Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, F-4 savaş uçaklarının düşmesiyle ilgili, "Tahmini olarak varılan kanaat, yani teknik sebeplerle uçağın düşmediği konusunda düğümleniyor. Asıl sebebi veya sonucu soruşturmaların sonucunda hep birlikte öğrenmiş olacağız" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ikinci kez gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı sona erdi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, toplantının ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı Basın Toplantı Salonu’nda ele alınan konulara ilişkin gazetecilere açıklama yaptı. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün toplantıda son dönemde yaşanan F-4 savaşa uçağı kazalarına ilişkin sunum yaptığı hatırlatılarak, "Kazanın nedeni teknik bir arıza mı yoksa pilotaj hatası mı? F-4 uçaklarının envanterden çıkarılması söz konusu mu?" sorusu üzerine, "Sunulan konu tamamen teknik bir konu ve kamuoyunun çok da bilgi sahibi olmadığı konular. Ne var ki bu kaza öncesinde değil belki ama daha çok sonrasında herkesin hemen hemen görüş ifade etmeye çalıştığı ve basında da bunların tamamının yer aldığı, sonunda da bir bilgi karmaşasına yol açtığını biliyoruz. Ben sunulan bilgi notunu yanımda aldım ama inanın bunları ancak okursam sizi tatmin edecek bilgi verebilirim. Sadece bu bilgi karmaşasını gidermek üzere bir iki cümlesini bahsedeyim" karşılığını verdi.SAVAŞ UÇAKLARI NEDEN DÜŞTÜ?Önce 24 Şubat’ta elim bir kaza neticesinde Malatya’da iki savaş uçağının, 5 Mart tarihinde de yine bir kaza neticesinde Konya’da uçağın düştüğünü ve 2 pilotun şehit olduğunu hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:"Özellikle bu uçakların birbirinden farklı uçaklar olduğunu tespit etmekte fayda var. 24 Şubat’ta Malatya’da kaybettiğimiz uçaklar RF Keşif Uçaklarıdır. 5 Mart’ta Konya’da kaybettiğimiz diğer uçağımız F-4 bombardıman uçağıdır. Yani teknik açıdan ikisini ayrı ayrı tarif etmek gerekir. Hem taarruz hem de hava savunması rolünde kullanılan F-4 uçakları epey bir yıldan beri Türkiye’de Hava Kuvvetleri’nde kullanılabilmektedir. Keşif maksadıyla kullanılan diğer uçaklarımız da yine hemen hemen 25-30 yıla yaklaşan bir zamandır envanterimize girmeye başlamıştır. Bugüne kadar bu uçaklar çeşitli aviyonik, motor ve yapısal iyileştirmeye tabi tutulmuştur ve rutin olarak teknik kontrolleri her zaman yapılmaktadır. Modernize edilen uçakların bir kısmının envanteri yıl olarak tespit edilmiştir. Mesela modernize edilen uçakların 2020 yılına kadar envanterde kalması planlandığından uçakların ismi F-4 E2020 olarak güncellenmiştir. Yani en son 2020 yılına kadar uçakların kullanılması devam edecektir.""60 UÇAK HİZMET DIŞINA ÇIKTI"F-4 uçaklarının Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın envanterine girmesinden bugüne kadar geçen sürede kaza kırımlar sonucu 60 uçağın hizmet dışına çıktığını açıklayan Arınç, şunları kaydetti:"Ancak bütün dünyada bu uçakların kullanıldığı ülkelerdeki istatistikler de ortaya koyuyor ki en az hizmet dışı kullanılan uçak ve en az kaza sayısı Türkiye’dedir. Buna Avrupa ülkeleriyle ABD ve Japonya da dahil olmaktadır. Yani şükürler olsun ki Hava Kuvvetlerimiz’de bu uçakları kullanan personelimiz fevkalade deneyimli, başarılı pilotlardır. Bugüne kadar kaza kırım sonucu düşen uçaklarımızın sayısı uçtukları saat sayısına göre ve envanterde kaldıkları süreye bakılırsa fevkalade düşük bir sayıdadır. Bakımları yapılmaktadır. Diğer konularda da şu önemlidir; bir kaza kırım raporu hemen hemen 70 sayfa olarak tanzim edilmektedir. Burada ayrıntılı olarak bu uçakların düşme sebepleri tek tek tahlile tabi tutulacaktır. Bu aynı zamanda adli ve idari soruşturma süreciyle de eşzamanlı olarak devam etmektedir. Zaten bu tür olaylar meydana geldiğinde adli yönden ölümü sonuçlandığı için bir soruşturma, idari yönden de Hava Kuvvetlerimiz Genelkurmay Başkanımızın talimatıyla kendi içerisinde bir soruşturma yapmaktadır. Teknik ekiplerin ehliyetli bir heyet tarafından kaza kırım sonucunun hazırlanmış olması da bunlara ışık tutacaktır. Şu anda emeklilik ve istifa yoluyla ayrılan personel ve diğerleri bu pilotaj eğitiminin hayati bir şekilde devam etmekte olduğu, uçuş saatleri, ehliyet seviyeleri, ikili kol liderlik eğitimi, dörtlü kol liderlik eğitimi, öğretmen pilotluk eğitimi verilmektedir. Rahmetli olan pilotlarımızın bulundukları rütbe ve uçuş saatleri de fevkalade önemlidir. Şu anda tahmini olarak varılan kanaat, yani teknik sebeplerle uçağın düşmediği konusunda düğümlenmektedir. Ama asıl sebebi veya sonucu bu soruşturmaların sonucunda hep birlikte öğrenmiş olacağız."11. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL’ÜN ADAY ADAYLIĞI11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün AK Parti’den milletvekili aday adaylığına ilişkin kendisine bir davet yapılıp yapılmayacağına da açıklık getiren Arınç, "Gazeteci arkadaşlarımızın bir özelliği var, tabi ben biraz deneyim kazandım, tuzağa düşmemeye çalışıyorum ama bazı arkadaşlarımız, bazı büyüklerimiz her soruya sorulduğu kadarıyla cevap veriyor. ’Ben bir davet gereklidir’ deyince Sayın Davutoğlu’nun ’Davete gerek yoktur’ sözünü yan yana getirirseniz bundan kötü bir anlam çıkar. Yani bir algı olarak ’ne lüzum gerek var davete’ denebilir. Halbuki Sayın Başbakan öyle demedi. ’Burası kendi evidir, bu partiyi o kurmuştur, bu partinin ilk başbakanı odur, ilk cumhurbaşkanımız da odur. Davet dışarıdan gelecek olana yapılır, kapı dışarıdan gelecek olana açılır’ dedi. Gazeteci arkadaşlarımız soruyu tam sorsalar biz de başka yanlışa düşmeyiz. Sayın Abdullah Gül bu partinin kurucusudur, çok başarılı bir siyasetçi ve çok başarılı bir cumhurbaşkanlığı yapmış ve şu anda siyasetin dışındadır. Bizim söylediğimiz konu bu isteğin kendisinden gelmesi değil partinin başbakan düzeyinde veya başka bir düzeyde davet edilmesiydi. Sayın Cumhurbaşkanımız ’İyi olur, faydalı olur’ dediğine göre, Sayın Başbakanımız da çok saygılı bir ifadeyle ’Davete ne gerek var, burası onun kendi evidir, ne zaman isterse başımızın üstünde yeri var’ dediğine göre arada çetrefilli bir iş yok demektir. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın elbette parti ihtiyaçları, seçim öncesi çalışmaları, böyle bir şeye gerek olup olmadığını, Sayın Abdullah Gül’ün de düşüncelerini almak suretiyle bunu herhalde önümüzdeki süreçte değerlendirecektir. AK Parti’de herkes elbette bundan büyük bir memnuniyet duyar ama kendi iradeleri şimdilik siyasetin dışında kalmaksa buna da herkesin saygı duyması gerekir. Bugün görüşmelerimizin hiçbirinde bu konu geçmemiştir. Bu konu Sayın Başbakanımızın takdirlerindedir. Belki parti içi dinamiklerle bu konuyu görüşebilir" karşılığını verdi.SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE SAYGI KARAKOLU’NUN AÇILIŞ TARİHİSüleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun açılış tarihine ilişkin soru üzerine ise Arınç, "Yer güçlü bir şekilde hazırlanıyor, çalışmalar devam ediyor. Nakil işlemleri de en kısa zamanda gerçekleştirilecek. Onun herhalde basın yoluyla duyurusu yapılacak" dedi."ÇÖZÜM SÜRECİ GÖRÜŞÜLMEDİ"Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, PKK’ya silah bırakma çağrısının toplantıda ele alınıp alınmadığına yönelik soruya, "Çözüm süreci konusunda son açıklamalardan takiben bir olumlu noktada olduğumuzu düşünüyoruz. Orada en önemli konu, bahar aylarında örgütün kongre toplaması ve bu kongrede ’silah bırak’ kararını almasıdır. Bu bahar ayları dendiğine göre bugün konuşulmadığı için kendi düşüncelerimi söylüyorum. Şüphesiz 2013 Nevruz’da böyle bir çağrı yapılmıştı. ’Acaba Nevruz öncesi olabilir mi’ diye bakıyoruz, zaman çok dar, olması herhalde mümkün görünmüyor. Ama Nisan ayında böyle bir kongrenin toplanacağını ve bu 10 madde içerisinde yer alan hususun gerçekleştirileceğini düşünüyoruz. Çözüm süreci konusunda samimi irademiz güçlü bir şekilde devam ediyor. Bize düşeni biz yapıyoruz, yapacağız. Üzerine görev düşenlerin de bu işi geciktirmeden yapmasını takip edeceğiz" yanıtını verdi."EN SEVİLMEYEN SİYASETÇİ ÇOK KONUŞAN VE BOŞ KONUŞANDIR"CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç’un "Bir partiye üye olan kişi MİT Müsteşarı olamaz" yönündeki açıklamalarını değerlendiren Arınç, "Yani bunu kimin söylediğini az çok tahmin ediyorum. Çünkü çok konuşan ama boş konuşan insanlar 3-4 tanedir. Bunlardan bir tanesi de o kişidir. Onun soyadının da öyle çok iddialı olduğuna bakmayın. Aslında boş konuşan, sinirli konuşan, ağzına geleni söyleyen, hakaretten başka bir şey bilmeyen bir garip siyasetçidir. Siyasette en sevilmeyen insanlar çok konuşan ve çok boş konuşanlardır. Bunları da her zaman tespit edebilirsiniz" dedi.Arınç, şunları kaydetti:"Seçim Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, Yüksek Seçim Kanunu (YSK) kararları, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı’nın kararları ve bununla ilgili bütün mevzuatı içeren konular önümde. Her kamu görevlisi milletvekili adayı, aday adayı olmak için görevinden ayrılabilir, geri dönüşleri de mümkündür. Sadece bazı görevlerde bulunanlar istifadan sonra geri dönemezler. Subaylar, astsubaylar, TSK, yargı mensupları ve çok seçilmiş, sayılmış insanlardır. Bütün bu istisnaları dikkate aldığımız zaman MİT Müsteşarlığı’nın aday adaylığından sonra geriye dönemeyeceğini bir partiye üye olmakla da zaten alakası yok, zaten aday adaylığını koyan insan otomatikman partiye üye olmak zorunda değil. Hiçbir kanun, ’partiye aday olduktan sonra aday adayı olur’ demiyor. ’Ben görevimden 25. dönem milletvekili aday adaylığı için istifa ediyorum’ diye bir talepte bulunur, başındaki amir de ona alındığına, kabul edildiğine dair bir belge verir. O belge YSK’ya verilir ve o kişi artık görevinden ayrılmış ve aday adayı olmuş sayılır. Bunun geriye dönüşleri şöyle olur; bir insan aday adayı olmuştur, sonunda mesela bu seçim için 7 Nisan tarihi önemlidir. Bu tarihte siyasi partiler adaylarını geçici olarak YSK’ya verirler. Bir insan baktı ki listede ismi yok, yani aday adaylığından adaylığa geçememiş hemen ertesi gün müracaat ederse eski görevine veya eşdeğer bir göreve hemen dönebilir. Veya orada ismini gördü, aday oldu, seçimlere girdi ama milletvekili olamadı. Yine o zaman geri dönmek isterse geri dönmesi mümkün olabilir. Daha aday adaylığından adaylığa geçememiş veya bayağı zaman var hatta basitleştireyim, dün istifa etmiş görevinden aday adaylığı için müracaat tmiş, bugün de dilekçe vererek ’aday adaylığından vazgeçiyorum, eski görevime dönmek istiyorum’ desin. Bu mümkündür. Mümkün olmayan nedir, sadece yargı mensuplarıyla TSK mensupları. Ne MİT’in kendi özel kanununda, ne Seçim Kanunu’nda ne Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da, ne YSK kararlarında aday adaylığı için müracaat etmiş birisinin daha o noktaya bile gelmeden geri dönmek isteğini mutlaka karşılamak zorundayız. Burada olay şudur; MİT Müsteşarımız aday adayı olacağını ifade ederek görevinden ayrılmıştır. Bu görevinden ayrılmada Sayın Başbakanının -bizzat ona bağlı olduğu için söylüyorum, başka bir kurumda olsaydı ilgili bakan diyor- onayıyla aday adaylığının yolu açılmıştır. Bu değişimde şimdi tersine bir prosedür uygulanacaktır. O kişi ’ben aday adaylığından vazgeçiyorum’ diyecektir. Ona onay veren makam da eski görevine iade edecektir. Bu işlem de tamamlanmıştır. Şimdi o konuşan kişi, ’bu adam aday adayı oldu, o partiye de üye oldu artık geri dönemez’ derse cehaletini ortaya koyar. Bu kadar cehalet de ancak ilim tahsiliyle mümkündür."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz