayat standardına acımasızca özendiren, iştahını kabartan hatta zorlayan bir görsel telkinle de karşı karşıyayız."
Sorumluluğu bulunan herkesin bu durumları dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Soylu, "Birileri para kazanacak diye topluma gelişi güzel mesaj vermenin elbette bir sorumluluğu olmalıdır. Benim inancım budur." dedi.
- "Bekçiler bu ülkede 56 yıldır kimlik soruyor"
İçişleri Bakanlığı olarak asayiş noktasında önemli başarılara imza attıklarına dikkati çeken Soylu, bunun rastgele değil, belirli bir stratejiyle elde edildiğini bildirdi.
Özellikle caydırıcılığa önem verdiklerini, bekçilik konusunun da bunlardan bir tanesi olduğunu aktaran Soylu, bu politikanın da başarılı olduğunu ifade etti.
Yaklaşık 30 bin bekçi aldıklarını, 21 bin 292'sinin de görev başında olduğunu anlatan Soylu, diğerlerinin alım ve eğitim süreçlerinin devam ettiğini söyledi.
Bekçilerin bugüne kadar 3 bin 959 hırsızlık olayına doğrudan müdahale ettiğine değinen Soylu, haklarında arama kaydı bulunan 63 bin 730 kişinin yakalanmasını sağladığını dile getirdi.
Soylu, bekçilerin sahada aktif olarak görev almaya başladığı 2017'de evden hırsızlık olayının günlük ortalamasının 282 iken yüzde 46 azaldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bekçilerle ve asayiş birimleriyle ilgili sosyal medya, klavye kahramanları eleştirilerini devam ettiriyor. Bunların arkasında kim olduğunu, aslında neyi hedeflediklerini, toplumsal güvenliğin azalmasından neyi murad ettiklerini biz biliyoruz. 'Aman hırsızlık, kapkaç olayları artsın, insanlar evlerinde yatarken huzur içinde olmasınlar, istediğimiz gibi Türkiye'nin güvenliğini mıncıklayalım' diye kendi zihninde olan bir kısmı terör artıkları, bir kısmı 'siyasal muhalefet yapacağım' diye aklını karıştırmış, bir kısmı polis asayiş ve hizmetlerine karşı pozisyonu kendilerine kahramanlık elde eden bir anlayış tipleriyle karşı karşıyayız. Bunu daha da çoğaltabiliriz. Ne kadar söylerse söylesinler. Bekçilik yeniden hayata geçmiş güvenlik unsurlarında toplumumuzun daha huzurlu hale gelmesinde hırsızlığın azalmasında, gecelerin daha güvenli hale gelmesinde fayda sağlamışlardır. Bekçiler tam 35 yıl artı 20 yıl, yani 55 yıldır kimlik soruyorlar. Anlamayanlara bir kez daha söylüyorum, bekçiler bu ülkede hatta 56 yıldır kimlik soruyorlar."
Ocak ayında da evden hırsızlık oranında yüzde 23, oto hırsızlığında yüzde 26, kapkaç olaylarında yüzde 42 azalma olduğunu vurgulayan Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
"Aylardır bekçiler üzerinde bir kısım medya ve sosyal medyada bir karalama kampanyası sürüp gidiyor. Ne yapalım, bu rakamları görmeyip, bu arkadaşları da evlerine mi gönderelim? Sokaklara huzur getirmek için gayret ediyoruz, bundan netice alıyoruz. Vatandaş memnun, her fırsatta memnuniyetini ifade ediyor ama karşımızda muhalif olma etiketi altında garip bir anlayış buluyoruz. Polis alıyoruz kabahat, bekçi alıyoruz kabahat. Sürekli tezvirat üreten bir yapıyla karşı karşıyayız. Arkadaşlarımız, hem merkezde hem valiliklerde sürekli basın açıklaması yapıp, bunları yalanlıyor. Bakanlık bünyesinde 'Yalanlama Daire Başkanlığı' kursak yeridir. Bu hezeyan halini anlayabiliyor değilim."
- "Saha baskısını artırma politikası uyguladık"
Avrupa'da Türkiye'deki kadar güvenlik riski bulunmadığını ifade eden Soylu, orada PKK, DEAŞ gibi terör örgütleri olmadığını kaydetti.
Türkiye'nin dünyanın güvenlik açısından en riskli bölgesinde bulunduğuna vurgu yapan Soylu, "Asayiş noktasında dünya örneklerinden daha iyi durumdayız. TÜİK 2019 yılı yaşam memnuniyeti araştırmasında asayiş hizmetleri, en yüksek memnuniyet duyulan kamu hizmetleri arasında yüzde 75,5 ile ilk sırada. Marifet iltifata tabidir ama maalesef bizler marifetimizi birilerinin iltifatına mazhar kılmakta çok zorlanıyoruz." diye konuştu.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'nin yeni güvenlik konseptinin en önemli davranışsal parametresinin saha baskısını artırmak olduğunu belirten Soylu, terörle, uyuşturucuyla mücadelede, trafik güvenliğinde ekiplerin saha etkinliklerini, görünürlüklerini, operasyon sayılarını sürekli artırdıklarını bildirdi.
Saha baskısı uyguladıkları alanlardan en önemlilerinden birisinin okul çevreleri olduğunu aktaran Soylu, şunları kaydetti:
"Okulları asayiş risk durumuna göre derecelendirdik ve buna yönelik planlamalar gerçekleştirdik. Kimi okulların çıkışlarında ekip bulunduruyoruz ve okul çevrelerinde de değişik uygulamalar yapıyoruz. İş yeri ve park bahçelerde denetimler gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız bu uygulamalar sayesinde geçen eğitim öğretim döneminde bir önceki döneme göre okul çevresinde meydana gelen asayiş olaylarında yüzde 11,3, 2019-2020 ilk dönemlerle kıyaslandığında ise yüzde 20,1 oranında azalma meydana gelmiştir."
Soylu, asayiş birimlerinde en önemli yeniliklerden bir tanesinin de güven masaları olduğunu söyledi. Bu doğrultuda bin 173 polis merkezi amirliğinde güven masası uygulamasına geçildiğini belirten Soylu, buralarda görevlendirilmek üzere 3 bin kadın polis memuru aldıklarını bildirdi.
2017 yılında aydınlatma oranının yüzde 75,3'ten geçen yıl sonu itibarıyla yüzde 84,3'e yükseldiğini anlatan Soylu, 2020'de ise bunun daha da üstüne çıkmayı hedeflediklerini söyledi.
(Bitti)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz