Bakliyat sektörü, sürdürülebilir tarım ve ticaret için üreticinin desteklenmesini istiyor

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 3 No’lu Hububat ve Bakliyatın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, sektörün güçlenmesi ve tüketicilerin daha uygun maliyetlerle sağlıklı bakliyat ürünlerine ulaşabilmeleri için üreticinin desteklenmesini istiyor.MTSO 3 No’lu Komite Meclis Üyeleri sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 3 No’lu Hububat ve Bakliyatın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, sektörün güçlenmesi ve tüketicilerin daha uygun maliyetlerle sağlıklı bakliyat ürünlerine ulaşabilmeleri için üreticinin desteklenmesini istiyor.
MTSO 3 No’lu Komite Meclis Üyeleri sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Pandemi sürecinin sektöre ektilerinden çiftçinin yaşadığı sorunlara, döviz kurlarının ithalat ve ihracat üzerindeki baskısından sektörün taleplerine kadar birçok konuya değinen meclis üyeleri, özellikle gerek ithalata bağımlı olan bakliyat ürünlerinin sayısının azaltılabilmesi gerekse tüketicilerin daha uygun maliyetlerle ürünlere ulaşabilmemsi adına üreticinin desteklenmesi konusunda görüş birliğine vardı. Gıdanın öneminin pandemi süreci ile daha çok anlaşıldığını vurgulayan meclis üyeleri, bu süreçte daha uygun fiyatlı ürün satabilmeleri için belirli gıda ürünlerinde ithalat vergilerinin indirilmesi ya da sıfırlanmasının da büyük fayda getireceğini vurguladı.

Reklam
Reklam

“Pirinç ithalatında KDV sıfırlanabilir”
Pandeminin etkilemediği sektör bulunmadığını kaydeden 3 No’lu Komite Meclis Üyesi Veysel Memiş, “Sürecin başladığı mart ayında bakliyat ürünleri değerlendi ve perakende satışlarımız arttı, ancak yaz ayları geldiğinde özellikle catering ayağında ciddi sorunlar yaşandı. Turizmdeki gerileme nedeniyle bu sektöre yapılan satışlarda ciddi kayıplar oldu. Mart ile mayıs ayları arasında satışlarımız artarken temmuz ve ağustosa geldiğimizde aynı şekilde düştü” dedi.
Pandemi sürecinde gıda sektörünün ciddi bir güven verdiğini ve bu dönemde diğer sektörlerde sorun yaşayan kişilerin de gıda sektörüne adım atarak tarım ürünlerini sahiplendiğini dile getiren Memiş, “Süreç çiftçiyi de etkiledi. Elindeki ürünün fazlasını nasıl olsa önümüzdeki süreçte fiyatlar daha da yükselecek diye satmaz oldu. Lisanslı depo sisteminden faydalanan bazı çiftçi ve tüccarlar fiyatların artmasında ayrıca etkili oldu” diye konuştu.
Böyle dönemlerde Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) önemli görevler düştüğünü vurgulayan Memiş, şunları söyledi:
“TMO, başta hububat ürünleri olmak üzere üretici ve tüketiciyi korumak ve piyasa fiyat dengesini sağlamak adına kurulan bir kurum. Ancak bu hedef doğrultusunda atılan adımların bir kısmında düzenleyici tedbirlerin alınması gerektiği kanaatindeyim. Örneğin TMO üzerinden pirinç ithal edilerek doğrudan discount marketlere satılıyor. Discount marketler ise Türkiye’deki pirinç satışlarının yüzde 60’ını gerçekleştiriyor. Bu durumda pirinç sanayicilerinin satış imkanı kalmadığı için sektörümüz olumsuz etkileniyor. Piyasaya uygun fiyatlı ürün verilmesi için pirinç ithalatında vergi sıfırlanabilir. Mevcut durumdaki yüzde 45 vergi oldukça yüksek kalıyor. Ülkemizde pirinç fiyatları çok ciddi yükseldiği için ivedi bir şekilde müdahale edilmesi gerektiği kanaatindeyim.”

Reklam
Reklam

“Çiftçi desteklenirse herkes kazanır”
3 No’lu Komite Meclis Üyesi Mert Hazar ise döviz kurlarında yaşanan hareketliliğe dikkat çekerek, bu durumun hem ithalatı hem de ihracatı etkilediğini söyledi. Türkiye’nin gıda ürünlerinde birçok kalemde dışa bağımlı olduğunu kaydeden Hazar, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, fasulye gibi ürünlerin yüksek kurlarla dışarıdan geldiğini söyledi. Bunun sürdürülebilir olmadığını belirten Hazar, ithalat vergilerinin bazı kalemlerde düşürülmesi halinde halkın daha ucuz fiyatlarla gıdaya erişebileceğini belirtti. Türkiye’nin bulgurda ise öne çıktığını ifade eden Hazar, bu ürüne yurt dışından talebin her geçen gün arttığını vurguladı. Ürün yüzde 100 yerli olunca yüksek kur nedeniyle bu alanda sektörün iyi işler yaptığını dile getiren Hazar, “Görüldüğü gibi kur yüksekliğinin faydası da zararı da oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Türk buğdayını katma değerli bir ürün haline getirilip yurt dışına bulgur ya da makarna olarak göndermek mümkün” ifadelerini kullanan Hazar, bundan dolayı buğday üretimi konusunda çiftçiye daha çok destek verilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Üretimin kontrol altına alınması gerekliliğine de değinen Hazar, şu önerilerde bulundu:
“TMO gibi kuruluşların çiftçiyi ve üreticiyi doğrudan desteklemesi daha doğru bir strateji olacaktır. Üreticinin desteklenmesi ürün bolluğu ve uygun fiyat sağlayacak, dışa bağımlılığı azaltacaktır. Eğer çiftçi ve üretici teşvik edilirse nihai tüketici de uygun fiyatlarla alım yapabilir, bu yolla ithalat azalır, paralelinde yurt dışına döviz çıkışımız da azalır. Bununla birlikte üretim planlaması ülke ekonomisi için çok önemlidir. Yıllık iç tüketim ve ihracat rakamlarımıza orantılı bir şekilde üretim yönlendirilmeli ve dünya piyasaları yakından takip edilerek çiftçi ve üreticiye yol gösterilmelidir. İsteyenin tarlasında veya bahçesinde dilediği ürünü üretmesinden ziyade, temel iç ihtiyaçlara dayalı ve dış piyasalardaki talebe orantılı üretim yönlendirilmelidir. Burada devletin yol gösterici olarak üreticiyi yönlendirmesi gerekmektedir.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz