Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Cizre’de bodrum katında yaralıların mahsur kaldığı iddiasıyla ilgili olarak, “Belediyenin ambulansını gönderiyorlar, onu kurşunluyorlar, Sağlık Bakanlığı’nınki gidiyor onu da kurşunluyorlar. Nasıl olacak, tedbiri almamız lazım” dedi.Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Yıldırım, terör olaylarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan toplantının içeriğine dair bilgiler veren Yıldırım, “31 Temmuz’da yani operasyon kararının verildiği günlerin hemen arkasında bu toplantının ilki yapılmıştı. Toplantıda amacı, terörle mücadelede, operasyonlarda aktif görev alan valiler, emniyet müdürleri, jandarma komutanları, silahlı kuvvetlerin ilgili birimleri, istihbarat birimleri başta olmak üzere bütün paydaşlar bir araya geliyor. Operasyonların gidişatı hakkında kapsamlı bilgiler veriliyor, sahada karşılaşılan zorluklar, yapılması gereken acil işler hakkında görüşler ifade ediliyor ve bundan sonraki süreç için de tedbirler anlamında, hükümetten beklentiler neyse bunlar dile getiriliyor” diye konuştu.BODRUM KATINDA YARALILARIN OLDUĞU İDDİASICizre’de bir bodrumda yaralıların mahsur kaldığı iddialarına değinen Yıldırım, “Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız gerekli açıklamaları yaptı. Ortada bilinmeyen bir durum var, bir manipülasyon ihtimali var. Diyorlar ki, ‘100-150 metre ileriye güvenli bölgeye getirin hastanızı alalım’ kabul etmiyorlar. Ya da ‘bırakın gitsinler’, o da olmuyor. Belediyenin ambulansını gönderiyorlar, onu kurşunluyorlar, Sağlık Bakanlığı’nınki gidiyor, onu da kurşunluyorlar. Nasıl olacak, tedbiri almamız lazım” şeklinde konuştu.“HALKIN SÜREKLİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN MAHALLEKOLLAR YAPILACAK”Bakan Yıldırım, terör olaylarının yaşandığı yerlerde yaşayan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını dile getirdi. İlgili bakanlıkların bölgedeki sosyal, ekonomik sorunların çözülmesi için üzerlerine düşeni yapacağını kaydeden Yıldırım, “Cizre’nin merkezinde büyük oranda tamamlandı ancak alanın yüzde 1’inde operasyon devam ediyor, o da birkaç gün içinde bitecek. Bu operasyonların başladığı günden bugüne kadar oradaki sivil halkın yaşadığı sorunlar var. Can korkusuyla evlerini terk ediyorlar, okul çağında çocukları var, hastaları var. Orada valilik, kaymakamlık vasıtasıyla, çocuklar emniyetli yerlerde eğitimlerini alıyorlar, eğitimlerinin kesintisiz devam etmesi için çalışmalar yapılıyor. Ayrıca yakını olan yakınının yanına gidiyor, olmayanlara konut ayarlanıyor ihtiyacı olanlara sosyal hizmetlerden destekler veriliyor. Bir yandan operasyonlar devam ederken, bir yandan da sosyal devlet gereği gerekli yardımlar, destekler yapılıyor. Burada operasyonların arkasında büyük bir yıkım var. Evler yıkılmış, harap olmuş, sokaklar delik deşik, çukurlar var. Bir yandan da süratle hayatın devam ettirilmesi gerekiyor. Bu bakımdan da her bakanlığa düşen görevler var. Valilikte protokol yapıyoruz. Bütün o çukurları dolduruyoruz, sokaklara asfalt atacağız, altyapıyı tamir edeceğiz, eskisinden daha güzel hale getireceğiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ’yle birlikte oralarda kentsel dönüşüm yapacak. Vatandaşlarımızın daha güzel, daha konforlu, emniyetli konutlarda oturmasını sağlayacak. Halkın sürekli güvenliğini sağlamak için oraya karakollar, mahallekollar yapılacak. ‘Şimdilik mesele halloldu ama yarın bir gün ne olur’ endişesini insanların yaşamaması lazım” ifadelerini kullandı.