JİTEM'ci Ulaş Özel'e göre, 2000'de Tunceli'de yapılan operasyon Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Mustafa Bıyık'ın tasfiyesine yönelikti. Operasyonda 6 asker şehit oldu, Balyoz karşıtı Bıyık da son anda ölümden döndü.
Ulaş Özel verdiği ifadelerde hiç de yenilir yutulur cinsten olmayan bir iddiayı da ortaya attığı öğrenildi. O iddianın göbeğindeki isim dönemin Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Bıyık. JİTEM ajanı Özel'in 2000 yılında komutana yönelik bir tasfiye planının devreye sokulduğunu ileri sürdüğü belirtildi.
"09.01.2000'de Tunceli Ovacık Havaçur mevkiinde MKP örgütünün kış üstlenmesine yönelik bir operasyon yapılacaktı. Bu operasyon için Elbistan cezaevinden kış üstlenmesi ile ilgili alındım. Ben ve yanımda Bektaş kod adlı Harun Çelik alınarak Tunceli ili Ovacık ilçesine götürüldük. Burada istihbarı ve keşif çalışmaları yaptık. Yaptığımız çalışmalar sonucu grubun yerini tespit ettik.
Grubun ayak izleri ve kış üstlenmesinde kalmış oldukları yer tespit edildi. Kış olması ve havanın kararması nedeniyle operasyonun sabah saatlerinde yapılmasının uygun olacağını, aynı zamanda örgüt mensuplarının bulunduğu yerin kale gibi güvenlikli olduğunu tespit ettik. Buraya hava destekli ve güçlü bir operasyon yapılması gerektiğini söyledik. Bu düşüncelerimizi o dönemin Tunceli İl Güvenlik Komutanı Tümgeneral D. B., Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Mustafa Bıyık, 51. İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Hulisi Akar, 34. İç Güvenlik Tugayı Komutanı Naci Beştepe ile birlikte yapılan toplantıda söyledik. D. B. telefon ile 3. Ordu Komutanını aradı, durumu bildirdi, 3. Ordu komutanı sabah operasyon yapılmasını istedi. Ben ve Harun Çelik de operasyon sabah olsun istiyorduk. Ancak D. B. hemen girelim dedi ve 2 timle operasyon başlatıldı."
**KASITLI OPERASYON**
"Kış olduğundan örgütün kaçma ihtimali yok... Ormanın bulunmadığı çıplak arazide terk edilmiş bir evin içerisinde kanallar yaparak kış üstlenmesini gerçekleştirmişler. Gündüz gözüyle kobra helikopterin havadan bombalamasıyla tamamı imha edilebilirdi. Köy evinde, arazi çıplak, mevsim kış, kaçma ihtimalleri yok, etraflarını çevirsen havan atışıyla bile tamamını etkisiz hale getirebilecekken anlamsız ve mantıksız bir şekilde, benim kesin olarak kasıtlı diye değerlendirdiğim operasyon yapıldı ve şehitler verdik. Bölge Komutanı Mustafa Bıyık, İstihbarat Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Bülent Yavuz, Jandarma Tabur Komutanı Yüzbaşı Ercan Çolak ve bunlarla birlikte 2 tim operasyona helikopter ile götürüldü. Ancak beni ve Harun Çelik'i götürmediler. Bu giden timle ile örgüt mensupları arasında çatışma çıktı. Çatışma neticesi yukarıda isimlerini söylediğim komutanların da aralarında bulunduğu 6 kişi şehit düştü. Bu çatışma ve şehitler tamamen ihmal ve bilinçli bir şekilde olmuştur. Helikopteri düşürdüler…
Helikopter ile takviye gelen Kurmay Binbaşı Seyfullah Saltuk da yaralandı. Terör örgütü içerisindeki tecrübelerim ve JİTEM içerisinde geçirdiğim süreçle elde ettiğim bilgiler, her şekilde bu operasyona gönderilenlerin ölmesinin üzerine planın yapıldığını gösteriyor. Ben bundan şunu gördüm, terörle mücadelede üst düzeydeki kişilerin istemeden de olsa yaptıkları hatalar terörü büyütmüştür. Bölge Komutanı Mustafa Bıyık ve ekibinin tasfiye edilmesi için bu operasyon planlandı. Bu operasyonda Bölge Komutanı da orada şehit olacakken habercisi önüne atlayarak şehit düşmesini önlemiş ve haberci şehit düşmüştür. Paşa ve ekibi iki tim yani 35 kişi ile çatışmanın kesin çıkacağı kış üstlenmesinde olan 25 kişilik MKP grubunun üstüne gönderildi. Çatışma bir gün sürmesine rağmen takviye gelmedi. Bu operasyonda ilk defa bizi bağlı olduğumuz timden ayırdılar. Normal statüde hiçbir yerde paşa, bölge komutanı kesin çatışma çıkacak yere gönderilmez. Daha da kötüsü Jandarma Bölge Komutanlığı İstihbarat Şube müdürünün yetkisi ve görevi olmadığı halde kesin çatışma çıkacak yere gönderilmesinin izahı yoktur. Yaralılar hiçbir takviye ve destek gitmediği için bir gün içinde soğuktan donarak şehit oldular. Telsizde destek istiyorlardı, inleme sesleri geliyordu, D. B. talimat vererek yaralıların sesleri gelmesin diye telsizleri kapattırdı."
**BAŞBAĞLAR VE SİVAS**
Ulaş Özel bir dönemin karanlık olaylarının en yakın şahitlerinden biri. Örgüte ilk katıldığı yıl 1993'te iki trajedi yaşandı. Başbağlar ve Sivas katliamı. Her iki olaya ilişkin Ulaş Özel şunları anlattığı öğrenildi: "…bu dönemde Sivas Olayları ve Başbağlar Katliamı oldu. Başbağlar katliamını yapan grupla biz yolda karşılaştık. 1993'te meydana gelen Madımak ve Başbağlar katliamı Alevi-Sünni çatışmasını planlayanların ürünüdür. Bu iki olayda da eyleme karışanlar kullanılmışlardır. O tarihte Aleviler içerisinde kendisine yer bulamayan PKK'nın bölgede taban kazanması bu olaylarla olmuştur. Madımak olmadan önce bölgedeki köylerden minibüslerle jandarmaların Sivas'ın merkezine adam taşıdığını herkes biliyor. Başbağlar eylemini gerçekleştirenler İshak kod adlı Orhan İlbay ile Kara Çeko kod adlı Ulaş Erkıram'ın grubudur. Tunceli'deki Alevilere PKK'nın hizmet ettiğini söylüyorlardı. PKK'nın Tunceli'ye girişi böylece sağlandı. Kırsalda faaliyet yürütmeye başladıktan ve PKK'lıları tanıdıktan sonra dönen dolapları anlamaya başladım."
**"BİZİ İSRAİLLİ MİSHEL EĞİTTİ"**
Sivas olaylarının hemen akabinde örgüt kampına girdiğini söylediği kaydedilen Ulaş Özel, Madımak'taki olayların terör örgütlerine katılımı aşırı derecede arttırdığını iddia ediyor. "Tunceli Ovacık ilçesi Munzur dağı Mercan Vadisi Göller deresi mevkisinde bulunan örgütün kampına gittim. Buraya geldiğimizde yaklaşık 400-500 kişilik bir grup vardı. Kamp kurmuşlardı. Kampta İsrailli, Mishel kod adlı eğitim veren bir şahıs vardı. Gerilla eğitimi, patlayıcı ve suikastlarla ilgili eğitim verildi. İsrailli Mishel'in yanında iki kişi daha vardı. Biri bayan diğeri erkekti. Bayan Filistinliydi… Bu bayanı Mishel'in eşi olarak söylüyorlardı. Bayanın kod ismini unuttum… Erkek Suriye'li Kürttü, Sason kod adını kullanıyordu. Üçü de Türkçe konuşamıyordu. Suriyeli Kürtçe konuşuyordu. Bunları tercüme eden şahıslar vardı eğitim esnasında. Kampta çadırlar vardı... Nöbetçiler vardı... Çok güvenlikli bir kamptı. Kampta 5-6 ay kaldım. Eğitim aldım. Eğitim tamamlanıp beni HozatÇemişgezek bölgesindeki faaliyet yürüten grubun yanına verdiler. Türkiye'de kanlı eylemler yapsın diye yetiştirilen terör gruplarına eğitim veren kişilerden birisinin İsrailli olmasını, eşinin Filistinli olmasını o dönem hiç sorgulamadım. Şimdi düşündüğümde o dönem terör örgütüne gelen M-16 ve ZİG marka uzun namlulu İsrail yapımı silahların amacını daha iyi kavrıyorum. Türkiye üzerinde derin planları olanlar, bizleri yaptıkları o planın bir parçası olarak terör gruplarının içinde kullandılar."
**GEÇEN YIL EMEKLİ OLDU**
Ulaş Özel'in "Tasfiye edilmek istendi" dediği dönemin Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Bıyık, geçtiğimiz yıl Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden Korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Bıyık Paşa'nın ismi 2003'te hazırlandığı iddia edilen "Balyoz Darbe Planı, Destekleyenler - Desteklemeyenler" listesinde 4. sırada yer alıyor. Bıyık Paşa'nın bu listede "Desteklemez" düşünce notuyla fişlendiği görülüyor.
**'Örgüt için tetik çeken eller artık devlet için çalışacak'**
ULAŞ Özel 10 Temmuz 1999'da örgütten kaçarak silahıyla birlikte Hozat'taki askeri birliğe teslim olur. Terör örgütü adına kurşun sıkan eller artık devlet için tetiğe basacaktır. "Terörist Ulaş" artık "Ajan Ulaş" olmuştur... Ulaş Özel "ajanlık" sürecinin nasıl başladığını şu sözlerle anlatıyor: "1999'da teslim olduktan sonra birlikteki komutanlar iç güvenlik tugay komutanının yanına götürdüler. Tuğgeneral Hulusi Akar'dı. Yanında kurmay subaylar da vardı. Tuğgeneral Akar bana örgüt ile ilgili sorular sordu. Niçin dağa çıktığımı sordu. Pişman olup olmadığımı sordu. Yemek ve çay söyledi. Espri yaptı. Bunlar da hoşuma gitti. Kimse beni dövmedi. Kötü muamele yapmadı. Paşa, Hozat 51. İç güvenlik Tugay Komutanı idi. Beni kurmay olan Hamdi binbaşının yanına gönderdi. Binbaşı Hamdi iç güvenlik tugay komutanlığı istihbarat şube müdürü idi. Öncelikle örgütün silah, depo, doküman gibi yerlerini göstermemi istedi. Ben de gösterdim. Malzemeleri aldılar. Bu malzemeler de yargılandığım dosyada hepsi var, sonra benden grupların olabileceği yerleri göstermemi istediler. Ben bu grupların olduğu yerleri gösterdim. Gösterdiğim yerde çatışma çıktı. Birkaç örgüt mensubu öldü. Bu süreçte radyoda konuşmam için metin hazırladılar. Bu metinleri televizyonda ve radyoda okudum. Benimle ilgili helikopterle bildiri dağıttılar. Yazdığım bilgileri dağdaki teröristlere teslim olması için Tunceli bölgesine dağıttılar. Üniversitelerde terörle ilgili seminerlere giderek konuşma yaptım. Tanınan ve örgüt içerisinde yönetici olduğum için bu bilgilerden faydalandılar. 3 kişi benden sonra teslim oldu. Bunların dışında biri örgütün eline geçti ve infaz ettiler..."
SABAH