İklim değişikliğinin bizim yüzümüzden gerçekleştiği bilinen bir gerçek. 1800’lerden beri yakılan fosil yakıtların ürettiği karbon, dinozor çağı ndan beri görülmemiş bir miktardan daha fazla. Birazdan aşağıda bahsedeceğimiz olaylar fazlasıyla dramatik gözükse de, gezegen olarak sera gazı emisyonunu frenlemezsek, hepsi de önümüzdeki yüzyılda gerçekleşecek gibi gözüküyor.
Elbette çevreyi iyileştirmek için herkesin atacağı küçük adımların çok büyük bir etkisi var ama iklim değişikliği sizin için önemli değilse, aynen bu şekilde umursamamaya devam etmeniz için 5 neden sıralayabiliriz.
1. Zaten kim hayvanları sever ki? Hele o kar leoparlarını!
Hayvanlardan pek hoşlanmamanıza sevindik çünkü en büyük özelliği türlerin kitlesel olarak yok olması olan antropojen çağına girdik. Hatta milyonlarca yıldır bu gezende olan türleri yok etmekte o kadar başarılıyız ki doğadan 1000 kat daha hızlı çalışıyoruz. Aferin bize ya!
Hali hazırda pek çok hayvan iklim değişikliğinden nasibini almaya başladı. Örneğin kuzey yarım küre gittikçe ısındığı için kızıl tilkiler kuzeye doğru hareket ederek kutuplarda yaşayan küçük kuzenlerini saf dışı bırakıyorlar. Durum, dağlarda yaşayan hayvanlar için de çok iyi değil çünkü ideal yaşam ortamlarını koruyabilmek için sürekli yukarı doğru hareket etmeleri gerekiyor ve böylece kar leoparlarına tırmanacak bir yer kalmıyor. Ne kadar tatlı değil mi?
2. Haritadan silinen ülkelerin fikri bile sizi mutlu etmeye yetiyor değil mi?
Hint Okyanusu’nun ortasındaki o minik cennet hangimizin hayallerini süslemiyor ki? Ancak Maldivler’i ziyaret etme planınız varsa elinizi çabuk tutsanız iyi edersiniz çünkü deniz seviyesi yükselirken bu alçak seviyeli ülkenin geleceği pek parlak değil.
Üstelik bu durumun kurbanı sadece Maldivler de değil. Seyşeller ve Filipinler gibi diğer ada ülkeleri de ölmeden önce görülmesi gereken yerler listesinde.
Eğer ülkelerin yok olması size biraz fazla geldiyse birkaç şehri batırmaya ne dersiniz? Hadi Bombay’dan başlayıp Miami’ye doğru gidelim. Eğer işler kontrolden çıkarsa ve dünya ortalama 4 santigrat ısınırsa, 10.8 metre yükselmiş bir deniz seviyesine bakıyor olabiliriz.
3. İtiraf edin, felaketlerden sonra oluşacak mültecileri ülkenize almak için acayip heyecanlısınız!
Sağ politikanın varlığını iyice kabul ettirdiği Avrupa’da herkes mültecilere bayılıyor. Çitler örüp, botları geri çevirmek yerine bütün milletler birleşip kapılarını savaş ve terörden kaçan mültecilere açıyor.
Neyse ki size iyi bir haberimiz var. İklim değişikliği sayesinde mülteci krizi yakın zamanda pek son bulmayacak. Araştırmaların gösterdiğine göre sıcaklık yükselmeye devam ederse Pakistanlı insanlar 11 kat daha fazla göç etmeye yatkın görünüyor. Buna hızla yükselen sıcaklıklar ve gelişmekte olan ülkelerde görülen kıtlık tehlikesi de eklenince göç oranı yakın zamanda azalmak yerine artacak.
4. Neyse ki kimsenin temiz suya ihtiyacı yok
Zaten suyu içmek, temizlenmek ve tarım yapmak gibi birkaç hayati aktivitede kullanıyoruz o yüzden şu an 1.6 milyar insanın su kıtlığı olan bölgelerde yaşıyor olması ve 2025 yılında buna 1.2 milyar insanın daha eklenecek olmasının bir önemi yok.
Küresel iklim sistemlerindeki değişiklikler ve ısınan hava daha çok yağışa sebep olsa da paradoksal olarak bu durum kurak bölgelerin daha da kurumasına sebep oluyor. Dünyanın yüzde ellisinin suyu yer altı kaynaklarından elde ettiği düşünülünce ortada bir problem yokmuş gibi görünebilir ancak bu yer altı kaynakları dolma hızlarından daha çabuk boşalıyor. Ama zaten çok da önemli değil çünkü temiz suya ihtiyacımız yok.
5. Fırtınalar koparsa kopsun
Fırtınalar peşinde koşmaya, arabanıza çarpan ağaçlara doyamıyor musunuz? O zaman bu habere bayılacaksınız çünkü artık dışarı çıkıp en şiddetli fırtınaları takip edebilirsiniz.
Havanın ısındıkça nem tutma kapasitesi artıyor ve yüksek okyanus ısısıyla birleştiğinde süper fırtınaların oluşması için uygun koşullar da sağlanmış oluyor. Tabii bu yüzden pek çok kişi ölebilir ama çekeceğiniz fotoğrafları düşünsenize.