Balyoz'da dikkat çekici şerh

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Silivri Cezaevi’nde görülen 37. Balyoz davasında tüm tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddetmişti

Bu karar üzerine sanıkların avukatları, bir üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren üst mahkeme, itirazları oy çokluğu ile reddetti. Mahkeme Başkanı Şeref Akçay, sanıkların tahliye edilmesi yönünde görüş bildirdi.

Mahkeme Başkanı Şeref Akçay muhalefet şerhinde Balyoz sanıklarından olan MHP Milletvekili Engin Alan’la ilgili değerlendirme yaptı. Mahkeme Başkanı Akçay, terör örgütü üyeliği ile yargılanıp aynı konumda olan başka bir milletvekilinin yine Balyoz davasına bakan mahkemece serbest bırakıldığını hatırlattı.

Reklam
Reklam

Mahkeme Başkanı Akçay, “Tahliye edilen bu kişiye atılı suç, ‘Ülkeyi bölmek isteyen PKK örgüt üyeliğidir.’ Tahliye talebi reddedilen diğer sanık ise askerdir. Görevi bu örgütle mücadele etmektir. Mahkeme uygulamaları, uygulamaları yapan kişilere göre değişmez. Hukuk ne ise herkese eşit olarak uygulanması gerekir. Önceki tahliyeyi veren başka heyet olup ben heyet olarak aynı görüşte değilim demek ve aynı konumdaki insanlara eşit muamele yapmamak hukuk ile bağdaşmaz. Yaparsanız yasalara göre değil, bana göre diye hukuk yapıldığını gösterir. Bana göre diyen hukuk olmaz. Hukuk insanların sosyal, siyasal, dini görüşlerine ırk, dil, cinsine göre uygulanmaz. Objektif ve eşit olarak herkese uygulanması gerekir. Bana göre dediğimiz yerde hukuk ve hukukçuluk biter. Keyfilik başlar ve huzursuzluk başlar. Adaletten bahsedilemez" dedi.

Gece 12'den sonra dosya incelendi

İkinci Balyoz davası kapsamında haklarında yakalama çıkarılan 7’si general 8 askerin itirazının kendisinin başkan olduğu İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildiğini belirten Başkan Akçay, "İzinli olduğum dönemde biriken imzalık evraklar için Cuma günü adliyeye geldim. Kalem çalışanlarına pazartesi günü işe başlayacağımı söyledim. Cuma günü bizim mahkemenin de gece 12’ye kadar askeri casusluk duruşması vardı. Duruşmanın bitmesinin ardından “gece yarısı" 45 dakikada 33 klasör olan dosyayla ilgili itirazlar reddedildi. Şimdi Cuma günü 12.00’ye kadar duruşma yapılan bir günde aynı gün 33 klasör dosya gece 12’den sonra 45 dakikada neden ve nasıl incelenmiştir? En önemlisi, neden bu kadar yoğun bir duruşmadan sonra inceleme ihtiyacı duyulmuştur? Ve bu karar 45 dakikada gece yarısı nasıl verilmiştir? Burada gerçek manada bir inceleme yapılmış mıdır? "

Reklam
Reklam

Yoksa 4 Temmuz Pazartesi tarihinde göreve başlayacağımı söylemiş olmam nedeni ile acaba mahkeme başkanının dosyaya bakması engellenmek mi istenmiştir? Ya da sanıklara özel bir ilgi ve muamele yapma ihtiyacından mı doğmuştur? Hangi gerekçe ile olursa olsun bu uygulama gerçek manada bir dosya inceleme ve vicdani kanaate göre karar verme olarak kabul edilemez. Yapılanlar hoş ve kabul edilir şeyler değildir. Ne dünyada ne de Türkiye’de böyle bir itirazın, bu şekilde karara bağlandığına ilişkin bir örnek gösteremezsiniz"dedi.