“BÖLGEDE OPERASYONLARA DESTEK VAR”Bakan Yıldırım, teröristlere karşı yapılan operasyonların Türkiye genelinde ve bölgede halk tarafından desteklendiğini ifade etti. PKK’nın Kürtlerin hakkını korumaktan çok Kürtler’in geleceğini kararttığını aktaran Yıldırım, “Bu operasyonlara Türkiye genelinde yapılan saha çalışmalarına göre yüzde 70’i aşan bir destek var, bölgede de destek var. Bölgenin, yani Kürt vatandaşlarımızın en büyük sorunu terördür. Terör örgütünün, PKK’nın Kürtler gibi bir sorunu yok, olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var. Maalesef geleceğini karartan, hayatını zehir eden acımasız bir terör örgütü. Peşinde olduğu davanın Kürtler’in konularını bırak, Kürtler’in bugüne kadar kazanımlarını da yok eden, geleceklerini karartan bir durum söz konusu. O yüzden de oradaki vatandaşlarımız, bu gerçeği günden güne görmeye başladı. Artık eski desteği bulamıyorlar; çünkü devlet ‘ben buradayım’ dedi. Gücünü, desteğini gösterdi, şefkatini ortaya koydu. Bu sefer vatandaş o terör örgütünün korkusundan kurtarılınca milletine, devletine, ülkesine daha kuvvetli bir şekilde sahip çıkmaya başladı” değerlendirmelerinde bulundu.“İLK DEFA BU KADAR UYUMUN OLDUĞU BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜLÜYOR”“Belki de bu terör faaliyetlerinin başladığı ilk günden bugüne ilk defa bu kadar koordinasyonun, uyumun olduğu bir çalışma yürütülüyor” diyen Yıldırım, “Orada Genelkurmay Başkanlığı var, bütün oradaki bölge komutanları var, valiler var, kaymakamlar var, istihbarat örgütleri var, bakanlar var, Başbakan var; bütün karar vericiler, uygulayıcılar bir arada. Bu işbirliği geçmişte de yapılıyordu ama bunlar mevzi oluyordu. Asker başka bir şekilde çalışma yapıyor, polis başka bir yerde çalışma yapıyor, bunlarda mükerrerlikler oluyor, kopukluklar oluyor, bundan da zafiyet oluşuyordu. Şimdi bunların hepsi ortadan kalktı. Şimdi herkesin ortak hedefi; ülkenin birliği, beraberliği, milletin kardeşliği, 780 bin kilometrekare vatan toprağının bölünmez bir şekilde kalması” ifadelerini kullandı.“TERÖRÜN PANZEHİRİ ÜLKENİN KALKINMASIDIR”Türkiye’nin en büyük sorununun terör olduğunu belirten Yıldırım, terörün sona ermesi için kalkınma hamlelerine ağırlık verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Türkiye’nin sorunlarını vatandaşlara sorduk, vatandaş bir sıralama yaptı. Bir numaraya ‘terör’ diyor. Ondan sonra ekonomi, ondan sonra işsizlik falan. Yani açık ara terör önde geliyor; çünkü can ve mal güveliği olmadan diğer konuları konuşmanın bir anlamı yok. Bizim hedefimiz terörü en alt sıralara getirmek. Yani gündemden tamamen çıkması bugünden yarına olmaz. Terör sorunu yaşayan ülkeleri düşünün İspanya, Meksika, Kolombiya. Yıllardır devam ediyor ama parladığı yıllar var, söndüğü yıllar var. İşin sonunda bütün kaynaklarını kuruttuğunuz zaman diyor ki, ‘biz artık bu işten vazgeçtik, buradan bir hayır çıkmadı.’ Terörün panzehiri ülkenin kalkınması, zenginleşmesidir. Biz destekçilerin olduğunu biliyoruz ama kısa vadede onlara doğrudan yapacağımız bir şey yok. Biz içerideki meselelerimizi kendimiz çözemezsek, ‘ya siz de terörü azdırıyorsunuz’ dememizin bir anlamı yok. O da olacak ama önce içeride en kutsal hak olan yaşam hakkını teminat altına alacak tedbirleri mutlaka eksiksiz yerine getirmemiz lazım. Şuanda bölgede 7 Haziran öncesiyle kıyaslanmayacak derecede halkın ülkesine, milletine, devletine bağlılığı ve muhabbeti var. Terör örgütü artık belirli vesilelerle büyük topluluklar oluşturamıyor. Orada yaşananlardan sonra halk gerçek iradenin, gerçek gücün Türkiye Cumhuriyeti olduğunu gördü. Yanlışı da gördüler; hiçbir günahı yok, yoldan geçerken binaya bomba atıyor, çocukları öldürüyor. Kurşun adres sormuyor ki, ölenlerin yarısı Türk, yarısı Kürt. Sen neyin davasını yapıyorsun kardeşim? Adam ekmek alıyor evine gidiyor, acımasızca öldürülüyor. 6-8 Ekim olaylarını hatırlayın; 50-100 kişi ne için katledildi günahsız yere? Bir sorumsuz adam çıkıp beyanat vermesiyle. Ondan sonra da nasıl kıvıracağım diye boncuk boncuk terledi” şeklinde konuştu.“DAĞDAKİ O GENÇLERİN ORTALAMA ÖMRÜ 5 YILIN ALTINA İNDİ”Cizre, Silopi ve Sur’da teröristlerin temizlenmesi konusunda önemli ilerlemeler katedildiğinin altını çizen Bakan Yıldırım, teröristlerin temizlenmesinin ardından önemli sosyal, kültürel, ekonomik faaliyetlerin bölgede harekete geçirilmesi gerektiğine değinerek, “Bu işin üstesinden gelinecek ama bu iş istikrar istiyor, kararlılık istiyor, rehavete hiç kapılmamamız gerekiyor. Tamam şimdi kontrol altına altık. Cizre açık, Silopi açık mesela. Cizre de büyük oranda tamam, Sur da büyük oranda tamam. Başka bölgelerde devam ediyor. Silahlı teröristler büyük oranda devreden çıkıyor ama bunu yeterli görmememiz lazım. Bunun arkasından gerekli sosyal, ekonomik, kültürel faaliyetlerle, bir daha terör örgütünün ağına orada özellikle kadınların ve gençlerin düşmemesi için bizim sorumluluklarımız var. En büyük kaynakları gençler. Dağdaki o gençlerin ortalama ömrü 5 yılın altına indi. Yazık günah değil mi o gençlere? Onlara sahip çıkacağız, bu yol yol değil” diye konuştu.“KEŞKE MUHATABIMIZ MECLİS’TEKİ SİYASİ PARTİ OLABİLSEYDİ”Bakan Yıldırım, cuma günü Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Mardin ziyaretinde, ‘Master Plan’ olarak bilinen Terörle Mücadele Eylem Planı’nın açıklanacağını kaydetti. Meclis’teki bir siyasi parti olarak HDP’yi muhatap almak istediklerini, ancak HDP’nin terörle bağını koparamadığını dile getiren Yıldırım, şunları ifade etti:“Bizim muhatabımız milletimizdir, vatandaşımızdır. Muhatabımız asla terör örgütü değildir. Keşke muhatabımız Meclis’teki siyasi parti olabilseydi. Bunu çok arzu ederdik ama gördük ki irade onlarda değil. Onlar da büyük bir açmaz içerisindeler; çünkü bir yandan terör baskısı, bir yandan seçmenlerin yaşadığı hayal kırıklığı arasında bocalayıp duruyorlar, çaresizler. Ama burada tercih edilecek olan bana göre terör örgütünün baskısı değil, 5 milyon seçmenin oylarının sorumluluğunu taşıyarak açıkça terörün karşısında yer almaktır. Siz şimdi vaveyla yapacaksınız, gürültü koparacaksınız ama ağzınızdan bir kelime çıkmayacak, ‘PKK terör örgütüdür, lanetliyorum, bebekleri, kadınları, masum insanları öldüren bu terör örgütünü şiddetle kınıyorum’ demeyeceksiniz. 7 Haziran öncesi bunlar çıktılar, ‘biz artık Türkiye partisiyiz, terörle falan işimiz yok, bölücülük falan da yapmayacağız, beraber yaşayalım, birlikte olalım’ dediler. Seçim oldu çıktı birisi, ‘emanet oyları korumaya çalışacağız’ diye masum bir açıklama yaptı. Dağdan bir ses ‘sen ne emanet oyu, işine bak, emanet falan yok’ dedi, ağzının payını verdi. Ayar verdikten sonra birisi çıktı Hakkari’de ‘bizim arkamızda o var, bu var’ bir sürü terör örgütü adı saydı, birisi çıktı ‘bu teröristlerin cenazesine gitmeyenlerin canını yakarım, cezalandırırım’ falan dedi. Birisi tabancaları, tüfekleri arabalarına koyup lojistik destek yapmaya kalktı. Millet ‘ne yaptık biz’ dedi. Millet kafasını duvardan duvara vurdu. 1 Kasım’da da 1 milyon oy kaybettiler. Bugünkü durumları 1 Kasım’dan daha iyi değil.”“YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE”Toplumun ‘kan dökülmesin’ talebi üzerine çözüm sürecinin başlatıldığını belirten Bakan Yıldırım, “Toplumda ‘artık kan dökülmesin, sorunlar konuşularak çözülsün’ deniliyor. Biz de vatandaşın bu talebini görmezden gelemeyiz ‘tamam’ dedik. Ama bir samimiyet sınavına tabii oldular ve bu sınavı kaybettiler. İki tane civan gibi polisimizi uykusunda şehit ettiler. Çözüm sürecinde muradımız şuydu; ‘tamam yeter, 80’li yıllardan beri devam ediyor, insanlar ölüyor, şehitlerimiz oluyor, toplumsal ayrışma büyüyor, gelin bunu bırakalım işi çözelim.’ Ama neyi konuşacağız kardeşim? Bir yandan ‘bizim bölünme gibi bir derdimiz yok, artık tek Türkiye içerisinde sorunlarımızı konuşarak çözeceğiz’ diyorsun, bir yandan da ‘özyönetim’ ilan ediyorsun, bir yandan da yığınak yapıyorsun. Bütün bunlar gösterdi ki ya devlet başa, ya kuzgun leşe” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz